Bizim için sadece bir prestij mücadelesi... Rakip Hırvatistan için de 3-0'ın getirdiği bir oyun anlayışı... Yani rölanti futbol... Maçtan beklenti buydu izleyenler için, en azından benim için... Öyle de oldu zaten.
Tam bir ilk maçı deplasmanda 3-0 kazanmış bir takımın kendi sahasında oynadığı, diğer taraftan ilk maçı evinde 3-0 kaybetmiş takımın deplasmanda oynayabileceği bir maç gibiydi.
Hırvatlar deneyimli oyunculardan kurulu bir takım. Çok iyi bir takım mı? Hayır. Ama skorun yeteceği oyunu oynayan bir takım. İstanbul'da da bunu gördük; Zagreb'de de...
Hırvatistan Teknik Direktörü Biliç ve oyuncuları bize karşı çok saygılılardı. Maçın ilk pozisyonunu biz yakaladık. Öne geçsek, bu saygıları onlara negatif olarak dönecekti. Paniği getirebilirdi deneyimlerine rağmen... Ama bu pozisyondan sonra oyunda dengeyi kurdular. Sonuna kadar da dengeli bir maç oldu.
ÖMER TOPRAK'I KAZANDIK
Biz hücum yapmak istiyoruz. Ama üçüncü bölgede etkinlik az. Hırvatlar beraberliğe razı, kontrollü oynarken üç tane net pozisyon buldular ama oynadığı ilk iki milli maçta da göz dolduran Sinan Bolat başarılıydı. İlk kez yan yana oynayan Egemen ve Ömer'i de uyumlu gördüm açıkçası... Ömer Toprak'ı ilk kez izledim. Dengeli oyuncu olarak gördüm. Ayağı da iyi...
Sonuçta zaten biz daha İstanbul'da kaybetmiştik. Ama çocukların ortaya koydukları mücadeleyi ve en azından rakip ceza alanına kadar olan oyunlarını beğendim.
Hakem ise oyunu soğutmak isteyen bir takım için ideal bir hakemdi.