Madde bağımlılığı sadece sigara, alkol ve eroin mi?

Şevki YILMAZ

Allah’ımızın hepimize en mühim emaneti olan nefis ve nesillerimizin; sağlık ve sıhhatlerini yok eden, psikolojilerini bozan, depresif, şizofrenik hale düşüren, bunalım ve buhrana sürükleyen ve hayattan koparan en büyük tehlikelerin başında, Siyonist İsrail’in kontrolündeki faiz, fuhuş, moda, sigara, alkoloyun ve bilgisayar bağımlılığı vb. gelmektedir. Ve hele ki bonzai, esrar eroin vs. gibi okulların önüne kadar gelen büyük tehlike küresel emperyalist sömürgeci Siyonistlerin yeni nesil füzeleridir! Bu füzeler, insanı manadan koparan sadece ve sadece maddeye kul eden, tüm değerlerden koparan madde bağımlılığıdır.

Madde bağımlılığı deyince aklımıza sadece bu zehirler geliyor!

Bu tuzaklara düşürülen mazlum gençlerin asıl sorumluları ise mal ve makam bağımlılarıdır! Ve en büyük madde bağımlıları da; “Hayır; doğrusu, Allah’ın adı ile okumayan ve Allah’ı unutan şükürsüz ve nankör insan, sahip olduğu bilgi, güç ve servetle ve makamla şımararak ve eline imkân ve fırsat geçince, maalesef rütbesine ve servetine güvenerek şımarıp) azgınlaşmakta ve haddini aşmaktadır. (A’lak S. 6-7)

“Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden hak sahiplerine haksızlık ederek mirası yiyorsunuz. Malı ve makamı aşırı biçimde seviyorsunuz.” (Fecr Suresi 17—20) İlahi Mesajlarında belirtilen mal ile azarak Karunlaşan ve makam ile zalimleşerek Nemrudlaşan yeryüzündeki azgın kapitalist zenginler ve zalim yöneticilerdir! Bu maddeperestlik hepimizi bekleyen en tehlikeli virüslerdendir!

Bu mal ve makamkoliklik virüsü Şeytan ve yandaşları tarafından yayılmaya devam ediliyor! Kanser ve Korona’dan daha tehlikeli maddeye esir olma hastalığının ilacı ilimdir, imandır, ameldir! Yani manevi bağımlılıktır!

Zikir, şükür ve hamd ilacıyla; Allah’a kulluk bağımlısı, namaz ilacıyla sevgi bağımlısı; zekât ilacıyla; hayır, infak ve iyilik bağımlısı, ittihad ilacıyla; birlik ve kardeşlik bağımlısı, ilim temelleri üzerinde oluşan cihad ilacıyla; din ve vatan bağımlısı ve ahlak ilacıyla; haya ve edeb bağımlısı nesiller yetiştirilmeden her türlü madde bağımlılığı belasından kendimizi ve neslimizi kurtarmamız mümkün değildir!

İnsan olarak dünyaya gönderilişimizin ve yaşayış gayemizin özeti; ‘’hepimizi yaratan, yaşatan ve yöneten Rahman olan Allah’ımıza mı kul olacağız? Apaçık düşmanımız kovulmuş mel’un Şeytan’a mı?’’ sorusuna verilecek cevapta saklıdır! Ve herkes şu soruları kendisine mutlaka sormalıdır:

Nefislerimizi, aklın ve imanın emrine ve kontrolüne mi vereceğiz yoksa akıl ve imanımızı nefsin emrine mi?

Dünya ve içindekileri esir mi alacağız? Yoksa dünya ve içindekilere esir mi yani köle mi olacağız? Mallara servetlere esir mi olacağız? Mal ve makamları tüm insanlığın mutluluğu, barışı ve huzuru için esir mi alacağız?

“Dindar Nesil” çağrısıyla sadece İmam Hatiplerde değil, eğitimin tüm safhalarında ve kademelerinde yeni Gazali’ler, Itri’ler, Sinan’lar, İbn-i Sina’lar, Ali Kuşçular hedefleyen bir iradenin, erdemle kuşanacak nesillerin oluşmasında; nesillerimizin kötü alışkanlık ve bağımlılıklarından kurtulması için hamle yapıp strateji belirleyeceklerin içerisinde mal-makamkolikler temizlenmezse bırakın sıradan normal orta okul öğrencilerini, İmam Hatip Okulunda okuyan çocuklarımızı dahi büstlerin önünde tazim-secde ettirme rezaletinin ve zilletinin görüntüleriyle karşılaşmaya devam ederiz!

Rüyalarımızda bile görsek inanamayacağımız şekilde görüntüleri sosyal medyaya düşen ve dindarlığıyla bilinen Fatsa’da erkek dansöz oynatma eğlencesi altındaki rezilliğe alkışlar tutarak seyreden başı açık ya da kapalı mütedeyyin hanımlarımıza ne oluyor? Bu annelerimiz, bacılarımız bizim gençlerimizi, nesillerimizi esrar, eroin ve fuhuş gibi uyuşturucu bağımlılığından, din ve devlet düşmanlığından kurtulması için ümit beslediğimiz kardeşlerimizken, Allah aşkına bize ne oluyor?

Bu tür istenmeyen olaylar lokal dahi olsa, hepimizi üzmekte, yaralamakta ve şaşırtmaktadır. Kahroluyorum! Üzülüyorum! Ne kadar vebal altındayız! Ne kadar az çalışıyoruz ve anlatamıyoruz ki bu olaylar halen yaşanabiliyor diye kendimize kızıyoruz!

Ve biz bu tür yanlışları eleştirdiğimizde gelen bazı tepkilere de; Said Nursi (r.a) Hazretlerinin “Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var! Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi?…” dediği gibi, bizde aynı feryatla sesleniyoruz ve diyoruz ki yeter artık! Uyanalım artık. Kendimize, aslımıza ve milli ruhumuza dönelim artık! Sadece Allah’a Kulluk bağımlısı olalım artık!

Allah’ım! Bizi sadece Sana Kul, Kulun ve Elçin Hz. Muhammed (s.a) Efendimize Ümmet bağımlısı eyle! Nefsimizin şerrinden, Şeytanların ve Şeytanlaşmışların şerrinden ve tuzaklarından hepimizi muhafaza eyle!

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle ...

Selam, sevgi ve duayla... 

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.