Mercedes'ten inse bile isteyene sadaka verin

Cübbeli Ahmet Hoca

Az sadaka çok belayı def eder. Size biri gelip ihtiyacını arz ederse verin. Geri çevirmeyin. 

Kur’an’ı Kerim’de “İsteyeni kovma” diye ayet var. Sadaka isteyen kişi lüks arabadan bile inse verin. Şüphelendikleriniz olursa az verin.

Oru­cu tu­tar­sı­nız, na­ma­zı da kı­lar­sı­nız ama sa­da­ka­ya ge­lin­ce iş pa­ra­ya da­yan­dı­ğı için “Ho­ca efen­di bu bi­raz zo­r” der­si­niz. Ni­ye zor ya­hu?! Ha­dis-i şe­rif­ler­de “Bir ek­mek olu­r” di­yor. Do­lu fa­kir fu­ka­ra var. Ca­mi­le­rin ka­pı­la­rı se­bil ya­hu. Al­la­h’­a ham­dol­sun ki yi­ne de sa­da­ka ve­re­cek adam var. Ha­dis-i şe­rif­te “A­hir za­man­da sa­da­ka ve­re­cek adam bu­la­ma­ya­cak­sı­nı­z” buy­ru­lu­yor. O za­man ne ya­pa­cak­sı­nız? Bu ka­dar sa­da­ka, ze­kat em­ri var di­ni­miz­de. Haz­re­ti Meh­di ha­zi­ne­le­ri çı­ka­ra­cak, bir da­ğı­ta­cak pa­ra­yı alan ala­na. Al­ma­ya­nı dö­vü­yor­lar. Haz­re­ti Meh­di dö­ne­min­de dün­ya­yı ge­zen ki­şi sa­da­ka ve­re­cek adam bu­la­ma­ya­cak. Bu da bü­yük bir so­run. Çün­kü az sa­da­ka çok be­la­yı def eder. 

SU­Rİ­YE­Lİ ÇO­CUK­LA­RI KOV­MA­YIN

Ara­ba­nın ca­mı­na ço­cuk­lar ge­li­yor. Ni­ye kı­zı­yor­sun? “A­ra­ba­yı kir­le­ti­yo­r” di­yor­lar. Ne kir­le­te­cek ara­ba­yı? Aç ca­mı ver bir şey­ler. Yok Su­ri­ye­liy­miş, yok Ro­man­mış bil­mem ne. Su­ri­ye­lin ço­cu­ğu Müs­lü­man kar­de­şi­miz iş­te ne var! Ne olur­sa ol­sun. Efen­di­miz (Sal­lal­la­hu Aley­hi ve Sel­lem) “Her yaş ci­ğer­de ecir va­r” bu­yu­ru­yor. Ya­ni ya­şı­yor­sa, ha­yat­tay­sa ecir var­dır. Kö­pek­te bi­le ecir var. Kö­pe­ğe su ver­di­ği için fa­hi­şe ka­dı­nı Al­lah af­fet­ti. Bu­ha­ri ha­di­si­dir. 
Her yaş ci­ğer­de ecir var mü­ba­rek in­san­lar. Sa­da­ka, sa­da­ka, sa­da­ka­… 

YAĞ­MUR Gİ­Bİ BE­LA YA­ĞI­YOR
Tez ve­rin, er­ken ve­rin. İşe gi­der­ken fa­lan bir fa­kir gör­dü­ğü­nüz­de ve­rin. Be­la ge­li­yor çün­kü. Ma­yıs yağ­mu­ru gi­bi be­la ya­ğı­yor. Mil­le­tin ba­şı­na her gün ne be­la­lar ge­li­yor. Ha­ber­le­re çı­kan­lar bin­de bi­ri et­mez. Be­la sa­da­ka­yı ge­çe­mez. Sa­da­ka tez ve­ri­lir­se si­gor­ta ya­par si­zi. Be­la da ge­ri gi­der. 

Ba­zı in­san­lar “Ben dı­şa­rı çı­kıp fa­kir bu­la­ma­m” fa­lan di­yor­lar. Şim­di ko­lay im­kan­lar var. Do­lu Ehl-i Sün­net yar­dım der­nek­le­ri var. SMS atı­yor­su­nuz, 5-10 TL yar­dım olu­yor. O bi­le sa­da­ka olur. O pa­ra da ora­dan bir muh­ta­ca ula­şı­yor. Ta­bi der­ne­ğin Ehl-i Sün­net ol­ma­sı­na dik­kat et­me­niz la­zım. Vah­ha­bi­si var, Şii­si var. Her tür­lü Ehl-i Sün­net dı­şı akım var. On­la­ra dik­kat et­mek la­zım.  

