Önceki gün televizyonlardan yayınlanan “kan donduran görüntüleri” ve o görüntülere ait haberleri herhalde izlemişsinizdir!..
Haber, özetle şöyleydi:
Yunanistan Arama Kurtarma Merkezi’nden “Türk tarafı”na; Didim Tekağaç Burnu’nun güneybatısında “lastik şişme bot”ta yardım isteyen “bir sığınmacı grubun olduğuna” dair “ihbar” yapılır!..
Bu ihbar üzerine, olay yerine Sahil Güvenlik botu sevkedilir...
Türk Sahil Güvenlik botu, olay yerine intikal ettiğinde; Yunan Sahil Güvenlik gemisi de oradadır... Bu arada; mültecileri taşıyan “şişme bot”, Yunan gemisine yanaşmaya çalışmaktadır!..
Ne var ki;
Yunan Sahil Güvenlik gemisi, mülteci botunun kendine yanaşmasını engellemek için, adına “açevela gönderi” denilen alet ile “şişme botu delmeye” çalışmaktadır!..
Sonunda başarırlar ve lastik botu kıç tarafından patlatırlar!..
Sığınmacıların botu batar!..
Mülteciler denize dökülür!..
İçlerinde “bebekler” de var!..
Tam bir “can pazarı” yaşanır!..
Ha öldüler, ha ölecekler!..
Tam o anda;
Yani; lastik botun su alması ve sığınmacıların denize düşmeye başlaması üzerine, Türk Sahil Güvenlik botu olaya müdahale eder ve Suriye uyruklu 58 sığınmacıyı kurtarır... Sonra da, kurtarılan sığınmacıları Didim Limanı’na intikal ettirir!..
İNSANLIK DIŞI VAHŞET!
Söyleyin Allah aşkına;
Bu durumda, sadece “Yunanlı”lara değil, tüm “Batı zihniyeti”ne; “İşte Katil Batı”, ya da “Ha DAEŞ, ha Batı” demez misiniz?..
Öyle ya;
DAEŞ, kılıçla kelle kesiyor!..
Yunan ise, bot batırıyor!..
Biri “keserek”,
Öteki “denizde boğarak” öldürüyor!..
Peki, aralarında ne fark var?..
O da vahşet, bu da!..
Hem de; “insanlık dışı” vahşet!..
Sadece Yunanistan mı?..
Geçtiğimiz aylarda, İtalya da aynısını yapmıştı!.. Ama İtalyanlar, mülteci botlarını “yukarıdan delerek” değil, “aşağıdan denizaltı ile patlatarak” batırmışlardı!..
Peki, niye?..
Mülteciler İtalya’ya gelmesin!..
Mülteciler Yunanistan’a gelmesin!..
Gelmeye kalkan olursa da,
Denizde boğulsunlar, ölsünler!..
Bilmem hatırlar mısınız;
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Davos’taki o ünlü “One Minute” olayında, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e demişti ki;
“Siz, öldürmeyi çok iyi bilirsiniz!”
Sadece “İsrail” değil, galiba “tüm Batı ülkeleri” de öldürmeyi çok iyi biliyor!..
Yalnız “İsrail”i, Amerika’sı, İngiltere’si, Almanya ve Fransa’sı ile “Batı ülkeleri”ne de haksızlık etmeyelim!..
Öyle ya;
Onları “kategorize” edip, “Haçlı-Siyonist İttifakı” dediğimizde, Rusya’yı nereye koyacağız, İran’ı nereye koyacağız, Suriye, Irak ve Lübnan’ı nereye koyacağız?..
PKK’yı nereye koyacağız,
PYD’yi nereye koyacağız?..
TÜRKMENLERDEN İMDAT ÇIĞLIĞI!
Haberlerden de anlıyoruz ki;
“Yunan gemisinin batırmaya çalıştığı mülteci botu”nda “Suriyeliler” vardı...
