Kılıçdaroğlu varken, Pinokyo ağlamasın da n’aapsın?

Hasan KARAKAYA

Kamplaşma” demek, elbette “gerilim” demek!..
Bugün, özellikle “CHP’liler”in ve “bazı MHP’liler”in sükûnet içinde olduklarını söylemek mümkün değil!.. “Referandum günü” yaklaştıkça; daha da “öfkeli”, daha da “hırçın” ve daha da “agresif” olmaya başladılar...
Ne “dil”lerinde bir ayar var, ne de “beden”lerinde!.. “Yalan”mış, “yanlış”mış, “iftira” ve “hakaret”miş, ağızlarına ne gelirse söylüyorlar!.. Ne ölçü var, ne endaze!..
“Zangır zangır titreyen vücutlarına” ve “çatlayacak derecede şişen boyun damarlarına” bakarsanız, bir “referandum paniği” içinde olduklarını görürsünüz!..
O kadar “yalan” uyduruyorlar ki; “ağızlarından çıkan söz”ün, daha “tükürüğü kurumadan” tornistan ediyorlar!.. Neymiş; “öyle demek istememiş”miş, “yanlış anlaşılmış”mış!..
Bu yüzdendir ki;
“Ağızlarından çıkan söz”, henüz “kulak”larına ulaşmadan “çark” ediyorlar!..
KILIÇDAROĞLU’NUN YALANLARI!
Bu açıdan, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumu vahim!.. Bugüne kadar; “ağzından çıkıp da, arkasında durduğu” hiçbir “söz” olmadı!..
¥ “Recep Bey’in villası” diyecek oldu ama, “kendi villaları” ortaya çıkınca, “dut yemiş bülbül sessizliği”ne büründü!..
¥ “Genel af” diyecek oldu, “şehit yakınları” ayağa kalkınca, “Ben Apo’nun affedileceğini kastetmedim” demek zorunda kaldı!..
¥ “Türban sorununu ben çözerim” dedi, Tayyip Erdoğan’dan anında “hodri meydan” geldi!.. “Uzatmanın alemi yok” dedi Tayyip Bey; “13 Eylül’den tezi yok. Eğer samimiysen, oturalım, gel bu işi birlikte çözelim. Sonradan patinaj yapmaya kalkma.”
BUNUN ADI “YOLSUZLUK” DEĞİL Mİ?
¥ Meydanlara çıkıp; “İktidara geldiğimizde soymayacağız, soydurmayacağız” diye gürledi ama, 9 yıl boyunca “Genel Müdürlük” yaptığı SSK’nın nasıl “soyulup-soğana çevrildiği” belgeleriyle konuldu ortaya!.. İşin tuhafı, bu “soygun”dan dolayı açılan “soruşturma”da, “sanık” olarak yargılanmaktan “Rahşan Affı” sayesinde kurtulmuş, iyi mi?..
Millete karşı “soymayacağız, soydurmayacağız” diye hava basan Kemal Kılıçdaroğlu’nun; nasıl “aile boyu sigorta üçkâğıdı” çevirdiğini, Vakit, dün manşetten duyurdu!..
Her nasıl olmuşsa olmuş;
Oğlu Kerem’i, henüz “14 yaşında” ve de henüz “ilköğretim öğrencisi” iken, yani “derste olması” gerekirken, “Ekinciler Holding’te çalışıyor” gösterip, “sigorta” yaptırmış Kemal Bey!..
Ki, “erken yaşta emekli” olabilsin, devletten “daha fazla emekli maaşı” alabilsin!..
O parada; “dul”ların, “tüyü bitmemiş yetimler”in hakkı varmış, kimin umurunda?..
Derken, “torunu Duru Nadir” meselesi çıktı ortaya!.. O da, “henüz 10 aylık” iken “işe girmiş”(!) ve de “iki gün” çalışıp(!) “sigortalı” olmuş, iyi mi?..
Duruuun, daha bitmedi!..
Bu Ekinciler Holding, ne menem bir “işyeri”dir ki, sadece Kerem’i değil, “Kerem’in ablaları”nı da işe almış ve onları da “çalışıyor” gösterip, “sigortalı” yapmış!..
Meselâ, kızları Azime Aslı ve Zeynep... Şu işe bakın ki; onlar da yine Ekinciler Holding’te yine “birer ay” çalışmış(!) gösterilerek, “sigortalı” yapılmış!..
Tabiî, “erken emekli” olabilsinler diye!..
Şunu anlatmaya çalışıyorum;
Meydanlarda “İktidara geldiğimizde soymayacağız, soydurmayacağız” diyen bir adam, daha “muhalefette” iken başlamış “devleti soymaya!”
Kusura bakmayın;
Henüz “öğrenci” iken oğlunu ve kızını “sigortalatma”nın bir tek adı vardır:
“Devleti soymak!”
Ha “devletin hazinesi”nden “milyarlarca lira söğüşlemişsin”, ha oğlunu ve kızını haketmedikleri yaşta “sigorta” ettirip, “erken emekli” olmalarını sağlamışsın!.. Bunun dı “soygun”dur, bunun adı “vurgun”dur!..
Öyle ya;
“Erken emekli” olup da, “SSK kasası”ndan ömür boyu para almanın başka izahı var mıdır?..
“Devletin hazinesi”ni, daha muhalefette iken “tırtıklamaya” başlayan bir adam, Allah muhafaza iktidara geldiğinde, acaba neler yapar?..
PAMUK PRENSES, SÜPERMEN VE PİNOKYO
Uzun lâfın kısası; Kemal Kılıçdaroğlu’nun “yalan”ları, “avcı palavraları”nı bile sollamaya başladı!.. Bay Kılıçdaroğlu, “yalan” söyledikçe burnu uzayan Pinokyo ile de yarışır ve hatta “burun farkıyla” onu bile geçer oldu!..
Böyle olunca da, internet sitelerinde “alay konusu” olmaya başladı!.. Hakkında, “çağdaş fıkralar” üretilmiş ki, birisi şu:
Efendim, “fıkra” bu ya; Pamuk Prenses, Süpermen ve Pinokyo, bir yolculuğa çıkmışlar... Giderlerken, bir şehirde “güzellik kraliçesi” seçimi yapılıyormuş...
Pamuk Prenses; “Ben bu yarışmaya katılacağım” demiş ve yol arkadaşlarından beklemelerini rica edip, gitmiş ve katılmış yarışmaya...
Döndüğünde, arkadaşları; “Ne oldu?” diye sorunca, “Şüpheniz mi vardı” demiş Pamuk Prenses; “Elbette birinci seçildim!”
Sevinçle yollarına devam ederlerken, bir başka şehirde; “Dünyanın en güçlü erkeği” yarışmasının yapıldığını öğrenmişler... Süpermen demiş ki; “Ben bu yarışmaya katılmak istiyorum... Siz, beni burada bekleyin!”
Döndüğünde; “Ne oldu?” demişler... O da, tıpkı Pamuk Prenses gibi, “Şüpheniz mi vardı” demiş; “Elbette birinciliği ben kazandım!”
Bir süre sonra; aralarında “kukla”ların da bulunduğu “Yalancılar Kralı Yarışması”nın yapıldığı bir şehre gelmişler.
Kim “en büyük” ve “en iyi yalan”ı söylerse, ödülü o alacak!..
“KİM BU KEMAL KILIÇDAROĞLU?”
Kukla Pinokyo, “şansımı bir deneyeyim” demiş ve gitmiş, katılmış yarışmaya!..
Döndüğünde, yüzü al al, mor mormuş!.. Üstelik; iki gözü iki çeşme, hüngür hüngür ağlıyormuş!..
“Ne oldu?” demiş arkadaşları;
“Yoksa kazanamadın mı?”
Cevap vermiş Pinokyo;
“Kim ulan bu Kemal Kılıçdaroğlu?..
Nereden çıktı bu adam?..
Ancak ikinci olabildim!”
BAYKAL’DAN SONRA, ECEVİT’İ DE SATTI!
Bilmem dikkat ediyor musunuz;
Kemal Bey’in “burnu uzamaya” başladı!..
Burnu o kadar uzadı ki;
Artık “Baykal’ın kaseti”yle genel başkan olduğunu unutup, onu bile harcadı!..
Başındaki “kasket”e ne demeli?..
Daha dün;
“Ecevit’in kasketiyle” çıktığı miting kürsülerinde, “Efsane liderimiz Ecevit” deyip ekliyordu: “Biz de aynı yerde, aynı yoldayız!” Daha “sözün tükürüğü” kurumadan, bir gün sonra yine “çark” edip, “Ecevit’i de satmış” iyi mi?..
CHP’nin “iktidar”da, Bülent Ecevit’in “Başbakanlık koltuğu”nda, Deniz Baykal’ın da “Enerji Bakanlığı”nda olduğu “1970’li” yılları eleştirip, demiş ki;
“1970’li yıllarda, evet Ecevit döneminde ekonominin iyi yönetilmediğini düşünüyoruz... Özeleştiri yapmak durumundayız!”
Hoppalaa!..
“Kasketini” başına al,
Ecevit’i yere çal!..
Hem de, 24 saat içinde!..
Şu hâle bakın;
Daha dün “Efsane liderimiz” dediği; “Yolu, yolumuzdur” deyip övdüğü adamı, bugün “beceriksizlik”le suçluyor!..
İyi de, bunun hangisi doğru, hangisi yalan?..
Ecevit’in “efsane lider” olduğu mu yalan, “beceriksiz” olduğu mu doğru?..
Sizi bilmem ama;
Ben Pinokyo’ya hak veriyorum!..
Kemal Kılıçdaroğlu varken,
Ağlamasın da n’aapsın Pinokyo!..


