Bu soruyu biliyoruz değil mi? Aslında defalarca kendimize sormamız gereken bir soru, yürüdüğümüz yolu onarmamız için bize yardım eden en temel soru… Varsa bir eksik düzeltmemiz gerekir ve nasıl bir komutan her an savaş olacakmış gibi, ordusunu en iyi donanma ile güçlü tutuyorsa, nasıl her bir öğrenci her an sözlü olacağım gibi dersine iyi çalışıyor ve bilgisini taze tutuyorsa, nasıl her şirket olası bir engele karşı kenarda bir risk parçası ayırıyorsa ve nasıl bir haber beklediğimiz zaman kendimizi her an tedbirli ve hazır tutuyorsak; işte biz insanlar olarak da her an ölüm gelecek gibi kendimizi hazır tutmalı, yolumuzun her an iyi olduğunu görmeli ve sandığımızın her an eksiksiz gittiğinin farkına varmamız gerektiği için bu soru bize hem en büyük etkiyi sağlar ve bizi bu yolda her daim iyileştirmiş olur.
Yazımın başlığındaki o soruya dönmeden önce şunu belirtmeliyim ki, her insan ölüme hazır olmak için ne yapmalı, önce eksiğini görmelidir, kendi kusurunu bulup iyileştirmelidir. Bunu yaparken önce bu yola neden başladığını düşünür, sonra yola çıkarken sahip olduğu nimetleri düşünür ve yolun sonuna doğru, “bir eksik var mı” diye sürekli kendine sorar…
İşte bunun için bu eksiği görmek için her daim kendimizi sorguya çekmemiz gerekir. “Ben kimim?” Diyerek kendimizi tanımalıyız önce. “Nereden geldim?” Diyerek neden başladığımızı düşünmeliyiz ve son olarak “nereye gidiyorum?” diyerek kendimize sürekli bir iyileştirme politikası uygulamalıyız.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizi bu konuda ikaz ederek şöyle buyurmuştur:
“Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz tartılmadan önce, kendi amellerinizi tartınız. Hesaba çekilmek üzere, kıyamet günündeki en büyük arz, huzura alınma için gerekli güzel hazırlıklarınızı yapınız. O gün huzura alınırsınız, öyle ki size ait hiçbir sır gizli kalmayacak, bütün sırlar meydana çıkacak.”1
Ve öyle ki Üstad Bediüzzaman S. Nursi’de bunu tekrarlamış ve bize şu soruyu sormuştur. “Necisin, Nereden Geliyorsun, Nereye Gidiyorsun?”
Nereden geldik, sahiden nereye gidiyoruz?
Bu sorguya başlarken önce yaratılışta ne dediğimizi ele alalım ki, nereden geldiğimizi ve nereye nasıl gittiğimizi daha iyi görelim…
“Lailaheillah Muhammedurresülullah” – Allah’tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed (s.a.v) O’nun Resuludur. İnandık, amenna…
Allah’tan başka ilah yoktur, çok etkili ve kesin bilgi veren bir söz… Biz sadece inanıyoruz ve ezberliyoruz. Yaşamımızı bir örnekle süzgeçten geçirelim mi kendimizi?
Önceki yazımda da bahsetmiştim. Dert ve sıkıntının neden geldiğini… Tekrar o konuyu ele alacağım. Başımıza bir sıkıntı gelse, nedenini başka yerlerde arıyoruz. Çözümünü başka kuvvetlerden bekliyoruz. Allah’tan başka İlah yoktur, o yüzden ondan başka hiçbir şeye Müslüman boyun eğmemeli ve nedenini başka yerlerde aramamalıdır.
Fatiha Suresinden yine bir ayeti hatırlatacağım sizlere, unutmamız mümkün olamaz zaten. Günde 40 defa okuduğumuz Fatiha Suresinde şöyle deniyor. “Ancak; Sana kulluk eder ve ancak Senden yardım dileriz.”
Ezberledik ve inandık… Yaşamımıza dönelim; yardımı kimlerden istiyoruz. Şu Dünya’da her ne olursa olsun Cenab-ı Hakk’ın iznine tabi olarak bize gelir ve Dünyadaki her şey ona sebep olarak gösterilir.
“Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yardımı ancak O’ndan dilerim.” Düşüncesine sahip olmalı ve öyle yaşamalıyız. İşte o zaman kazanan olacağız. İşte o zaman imtihanın sırrını yaşamış olacağız. Ve işte o zaman bize sunulan bütün nimetlerin lezzetini alacağız.
Yardımı sadece ondan istememiz gerekir. İşte o zaman yolumuzu iyileştirmiş oluruz. Şunu unutmayalım ki; sonucu her daim başka yerlerde aradığımız sürece kaybeden olmaya devam edeceğiz…
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Kendinde varlık görmen, diğer günahlarla kıyaslanmayacak kadar büyük bir günahtır.”
Bizi bu kadar güzel yaratan Rabbimiz, elbette bize nasip ettiği her şeyin de tek Sahibidir. Derdi veren de O’dur. Huzuru veren de O’dur. Sabır ve Şükür gibi iki anahtarımız bize bu hayır kapısını açmamıza yardımcı olacaktır.
Gönül dünyamızın içine doğru bir yolculuk yapalım şimdi…
İşte bütün bunlara istinaden, kendimizi her bir adımda hesaba çekerken yaptığımız davranışlarımızla da bunu gösterelim. Sadece inanmak ve ezberlemek yetmeyeceği gibi bunu kendi yaşamımıza de serpiştirmemiz gerekiyor.
Ahiretini kazanmak için sınırlı bir ömre sahip olarak imtihan sınavına tabi olmak için geldik bu Dünya’ya…
Ve her bir an geçtikçe sonuca doğru gidiyoruz. Hazır mıyız?
Neciyiz, Nereden Geldik, Nereye Gidiyoruz?
---
Biz bunları düşünmezsek, bir şeyler de bunları düşünmemize vesile olmazsa, yaptığımız her şeyi doğru olarak görmeye ve o yoldan yürümeye devam edeceğiz.
Başta kendi nefsime ve sonra sizlere vesile olma temennisiyle,
Selam ve Dua ile…