Korona oltaya takılan bir yem gibi sanki. Korona’yla yatıp Korona’yla kalkıyoruz. Korona’yla uyutuluyoruz. Korona diye bir şey yok değil. Evet, bir salgın. Ama bu dünyadaki ne ilk salgın ne de son salgın olacak. Tarihteki en dehşet verici salgın da değil.
Korona’yla ilgili yaşanan gerçekler birçok yerde mantığa uymuyor. İşler bu noktaya gelmeden 2019’un ilk yarısında daha Covid-19 ne bilmezken bunlar belli mahfillerde konuşulup, tartışılmış raporlar hazırlanmış, sunumlar yapılmış. Bu iş filmlere, romanlara, çizgi romanlara konu olmuş.
Zaten Korona’nın sentetik bir mikrop olduğu başından beri söylenip duruyor. Kimler tarafından ve niçin üretildiği de belli. LGBT, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi’ni üreten akıl üretti Korona’yı aslında!
Korona bu komploda sadece bir araç. “Turpun büyüğü torbada”. Asıl vurucu darbe “aşı” ile gelecek. Ölüme ilaç, deva, çare olarak sunulacak. Ölümü gösterip insanlığı kısırlaşmaya razı edecekler. Biz Korona’ya çare bulalım derken, aslında her gün yaptığımız yayınlar ve açıkladığımız rakamlarla sakın bu korku politikasına hizmet ediyor olmayalım!. Dikkat, bu işin zehri dermanındadır!
Burada asıl sorun Korona değil. Korona bir işaret fişeği. Korona’ya çare üretmekten söz edenlerin çoğu bu fitnenin senaristi. “Biz ıslah edicileriz” diye ortaya çıkıp “yeryüzünü fesada vermek isteyen bozguncu”lar bunlar! Bu mikroplar o virüsten daha tehlikeli. Biz “necasetten temizlenelim” derken, “Hades” şifa diye insanlığa ölüm reçetesi yazmaya çalışıyor. Bu fitnenin önüne geçmek istiyorsanız;
1- 5G’den vazgeçin. Bakın bu sadece bir haberleşme networku değil. İnsan, hayvan ve tabiat üzerinde birçok hastalığa sebeb olacak bir teknoloji. Kaldı ki, humanoid projesinin ayrılmaz bir parçası da.
2- Tesla’nın uydu projesi Starlink’i durdurun. Uzay “babanızın çiftliği” değil. İhtiyar kıtanın yarısını Rusya’ya verdiniz, dünya gelirinin yarısını siz aldınız, dünya nüfusunun yaklaşık yarısını iki ülkeye, Çin ve Hindistan’a hapsettiniz. Dünyanın 3’te biri büyüklükteki Amerikan kıtasını da beyaz adam işgal etmişti değil mi? Kızılderilileri öldüren, kara derilileri köleleştiren, sarı ırkı sömürgeleştiren de, bize insan hakları ve demokrasi dersi veren sizlerdiniz değil mi! İnsanlığa 2 dünya savaşı, bir de soğuk savaş armağan ettiniz, yetmedi değil mi, şimdi yeni bir dünya savaşı için “Tanrı’yı kıyamete zorluyorsunuz” “Tarihin sonu”nu getirmek için. 8 milyar insan fazlaymış, onu 500 milyona çekecekler. Dünyada insandan çok robot olacak “insanlığın hizmetinde!? “Yeryüzünde bir cennet” inşa edecekler ya, bunlar insanlığın emrine münhasır “yapay zekalı robotlar” olacak. İnsanoğluna bundan sonrası için fazla bir iş kalmıyor. Gereksiz insanlardan da bir şekilde kurtulmak gerek!? Savaş, terör, kısırlaştırma, evliliğin önlenmesi, gıda, kozmetik, ilaç, biyolojik silah, kimyasal silah, nükleer sızıntı ile bu işi bitirmeleri gerekiyor. Şeytanın cenneti (!?) de meleklere yer yok!
3- Ve robotlar. Yani Humanoid’ler. Onlarla birlikte yaşayacak chip’li insanlar; Siborg’lar, sanal âlemde çalışacak olan Avatar’lar ve icabında geni ile oynanmış canlılar; Genomic’ler.
Evet, bütün hikâye bu. Devletler, Korona istatistikleri ile kendilerini kandırıyorlar ve oyalanıyorlar. Çin’den başlayarak bütün ülkeler rakamlarla oynuyor. Açıklanan veriler gayri ciddi, asimetrik bir şekilde sorgulamadan sunulan “geni ile oynanmış”, “modifiye edilmiş” istatistiki veriler. Bu verilerde perdelenen gözlerin ayrıca derin gerçeği görmeleri engelleniyor. İnsanoğlu eve hapsedildi, medya onun gözlerini bağlıyor. Aslında insanlık tarihinin en büyük zorunlu “Transformasyonu” gerçekleştiriliyor. “Reel” olandan “sanal alem”e geçiş için eğitiliyoruz. “Artırılmış gerçeklik”le yönlendiriliyoruz.
Bakın Humanoid’lerin dünyanın her noktasında görev yapabilmesi için veri tabanına ulaşım sorunu olmaması gerekti. İnsansız araçlar da aslında bu robotik sistemin bir parçası. Onun için Tesla’nın Starlink’i devreye sokuldu. Birçok ülkede günde 24 saat çalışarak, yarın insanın yerini alacak Humanoid üretiyorlar. Suudi Arabistan’ın Ürdün ve Mısır sınır bölgesinde yeraltında “Yüzyılın projesi” için “Siber NATO”ya “siber ordu” hazırlanıyor. Bu robotlar ortamdan enerji soğutarak hareketlerini sürdürecekler. Aslında, her yere kenevir ekmeleri de boşuna değil. Yeni sistemde dünya çok yüksek bir radyasyon şokuna maruz kalacağı için, radyasyon emilimini sağlaması için ve robotik sistemlerin izolesi için, radyasyon etkisinden korunmak için insanların giyim ve mekânların tefrişinde ve kullanılacak malzemelerde daha çok kenevire ihtiyaç olacak. 5G fitnesine karşı canlı hayatı korumak için daha çok oksijen gerek ayrıca. O da kenevirde var.
Tamam, Korona’yı unutmayın, aklınızda tutun, ama gözünüze o kadar çok yaklaştırmayın. Çünkü o zaman Korona’nın arkasındaki ormanı, derin gerçeği, geleceğinizi yok edecek yangını göremezsiniz.
Tevbe 34 ve 35’de şöyle denir: “Ey iman edenler! Bilin ki Yahudi din bilginlerinin ve Hıristiyan din adamlarının birçoğu halkın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan alıkoyarlar. Altın, gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanlara elem verici bir azabı haber ver! O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı!” Onlar ve onların peşinden gidenler, onlarla iş birliği yapanlar için yeryüzünde de bir rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır. Onlar sağır odalarda bir takım planlar yapıp, tuzaklar hazırlıyorlar. Mekerallahu! Görelim Mevlam neyler. Önemli olan biz ne yapıyoruz! “Allah’ın ipine tutunanlar”a gelince onlar mahzun olmayacaklar. Selam ve dua ile.