“Koronalar sadece Kur’an’dan korkar!”

Şevki YILMAZ

“Güvenli bir ortamda Allah’ı unutan bu zalimler, büyük bir gemiye binip engin denizlere açıldıklarında, ölümcül bir tehlikeyle yüz yüze geldikleri zaman, yalnızca Allah’ın kulluk ve ibâdete lâyık olduğunu kabul ederek, tüm içtenlikleriyle O’na yalvarıp yakarırlar fakat Allah kendilerini karaya çıkarıp kurtarır kurtarmaz, Allah’tan başka varlıkların egemenliği altına girerek, yeniden O’na şirk (ortak) koşmaya başlarlar. (Ankebut S. 65)” ilahi uyarılarının tecelli ettiği ve bu mesajın muhataplarının arttığı zifiri bir karanlık çağdayız!

Sıkıntılara düştüğünde Rabb’ine dua ederek yakarışa başlayan insanın; sıkıntıları geçip rahatlayınca hemen nasıl Rabb’ini unuttuğuna tüm asırlar yani çağlar ve tarih şahittir!

İşte, zalim Korona ve yandaşları yarasaların korkulu rüyaları Kur’an-ı Kerim’in kelamıyla tarihten bir ders;

“Böylece, Firavun ve adamları Mûsâ’ya kafa tutarak, “Sen bizi büyülemek için hangi mûcizeyi karşımıza getirirsen getir, yine de sana inanmayacağız!” dediler. Biz de, her biri başlı başına birer mucize olarak, üzerlerine günlerce sel suları boşaltan tufanı, her yeri kaplayarak hayatı felç eden sürü sürü çekirgeleri, ürünleri mahveden zararlı böcekleri, nehirleri ve şehirleri dolduran kurbağaları ve içme sularını kızıla boyayan kanı gönderdik. Fakat bütün bu uyarılara karşılık, küstahça kibirlenip sürekli suç işleyen bir topluma dönüştüler. Ne zaman yukarıda sözü edilen belâlardan bir belâ başlarına çökse, her defasında “Ey Mûsâ!” “Sana verdiğimiz sözün hürmetine, bizim için Rabb’ine yalvar da şu belâyı başımızdan kaldırsın! Yeminle söylüyoruz, eğer bu azabı bizden uzaklaştırırsan, sana kesinlikle iman edeceğiz ve İsrail Oğulları’nın seninle birlikte Mısır’dan çıkıp gitmesine izin vereceğiz!” diye yalvarıyorlardı! Ne zaman ki, onların erişebileceği bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip-giderdik, onlar yine sözlerini bozup (inkâr ve isyana geri döndüler) Biz de bunun üzerine, ayetlerimizi yalan sayıp göz ardı ettikleri için, hepsini zalim liderleri Firavun ile beraber cezalandırıp (Kızıl) denizde boğduk! (Araf S.132—136) ilahi mesajlarından dersler çıkarmayan insanların çoğu, kendi elleriyle yaptığı yanlışların, işlediği zulüm ve isyanların bedelini hâlâ ödemeye ve ödettirmeye devam ediyorlar!

Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim ayetlerinin yarısı sadece Allah’a Kulluğu ve Dini İslam’ı inkâr eden, yaşanılmasına ve yaşatılmasına isyan ederek ahlaki değerleri yitiren toplumların, kavimlerin ve devletlerin acı sonlarının kıssalarını tekrar tekrar niçin anlattığını Korona belasıyla daha da iyi anladık! Kur’an-ı Kerim’in mucizevi eşsizliğine bir kere daha iman ettik elhamdülillah!

Hz. Nuh (s.a) Efendimizin İnsanları İslam Dinine davetine isyanları ve ahlaksızlaşmaları sebebiyle verilen büyük Tufan belasından on binlerce yıl sonra tüm Cihanı ve tüm İnsanlığı kapsayan büyük bir bela, bir musibet ve bir felaket olan görülmeyen zerreden de küçük “Korona mikrobu!” imtihanıyla karşı karşıyayız!

İnsanları köleleştirme, haklarının gasbı, haksız yere cana kıyma, savaşlar, işgaller, ticarette sahtekârlık, faiz, fuhuş ve kumarla sömürü, içki, uyuşturucu, eşcinsellik, LGBT sapıklığı ve benzeri ahlaksızlıkların bir kısmını yaptıkları için bela ve musibetlere uğrayan geçmiş kavimlerin yerine bu ahlaksız suçların hepsinin işlendiği zalim, soysuz ve ahlaksızların egemenlik kurduğu bir asırda yaşıyoruz!

Yıllar önceki sohbetlerimizde “Azıp ahlaksızlaştıkları için helak edilen Âd, Semûd, Medyen ve Eykeliler, Sodom ve Gomore, Sebe kavmi, Ashâbu’l-Uhdûd hadisesi, Fil olayıyla Ebrehe ve Ordusu’nu, Firavun’u ve Pompei halkı dahil vs. sapkın kullarına torpil etmeyen Allah (cc), çağımızdaki işgalci, devrimci, Siyonist, Emperyalist, sömürgeci, faizci, azgın ve haysız, ahlaksız, zalim, asi, hain kullarına mı torpil edecek!” dediğimiz acı hakikatleri ve felaketleri görülmeyen zerreden de küçük ”Korona mikrobu!” saldırısıyla şimdi hep beraber yaşıyoruz!

Bir Korana’nın bitip diğer Korona Belalarının gelmemesini istiyorsak tek çare;

Koronaların korkulu rüyası ve antibiyotiği olan Kur’an’a dönmek! Ve Kur’an Eczasının sunduğu ilaçları, Doktorumuz, Baş Öğretmenimiz ve Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin mübarek elinden alıp kullanmaktır! Fert, toplum ve Devlet olarak İslam Şeriatına itirazsız, kayıtsız ve şartsız dönmektir! Her türlü şirk, küfür, yolsuzluk, gıybet, yalan, iftira, faiz, fuhuş, zulüm, haksız savaş ve işgal gibi her türlü haramları terk edip fevç fevç yani topyekûn Allah’a ve tevhidi imana tövbe-istiğfar, cihad, zekat, namaz ve dua ile dönmektir! Kalbi Yakarış ve Yalvarışla Allah’a kulluğa yani Müslümanlığa dönmektir! 

“Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol!

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!”

“... Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumdan bize bir kurtuluş yolu lütfeyle!  Ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” (Kehf S. 10) Amiin!

“Ey belaları def eden Allahım! Bizden belaları def eyle! Allah, koruyanların en hayırlısıdır! O Allah, merhametlilerin en merhametlisidir! Allahım! Senin her şeye gücün yeter!”

Ey Rabbimiz!

Bu Korona şerrini, Müslümanların yeniden Nebevi Kur’an Hayatına dönmeleri, gayrimüslim kullarının da İslam’la hidayet bulmaları hayrına çevir!” Dua ve temennisiyle Allah’a emanet olunuz.

Sağlık Çalışanlarımızın 7-13 Nisan Sağlık Haftası’nı can-ı gönülden kutluyorum. Allah (c.c), Hakkın rızası yolunda daim yar ve yardımcıları olsun. Selam, sevgi ve duayla...

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.