SO­RU SOR­MA­YIN

Yol­da gör­dü­ğü­nüz fa­ki­re “Na­maz kı­lı­yor mu­sun? Oruç tu­tu­yor mu­sun?” gi­bi so­ru­lar sor­ma­yın. Muh­taç­sa, di­le­ni­yor­sa ona ve­rin. Efen­di­miz (Sal­lal­la­hu Aley­hi ve Sel­lem) “At üs­tün­de de gel­se di­len­ci­ye ve­r” bu­yu­ru­yor. Adam ge­li­yor “Kö­yü­me gi­de­ce­ğim, yol pa­ram kal­ma­dı­” fa­lan di­yor. Sen onu din­le­me, ver sa­da­ka­nı. Efen­di Haz­ret­le­ri “Şüp­he­le­nir­sen az ver, şüp­he­len­mez­sen çok ve­r” der­di. Rah­met­li Ha­cı Bi­la­l’­i mi­sal ve­rir­di. Bir fa­kir Ha­cı Bi­- la­l’­e ge­li­yor “Kö­ye gi­de­cek­tim de pa­ram  kal­ma­dı­” di­yor. Ha­cı Bi­la­l de ada­ma “Ha­di ga­ra­ja gi­di­yo­ru­z” de­miş. Ada­ma pa­ra­yı ver­me­ye­cek, oto­bü­se bin­di­re­cek ya­ni. Efen­di Haz­ret­le­ri de “Ya­hu Bi­lal efen­di ni­ye böy­le ya­pı­yor­sun? O ne di­yor­sa di­yor. Bel­ki baş­ka ta­ra­fa gi­de­cek ve­ya ye­mek yi­ye­cek. Sa­na ne?” der­di. Efen­di on­unla çok şa­ka­la­şır­dı. Ama ta­bi onu mal­ze­me ya­pa­rak bi­ze bir şey­ler an­la­tır­dı Efen­di Haz­ret­le­ri. Adam “A­me­li­yat ola­ca­ğı­m” di­ye­rek pa­ra is­ti­yor. Ona­“Ne­ren­den? Ra­po­ru­nu gös­te­r” fa­lan di­yor­lar. Al­lah Al­la­h… 

LAF EBE­Lİ­Ğİ­Nİ BI­RA­KIN

Mü­ba­rek in­san­lar me­lek­ler de si­ze “Sen Al­lah için mi ver­din? Ha­di kal­bi­ni gös­te­r” der­ler son­ra.  Böy­le ol­maz ki.  Sen Al­lah için ver, at üs­tün­de de gel­se ver.  At üs­tü şim­di­ki mer­ce­des, jip gi­bi iş­te. “Mer­ce­de­s’­ten inip de di­le­ni­lir mi? 
Bu hır­sız mı­dır? Ara­ba­yı mı çal­mı­ş” de­me­yin. “Ya­hu kar­de­şim sen ara­ba­sı­na, atı­na bak­ma. Sen is­te­ye­ne ver ” di­yor. “İs­te­ye­ni kov­ma­” di­ye ayet var. Ke­sin emir­dir. Ama şüp­he­le­ni­yor­sa­nız az ve­rin.  Ada­ma “Git ça­lış. Bo­yun po­sun va­r” gi­bi laf­lar et­me­yin. Laf ebe­li­ği­ni bı­ra­kın.

ŞA­BÂN-I ŞE­RÎF­TE­ GÜ­NAH­LAR­DAN SA­KI­NIN

Her ay­da gü­nah­lar­dan sa­kın­mak ge­rek­liy­se de, Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in ken­di­si­ne nis­pet et­ti­ği ve ken­di­sin­de, ona yar­dım ede­ne rah­met dua­sın­da bu­lun­du­ğu, amel­le­rin ken­di­sin­de Al­lâh-u Te­âlâ’­ya arz olun­du­ğu ecel­le­rin, mu­sî­bet­le­rin, ka­der­le­rin, do­ğa­cak­la­rın ve öle­cek­le­rin ken­di­sin­de me­lek­le­re bil­di­ril­di­ği bu mü­ba­rek ay­da tak­va­ya riâ­yet et­me­nin ki­şi­yi bir se­ne­lik be­lâ­lar­dan ve ke­der­ler­den ko­ru­ya­ca­ğın­da hiç şüp­he yok­tur.

Ni­te­kim ha­dîs-i şe­rîf­te şöy­le vâ­rid ol­muş­tur:  “Her kim şa­bân ayı­na de­ğer ve­rir, on­da Al­lâh-u Te­âlâ’­dan sa­kı­nır­sa, taa­tıy­la amel eder ve nef­si­ni gü­nah­lar­dan tu­tar­sa, Al­lâh-u Teâ­lâ onun gü­nah­la­rı­nı ba­ğış­lar ve o se­ne vu­kû bu­la­cak tüm be­lâ­lar­dan ve has­ta­lık­lar­dan ken­di­si­ni emin kı­lar.” (Züb­de­tü­’l-vâ­‛ı­zîn, Ho­be­vî, Dür­re­tü­’n-nâ­si­hîn, sh:235)

GE­CE­LE­Rİ İH­YA EDİN

Şa­bân-ı şe­rîf ayı­nın ge­ce­le­ri­ni ibâ­det­le ih­yâ et­mek, bir­çok se­vap­lar ka­zan­dı­ra­ca­ğı gi­bi ka­bir aza­bın­dan kur­tul­ma­ya da bü­yük bir ve­si­le­dir. Ni­te­kim Mu­ham­med ib­ni Ab­dil­lâh ez-Zâ­hid (Ra­hi­me­hul­lâh) şöy­le an­lat­mış­tır:

 “Dos­tum Ebû Hafs el-Ke­bîr ve­fat et­miş­ti, ce­na­ze­si­ni kıl­dım fa­kat se­kiz ay kab­ri­ni zi­ya­ret et­me­dim. 