Suriyelilerin, “ölüm pahasına” ülkelerini terketmeye çalışmasının sebebi, “Suriye’de iç savaş”a yol açan “Katil Esed rejimi” ve “onun arkasında duranlar”dır!..
Evet, Esed’in arkasında duranlar;
Yani Amerika, Rusya, Fransa, Almanya, İsrail, İran ve Lübnan!..
Ya da;
DAEŞ, PKK-PYD ve YPG!..
Şaşırdınız değil mi?..
O halde, ajanslardan yine dün geçen haberi birlikte okuyalım:
“Esed rejiminin 4 gün önce Lazkiye kırsalındaki Bayırbucak Türkmen bölgesinde başlattığı kara harekâtına, Lübnan’daki Hizbullah militanları ve İran askerlerinin karadan, Rusların ise havadan ve denizden desteğiyle; muhaliflerin kontrolündeki Türkmen Dağı mevksindeki Fırınlık, Acısu ve Avanlı bölgelerine büyük bir saldırı başladı.”
Lütfen dikkat;
“Kendi halkının katili” olan Esed, “Bayırbucak Türkmenleri”ne karşı, 4 gün önce bir “kara harekâtı” başlatıyor!..
Bu harekâta;
“İran askerleri” ile birlikte “Lübnan’dan gelen Hizbullah militanları” karadan destek veriyor... Rusya ise, harekâtı havadan ve karadan destekliyor!..
Sizin anlayacağınız;
Türkmen Dağı, “7 Düvel’in saldırısı” altında!..
Söz konusu “Türkmenler” ve “Araplar” olunca, Telabyad’da olduğu gibi; onların bulunduğu toprakları temizleyebilmek için, bütün “akbaba”lar hemen işbirliği yapıyor!..
DAEŞ de devreye giriyor,
PKK ve PYD de!..
Hatta ve hatta;
Paralel Yapı’yı da unutmayalım...
Malûm;
“Türkmenlere yardım götüren TIR’lar” Adana ve Hatay’da Paralelci hakim ve savcılar tarafından durdurulmuş ve böylece “Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük ihanetlerden biri”ne imza atılmıştı!..
Herhalde söylemeye gerek yok;
ABD, on binlerce kilometre öteden, Rusya; binlerce kilometre öteden gelip, Suriye’ye müdahale ediyor, buna ses eden yok ama Türkiye’deki Paralel İhanet Çetesi, “MİT’in yardım TIR’ları”nı durdurup, “Bayırbucak Türkmenleri”ne ulaşmasını engelliyor!..
Bu, “büyük bir ihanet” değilse, sormak lâzım; “nedir ihanet?”
RUSYA NİYE SURİYE’DE?
İşte Rusya...
Aylık Genç Birikim Dergisi’nden Ali Kaçar’ın yazdığına göre;
Rusya;
2009’dan beri yeniden dizayn etmeye çalıştığı Tartus’taki üsse uzman adı altında askeri ve teknik uzman göndermeye başlamış ve bununla da yetinmeyerek Eylül 2015 tarihinden itibaren Suriye’ye yüklü oranda mühimmat, tank, uçak takviyesi yapmış ve bazı iddialara göre; 4 bin Rus askerini de Suriye’ye kara operasyonlarına katılmak üzere göndermiştir.
İstihbarat raporlarına göre;
2015 Eylül sonu itibariyle Suriye’de 28 Rus jeti, 14 helikopter, S-300 füzeleri ve Rusya’nın en gelişmiş tank gücü olan T-90’lar da dahil; değişik tipte Rus tankları bulunmaktadır.
Rusya, ayrıca bölgeye bir denizaltı da sevk etmiştir.
Rusya, “IŞİD bahanesiyle” Suriye’de savaşa girdiğini söylese de, Rusya’nın asıl maksadının IŞİD olmadığı herkes tarafından biliniyor!..