Kamer Genç’e teşekkür!
Osmanlı paşalarından Koca Mehmet Ragıp Paşa’nın ünlü beytidir:
“Şecaat arzederken merd-i kıpti, sirkatin söylermiş!”
Öyledir... İnsanlar, “gaz” verilmeyegörsün, öyle bir açılır ki ağızları; “kahramanlık” sayıp anlattıkları şeylerin birer “hırsızlık” olduğunun farkına bile varamazlar...
Dün, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç de böyle bir “gaz”a gelmiş!.. Aklı sıra “iktidar”a çatacak ya; o “şehvet”le, ağzından şu sözler dökülüvermiş:
“HSYK; Dede’lerden İmam’lara geçecek!”
Valla, Anayasa Değişikliği Paketi’nde böyle bir “madde” olduğunu ben görmedim... Ama, her yerde “imam” arayanların “paranoya”sına da bir şey diyemem!..
Yalnız, Kamer Genç, o sözüyle; şimdiye kadar hiç kimsenin yapmadığı bir “itiraf”ta bulunmuş oldu...
“HSYK’nın Dede’lerden İmam’lara geçeceği” endişesini dillendirmenin temelinde ne vardır?..
Kamer Genç, açıkça itiraf etmiştir işte: “HSYK, şu anda Dede’lerin egemenliği altındadır!.. HSYK’yı Dede’ler yönetmektedir!”
Bizim de, aylardır anlatmaya çalıştığımız buydu işte... Açıkça yazamayıp, “T.S.E. damgalı üst yargı” dediğimiz buydu!.. “Cahil, cesur olurmuş” derler... Teşekkürler Kamer Genç... Bu sözü söylemen, büyük cesaret!..

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.