Hayat bir tuhaf, yıllarca bu ülkede “laiklik düşmanı” ilan edilen, Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmakla suçlanan AKP’nin lideri Başbakan Erdoğan, Ortadoğu’da “laikliğin önemini” anlatan konuşmalarla süslediği muhteşem bir diplomatik zafer turu atıyor.
Mısırlı Müslümanlara, “laiklikten korkmayın” diyor.
Ortadoğu’da bir “çekim merkezi” ve “bölgesel bir süper güç” olmak için harekete geçen Erdoğan bence çok doğru bir strateji izliyor “Müslümanlık ve laiklik” konusundaki sözleriyle.
Türkiye, çoğunluğu Müslüman bir ülke...
Cumhuriyet tarihi boyunca “elitler” tarafından bir “eksi” olarak görülen Müslümanlık bugün Türkiye’nin en önemli “artılarından”, en büyük güçlerinden biri.
Ortadoğu liderliğine oynayabilmesini ve Ortadoğu’da güçlenerek Batı’yla eşit şartlara sahip olabilmesini bugün Müslüman kimliğine borçlu...
Peki, Müslümanlık nasıl böyle etkileyici bir “değer” oldu dünya siyasetinde?
Müslümanlığın yanına laiklik ve demokrasiyi eklediğinizde bir anda dünyadaki “nadir” ülkelerden biri haline geliyorsunuz.
Çünkü Müslüman ülkeler genellikle ya laik değil ya demokrat değil ya da hem laik hem demokrat değil.
Türkiye, “laikliği” inkâr eden bir “Müslümanlık” yarışına girse, böyle bir yarışı Suudi Arabistan’a ya da El Kaide’ye karşı kazanması imkânsız.
Kaybedeceği bir yarış bu.
Ama “laik, demokrat, Müslüman” ülke kimliğini benimsediği anda “rakipsiz” bir hale geliyor.