Rusya, Arap dünyasındaki önemli müttefikleri Irak ve Libya’yı kaybettikten sonra; “son kalesi Suriye”yi, ne pahasına olursa olsun, elinde tutmaya çalışmaktadır!..
Üstelik bu; sadece Putin tarafından belirlenen bir politika değildir... Bu politika; Putin’in Obama ile birlikte belirledikleri bir politikadır. Çünkü her iki devlet için de asıl tehlike, Esed rejimi için gittikçe tehdit oluşturmaya başlayan “radikal İslamcılar”dır!..
Nitekim Rusya’nın, IŞİD bahanesiyle Suriye’de bombaladığı yerlerin, “radikal İslamcılar” olarak kabul edilen muhalif grupların yerleri olması, Rusya’nın asıl niyetini göstermektedir.
Rusya; İran, Hizbullah örgütü, Esad ve PYD ile ABD ise; PYD ile birlikte Esad için tehdit oluşturan muhalif gruplarla savaşmaktadır.
Kısacası, bütün işgalci ve terörist devletler, Suriye’de kurtuluş mücadelesi veren direniş örgütlerine karşı el birliğiyle savaşmaktadırlar!..
DAEŞ’TEN FARKLARI NE?
Dolayısıyla;
Bugün Suriye’de devam eden “katliam”ların tek müsebbibi; bu “işgalci iki ülke” ile birlikte İran ve diğer “Emperyalist Batılı ve Doğulu güçler”dir!..
İşte “Yunanistan’ın, denizdeki mülteci botunu batırması”, bunun en çarpıcı fotoğrafıdır!.. Rusya öncülüğündeki Suriye, İran ve Lübnan milislerinin “Türkmen Dağı’na saldırmaları ve ele geçirmeleri” ise, bir başka çarpıcı fotoğraftır!..
Söyleyin Allah aşkına;
Bu “akbaba”ların,
“DAEŞ’ten farkları ne?”
**********************************************************************************
Utanmak için, “insan” olmak lâzım... Batılılar “insan” mı?
Haberlerimizden de okuyacağınız gibi;
Suriye Türkmen Millî Hareket Partisi Kurucusu ve Başkan Yardımcısı Tarık Sülo Cevizci, demiş ki;
“Türkmen Dağı’nda tüm kefere şer güçler, Çanakkale Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin Osmanlı’ya karşı birleştiği gibi Türkmen mücahitlere karşı ittifak etmiş durumda. Şu anda, Türkmen Dağı; Türkmenlerin elinde kalan tek bölgedir!.. PYD’ye, YPG’ye silah veren ABD’nin bize hiçbir faydası yok. Sadece Türkiye’den yardımlar ulaştırılıyor.
Kobani’de DAEŞ ile PYD arasındaki yaşananlar üzerine öyle bir hava estirildi ki; sanki Kobani düşerse tüm insanlık düşecek gibi... Halbuki DAEŞ, bizden aldığı toprakları zaten PYD’ye veriyordu. PYD işin içinde olunca; Kobani saldırılarında dünya ayağa kalktı. Ama Türkmenlere karşı vahşice, hunharca yapılan saldırılara büyük devletlerin çıtı çıkmıyor. DAEŞ, PYD’ye saldırdığında koalisyon kurarak DAEŞ’e operasyon başlatanların Türkmenlere karşı ne kadar uzak ve mesafeli oldukları görülüyor. Türkmenler acımasızca katledilirken buna susanlar bir gün geri dönüp baktıklarında geride bıraktıkları sadece utanç olacak.”
İşte buna itirazım var...
“Utanabilmek” için, “insan” olmak lâzım...
Çünkü, ancak insanlar utanır!..
“Batılılar insan değil” ki, utansınlar!..
“Yüz”leri yok ki, kızarsın!..
İşte, Türkmen Dağı düştü!..
Batılı ülkelerin umurunda mı?..