Ben annemle dinimizin gerektirdiği konularda, genellikle tesettür meselesinde tartışma yaşıyorum.
Önce tavsiye ediyorum, annem "Ben biliyorum" diyor, bağırıp çağırmaya başlıyor. Ben de istemeden sinirleniyorum, karşılık veriyorum fakat sonra çok pişman oluyorum. Böyle yapmakla günah mı işlemiş oluyorum? (Rumuz: Arda)
Şayet anneyi kırıyorsanız, üzüyorsanız günah işliyorsunuz demektir. Çünkü sinirlendiğinize, karşılık verdiğinize ve sonunda pişmanlık duyduğunuza göre ciddi anlamda kalbini kırıyorsunuz.
Siz sadece doğru bildiğiniz şeyleri doğru bir şekilde, kırmadan, canını sıkmadan suçlamadan, tatlı ve yumuşak sözlerle anlatabilirsiniz. Kabul eder veya etmez, uygular veya uygulamaz, o kendine kalmış bir şeydir.
"Dinde zorlama yoktur" prensibi bir Kur'ân gerçeğidir. Çünkü hak ile batıl, iyi ile kötü, hayırla şer birbirinden ayrılmış, belli olmuştur. Her Müslüman bunları bilir fakat yapar veya yapmaz onun da vebaline katlanır.
Kimse de kimsenin günahını çekmez ve sorumlu değildir.
Sizin sorumluluk alanınız, güzelce, ikna ederek, sevdirerek, teşvik ederek anlatmaktan öteye geçmez.
Dini bir meseleyi birisine anlatırken yumuşak üslubun kullanılması esastır. Cenab-ı Hak Hz. Musa ile Hz. Harun'u Tanrılık iddia eden Firavun'a gönderirken onlara şu emri verir:
"Firavun'a gidin; çünkü o iyice azıttı. Ona yumuşak söz söyleyin; olur ki öğüt alacağı veya Allah'tan korkacağı tutar." (Tâhâ, 20:43,44)
Firavun'a "yumuşak söz"le anlatmak tavsiye edilirse, anneye nasıl anlatılacağını siz düşünün.
Biz düşünmeye devam edelim, bu arada anneye karşı nasıl konuşulacağını yine Kur'ân'dan öğreniyoruz.
"Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikte bulunmanızı emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanacak olursa, onlara öf bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle." (İsra, 17:23)
Annenize tesettür meselesini anlattığınızda "Ben biliyorum" diyorsa, mesele bitmiştir, sizin göreviniz tamamlanmıştır, burada bir sorumluluğunuz kalmamıştır.
Tek yapacağınız, iyi geçinmektir, sürekli gönül alıcı söz söylemektir, hürmette ve hizmette kusur etmemektir, duasını almak, rahat ettirmektir.
Benimle ikinci hanım olarak evlenmek istiyor
Ben 4 senedir birisiyle görüşüyordum ama kendisi evli. 5 aydır beraberiz. Benimle ikinci olarak evlenmek istiyor. Ne yapmalıyım? Eşinin de çocuğu olmuyor. Evlenebilir miyiz, günah mıdır? (Rumuz: Ayfer)
İlişkiniz günaha giriyor mu, girmiyor mu öğrenmek için "4 senedir" görüşmenizin, "5 aydır" da beraberliğinizin adını koymak lazım.
Dinen birbirinize yabancısınız, "nâmahremsiniz" ve aranızda evlilik engeli yoktur. "Evlilik engeli"nin olmaması demek, iki karşı cins olarak görüşmenizin, beraberliğinizin dini açıdan sakıncalı olduğu anlamına gelir.
Evli olmadığınıza göre kapalı bir mekânda yalnız başınıza kaldığınızda yanınızda üçüncü şahsın "şeytan" olduğunu Peygamberimiz haber veriyor.
Demek ki, siz henüz evlilik düşüncesine gelmeden, evlilik kararına varmadan yanlışlara girmişsiniz.
Şimdi ise önceki yaşananlara ilave olarak bir de "kul hakkına" girmeniz söz konusu. Kurulu bir yuvanın içine girme, evli bir çiftin üstüne gelme, evdeki kadının huzurunu kaçırma gibi "veballeri" işlemekle yüz yüzesiniz.
Bir an için kendinizi o kadının yerine koyun, neler düşünürsünüz, neler yaşarsınız, nasıl bir yıkıma girer, nasıl bir çile çekersiniz?
Sevabı günahı, hakkı hukuku, iyiyi kötüyü, zulmü ve haksızlığı bilen, akıbetini merak eden bir hanım olarak "bu sevdadan" vazgeçmeye çalışın, kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmaya kalkışmayın. Kimsenin vebalini, âhını almayın, "huzur kaçıran" bir konuma girmeyin.