Son­ra zi­ya­ret et­mek is­te­di­ğim ge­ce ma­na âle­min­de onu, üzün­tü­lü bir hal­de su­ra­tı sap­sa­rı ola­rak gör­düm. Se­lam ver­dim­se de se­la­mı­mı al­ma­dı ve be­nim­le ko­nuş­ma­ya baş­la­dı. 

Ben: ‘Süb­hâ­nal­lah! Be­nim­le ko­nu­şu­yor­sun da se­la­mı­mı ni­çin iâ­de et­mi­yor­sun?’ di­ye sor­du­ğum­da: ‘Se­la­ma ce­vap ver­mek bir ibâ­det­tir. Biz ise ibâ­det­ten ke­sil­mi­şi­z’ de­di. 

O za­man ben ken­di­si­ne: ‘Sen çok gü­zel yüz­lü bir zat idin şim­di ni­ye se­ni yü­zü de­ğiş­miş gö­rü­yo­rum?’ de­di­ğim­de:
‘Me­za­rı­ma ko­nur kon­maz, Mün­ker ve Ne­kîr me­lek­le­ri ge­le­rek, ba­na Al­lâh-u Teâ­lâ ve Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)e ima­nı sor­du­lar, Al­lâh-u Te­âlâ’­nın yar­dı­mıy­la ken­di­le­ri­ne ce­vap ver­dim. 

CESEDİM ATEŞLE TUTUŞTU

Al­lâh-u Te­âlâ’­nın fazl-u ke­re­mi ol­ma­say­dı bu­na im­kân bu­la­ma­ya­cak­tım. On­lar ay­rı­lır ay­rıl­maz baş­ka bir me­lek ge­lip ba­şı­ma di­ki­le­rek: ‘Ey kö­tü ih­ti­yar!’ di­ye hi­tap edip, gü­nah­la­rı­mı ve kö­tü amel­le­ri­mi sa­yıp dök­tü ve ba­na bir so­pa vur­du ki ce­se­dim ateş­le tu­tuş­tu. Son­ra yı­lan­lar ba­na sa­rı­lıp, be­ni iyi­ce ye­me­ye baş­la­dı­lar. 

Son­ra kab­rim be­nim­le öy­le söz­ler ko­nuş­tu ve: ‘Rab­bin­den utan­ma­dın mı?!’ di­ye­rek be­ni öy­le bir sık­tı ki, ka­bur­ga­la­rım bir­bi­ri­ne gir­di ve maf­sal­la­rım ke­sil­di. Böy­le­ce ben şa­bân hi­la­li­nin gö­rün­dü­ğü ge­ce­ye ka­dar azap içe­ri­sin­de kal­mış­tım ki, o an­da yu­ka­rı ta­raf­tan bir mü­na­dî:

CENNETLE MÜJDELENDİ 

‘Ey (azâ­bı ile gö­rev­li) me­lek! On­dan (azâ­bı) kal­dır, çün­kü o öm­rün­de şa­bân­dan bir ge­ce­yi ibâ­det­le ih­yâ et­miş, gün­le­rin­den bir gü­nü de oruç­la ge­çir­miş­ti­’ di­ye ni­dâ et­ti. 

İş­te şa­bân ayı­nın bir ge­ce ibâ­de­ti ve bir gün oru­cu hür­me­ti­ne Al­lâh-u Teâ­lâ ben­den azâ­bı kal­dır­dı son­ra be­ni cen­net ve rah­me­ti ile müj­de­le­di.

 O hal­de şa­bân ayı­nın kıy­me­ti­ni bil de sen de be­nim gi­bi kur­tu­la­sı­n’ de­yip ses­siz­li­ğe bü­rün­dü. 

Ben de bu zu­hû­ra­tım­dan ayı­lı­ver­dim.”

(Züh­re­tü­’r-ri­yâd, Ho­be­vî, Dür­re­tü­’n-nâ­si­hîn, sh:235; Ha­yâ­tü­’l-ku­lûb, Ri­sâ­le fî fe­dâ­ili­’ş-şu­hû­ri­’l-ara­biy­ye­ti ve­’l-ey­yâ­mi­’l-mü­bâ­re­ke, Sü­ley­ma­ni­ye Kü­tüp­ha­ne­si, Re­şîd Efen­di, ka­yıt no:1166, va­rak:54-55)

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.