Yüzyıldır süren ağır bir uykudan uyanmış gibiyim.. İki kolum yana düşmüş, ellerimi arı sokmuş sanki.. Yazamıyorum!
Sersem sersem geziyorum kaç gündür; düşüncem felç olmuş; bir türlü ayılamıyorum.. Beynimde ise bir ses zonk zonk zonkluyor;
“Türkiye’de gazeteci olmak zor!”
***
Evet Türkiye’de gazeteci olmak buz tutmuş okyanusta yürümekten farksız; her an buz tabakasının ince ve zayıf bölgesine adımını atıp düşebilirsin.. Hele vizyon sahibi değilsen, bilgi ve birikimine güvenecek kadar bir donanımın yoksa yandın.. Çünkü bugün düşündüğünü 10 yıl sonra da düşünmek zorundasın; “Yanıldım, o günün şartları öyle düşünmemi icap ettiriyordu” demek gibi bir lüksün yok.
Türkiye’de gazeteci isen diken üstünde olmalısın!
Ne iktidarı çok fazla överek yalaka yaftası yeme, ne de çoğunluğun arzu ettiğine aykırı yazma gafletine düşmemelisin.. Siyasi yazacaksan ille de, çok deşelemeden şöyle tavsiye babından bir iki öneri sallarsan mevcudata senden iyisi yok! Anlayacağınız dozajı tutturmalısınız!
Çok fazla kurcalamamalısın!
Nitekim sorgulamamalısın da!
Bir meslektaşımın benzetmesiyle “Çiçekten böcekten” çiziktiriversen yeterli.. Bir yerli görünüp, her yerli olmalısın.. Kimsenin canını sıkmamalı, hele damarına basmamalısın..
Asla hata yapmamalısın!
Zira muhafazakar yada liberal ol fark etmez; her an meşrebine uygun bir tehditle köşeye sıkıştırılmak istenebilirsin..
Gündemin içinde olup gündem dışı yazmalısın.. Çünkü Türkiye’de gazeteci isen, bir gün Ertuğrul Özkök veya Yılmaz Özdil’in yaşadığı bir zavallılığı ense kökünde hissedebilirsin.
Velhasıl Korktum işte! Çok korktum!
Çünkü Türkiye’de gazeteciysen korkmalısın!
BAŞBUĞ SÖZ VERDİ!
Gündem Taraf’ın ortaya çıkardığı diyemeyeceğim, Taraf’a sızdırılan bir Darbe Planı iddiasıyla daha fokur fokur kaynıyor..
Balyoz Darbe planı diye lanse edilen belge elbette sunulduğu şekliyle okunduğunda, adeta kanınız donuyor.. Canımızı, malımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz Peygamber ocağı Ordumuzun, darbe ocağına döndüğü iddiaları canımızı yakıyor.. Kutsal bildiğimiz o mukaddes kurumun gerçekten de emanete hıyanet etmiş olabileceğini düşünmek istemiyoruz..
28 Şubat’ı, 60, 12 Mart, 80 darbelerini bu kurum eliyle yaşamış olsak da; arka planda bunları yaptıran başka bir gücün varlığına hep inanmıştık.. Daha da net yazacak olursak, 1960 darbesi de dahil tüm darbelerin Amerika desteğiyle yapıldığını sandık biz yıllarca.. Sadece TSK içinde bir takım odaklara kananlar vardı o kadar..
Dolayısıyla İlker Başbuğ’un bugün yapmış olduğu, “TSK Allah’ın evini bombalamaz” açıklaması yüreğimize su serpti.. Başbuğ’un “İktidarların seçim yoluyla gelip, yine seçim yoluyla gitmesinden yanayız” sözleri ise bugün TSK’nın darbeci bir zihniyetin uzağına kaydığının en açık göstergesiydi..
Şimdi sıra çürük elmaları temizlemeye geldi.. Hala varsa darbe hülyaları kuran tek tek deşifre etmeye..
Ki bunun sözünü de verdi bugün Başbuğ konuşmasında..
Korktum! Çok korktum!
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.