Medyanın üç şiddeti ve hayata ayartıcı orman kanunlarının

Yusuf KAPLAN

Çağımız, medya çağı: Yani araçların hükümranlığı, insanlığı ağlarına alması, ağlarında ayartarak boğması. İnsanın hakikate yabancılaşması, kendinden uzaklaşması, başkasını unutması, başkasını kendini tanıyacak, kendini tanımasına imkan sunacak kendine ve hayata ayna tutacak bir özne olma imkanlarını kaybetmesi.

Medyanın hükümran olduğu yerde hakikate yer yoktur, hakikatin yeri yoktur; medyanın hükümran olduğu yerde hakikat palyaçoların esiri olur. Medya, hakikatin düşmanıdır çünkü. Varlığını hakikati hayattan kovmasına borçludur medya.

MEDYANIN ÜÇ ŞİDDETİ

Medyanın ontolojik şiddeti: Bir araç olarak medyanın bütün amaçların önüne geçmesi, hakikati yok etmesi.

Medyanın epistemolojik şiddeti: Medyanın sunduğu malumatın (bilginin değil malumatın) sığ, yüzeysel, sathî olması. Bunun da insanı en fazla malumatfüruş yapması, bir şeyin hakikatine ulaşma imkânını buharlaştırması.

Medyanın pornografik şiddeti: Medyanın olayları, olguları sunuş biçiminin ayartıcı olması. Ayartıcı, olduğundan başka türlü sunarak cazibeyi artırıcı, en basit tarifiyle bir şeyin gerçeği demek olan hakikatten, bir şeyin gerçek yüzünü, hakikatini kavramaktan uzaklaştırması.

MEDYA: YÜZEYİN DÜZEYİ, DÜZEYİN YÜZEYSELLEŞMESİ

Medyalar, insanı yüzeye hapsediyor.

Yüzey adı üstünde yüzeyselleştiriyor her şeyi. Kişinin hiçbir şeyi bütün boyutlarıyla kavramasına imkân tanımıyor.

Egosunu şişiriyor kişinin.

Şişen ego kişiliği cüceleştiriyor.

Kişinin ruhu bodurlaşıyor.

Kişinin ruhu buharlaşıyor, sonunda.

Ayartıcı medyaların hâkim olduğu bir çağda, insanın düşünme melekeleri aşınıyor, zamanla yok oluyor.

İş sosyal medyaya gelince, düşünen değil dövüşen ve sövüşen makinalar, robotlar cirit atıyor havada…

Medya düşünmeyi öldürdü. Gerçeği yüzeye hapseden medyanın bir şeyin gerçek yüzünü görebilmeyi imkânsızlaştırması, hakikati sahteye kurban etmesi mukadderdi.

Medya, hayatı pornografik şiddete mahkûm etti, ruhu çölleştirdi.

MEDYALARLA BİR DÜNYA KURULAMAZ!

Medyalarla bir dünya kurulamaz. Medyalar, aklı çarmıha gererler ve algı imparatorluğu ilan ederek dünya üzerinde hüküm sürerler.

Medyalar, yıkım araçlarıdır.

Medyaların ruhu yoktur.

Medyaların hâkim olduğu hayatın ruhu da yok olur.

Medyalar, hakikatin ve hayatın ölüm makinalarıdır.

Sosyal medya, mikro ölçekte bir özgürlük veriyor ama makro ölçekte seni özgürlük tutsağı hâline getiriyor.

Sen kendini özgür zannediyorsun!

Hâlbuki hızın, hazzın ve algıların tutsağına, kölelerine dönüşmüşsün ama farkında bile değilsin bunun.

O yüzden gönüllü kölesin, arzularının, algıların, hızın, hazzın kölesisin ama özgürüm diye dolaşıyorsun ortalıkta!

Allah kurtarsın!

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.