Çünkü erkekler kadına karşı almak istediğini bir şekilde alıyor da ondan…
Biliyorsunuz ki, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Yine birçok nutuklar atılacak, yazılar yazılıp çizilecek. Fakat günlük hayattaki kadın fecaat ve dehşetleri artarak yaşanmaya devam edeceğe benziyor.
Tarih boyu her zaman ve her yerde; Müslüman olsun olmasın bütün toplumlarda hep “kadın hakları” tartışılmıştır.
Bunun nedenini kadınlar daha çok düşünmeli, kabiliyetini ve daha önemlisi fıtratını (yaratılış) doğru bir şekilde tespit edip ona göre davranmalıdırlar. Yoksa günümüzde olduğu gibi ezilen hep kadın olacaktır.
Her iki grup, yaratılış maksadına uygun davranmalı, bir elmanın yarısı gibi olduklarını bilmeli, birbirlerini tamamlayan unsurlar haline gelmelidirler. Dikkat edilirse, eşit unsurlar değil, tamamlayan unsurlar!
Kendimizi kandırmayalım… Özellikle de kadınlar! Eşitlik, sadece ve sadece hukuktadır. Yani mahkemededir. Hâkimin karşısında herkes eşittir. Yalnızca kadın erkek değil, bütün insanlar eşittir. Hukukun dışındaki hiçbir sahada eşitlik olmaz!
Erkekler kendi aralarında, kadınlarda kendi aralarında eşit mi?
Yaratan Allah herkesi ayrı kabiliyet ve farklı yetenek ve değişik duygularla donatmıştır. Her insan kendi kabiliyetine göre bir iş tutmalıdır. Zorlama ile hiçbir şey olmaz!
İşte TBMM’yi, belediye meclislerini veya sosyal hayattaki meclisleri kadın-erkek oranı olarak eşitleyelim veya kadın sayısını arttıralım gayreti, güzel bir çalışma olarak görünse de, işi tabii ve doğal seyrine bırakmak daha akılcıdır.
Bir de şöyle bakalım;
Dünyada kaç tane kadın devlet başkanı var? Bir elin parmakları kadar değildir bile… Bu durumu iyi tahlil etmek gerek. Dünyada kadın ve erkek sayısı da hemen hemen eşittir.
Evlerde televizyon haberlerini izlerken dikkat ediyor muyuz, kadın ve erkeklerin dikkatlerini hangi tür haberler çekiyor! Her şeyin tabii ki istisnası vardır. “İstisnalar kaideyi bozmaz” diye bir kuralımız da var. Onlara da zaten yol açıktır.
Sadece bundan bile kadın ve erkeklerin sahalarının farklı olduğunu anlamak mümkündür.
Evet, Aziz Dostlar!
Fıtrat değişmez. Her şey kendi mecrasında akar. Her grup (kadın ve erkek) kendi sahasında en güçlüdür. Yani erkeğin yapabildiğini kadın, kadının yapabildiğini de erkek yapamaz. Bırakalım insanları, kendilerini rahat hissettikleri atmosferi yaşasınlar!
Bu saydığımız her bir tezimize birçok örnek verebiliriz. Yerimiz müsaade etmediğinden kısa kesiyoruz.
Cenab-ı Hak akl-ı selim ile düşünmeyi herkese nasip etsin!