Mal ve makam delisi olan kişi mutlaka azar

Şevki YILMAZ

Yaratan’dan ötürü yaratılana sevgi ve merhamet, imanımızın alametidir. Bu yaratılan ister insan, ister hayvan, isterse bitki olsun fark etmez. Dinimiz İslam; yolda yaralanıp acı çeken bir kedi ve köpeği hastaneye yetiştirmek adına Cuma namazına yetişemeyip evinde namazını kılan mü’minin daha fazla sevap kazanacağını müjdelemektedir.

Oğlumuza kız, kızımıza damat adayı seçerken servetini, şöhretini değil önce yaratıcımız Allah’a ve sonra da tüm yaratılanlara sevgi, saygı ve merhametini araştırmalıyız. Sevgi, saygı ve merhamet ölçüsüyle kurulan yuvalarda boşanma depremi ve nesil erozyonu olmaz.

Beldemize, şehrimize ve ülkemize idareci seçerken ve atarken sevgi ve merhamet ölçüsüne daha da çok dikkat etmeliyiz.

İslami Devlet Başkanı Hz. Ömer’in (r.a) Vali tayin ettiği kişinin, merhametsizliğini görünce görevine derhal son verme olayından ders almalıyız. Kararnamesini yeni almış bu kişi, Hz.Ömer’i çocuklarla oynarken görünce şaşırarak; “bunlar sizin çocuğunuz mu?” diye sorar. “Hayır değil. Neden sordunuz?” diye cevap verince “Ey müminlerin emiri, benim dokuz evladım var. Hiçbirini sizin gibi sevmedim. Kucağıma dahi almadım. Onlarla oynamadım. Bunun için şaşırdım” deyince. Hz.Ömer, “Kendi ailesine ve çocuklarına merhamet etmeyen, halkımıza merhamet etmez. Senden yönetici olmaz. Seni görevden alıyorum” diyerek elindeki valilik kararnamesini alır ve yırtar. Tüm aile fertlerimiz, işçimiz, işverenimiz, memurlarımız ve yöneticilerimiz olarak bize örnek olacak bir hayat yaşamış bu asrı saadet yıldızlarının izinden gidenlerden olmalıyız.

Yazın şehrine gelip kışın uçamayan leylekleri tedavi etmek için hastane kuran bir merhamet medeniyetinin mirasçıları olduğumuzu asla unutmamalıyız. 

“Güler yüzle tatlı bir söz ve bağışlayıp iyi davranmak, başa kakılan bir yardım, iyilik ve hizmetlerden daha hayırlıdır (Bakara S.263)” ilahi mesajı hırçınlığımıza, vurdumduymazlığımıza ve vefasızlığımıza ilaç olmalıdır. Ve bu Ayet-i Kerime’yi levha yapıp makam odalarımıza asmalı ve her gün okumalıyız. Kapımıza gelen bir dilenciye bile hakaret ederek yardım yapmaktansa, güler yüzle iyi davranıp göndermenin daha hayırlı olduğunu haber veren bir dinin müntesipleriyiz. Hizmetleri başa kakarak, asık suratla ve gönüllerini yıkarak halklarına muamele eden zalim ve makam emanetine ihanet eden hainlerden olmamalıyız.

Hakk’ın rızasını kazanma adına halklara hizmet etmeğe devam etmeliyiz. Bunun içinde lider ve yönetici kadroları, merhamet, sevgi  ve sevap ölçülerine göre hareket edenlerden seçmeliyiz. 

Irak, Mısır, Libya ve Suriye’de olduğu gibi mal ve makamlarla sarhoşlaşmış ehliyetsiz ve şahsiyetsiz kişileri önemli görevlere getirmekle büyük bir zulüm ve haksızlığa sebep olacağımızı unutmamalıyız.

Bilhassa doğduğundan beri sevgi ve merhamet görmemiş, sağlam aile yuvasında yaşayamayan ve çocuk sevgisi tadamayanlara yetkili ve etkili makamlar vermemeliyiz. Çünkü sevgi ve merhamet ayarı bozuk olan kişiliksiz kişinin elindeki mal ve makam, delinin veya çocuğun elindeki silah gibidir. Hem kendini, hem neslini, hem de toplumu yok eder. 

 Eski hallerine bakıp, bugün tanımakta zorluk çektiğimiz makam ve mal sarhoşu olan kardeşlerimize makamları bırakacakları gün gelmeden merhamet ve pişmanlık dilemeliyiz.

Ve Yaratıcımız yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah (c.c) hepimizi “..İnsan mal ve makamla kendini beğendiği zaman mutlaka azar.”(*) ayeti kerimesinin muhatabı olmaktan korusun.

(*) - (A’lak S.6)

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.