Başbakan’ın ortaya attığı saçma sapan konuları herkes tartışıyor ama bu Erdoğan’ın zekâsından ya da bilgisinden kaynaklanmıyor, bu sadece onun başbakan olmasından ve “yargıya talimat verebilmesinden” kaynaklanıyor.
Samimiyetle bir düşünün.
Anadolu’nun herhangi bir köyünde, askerliğini İstanbul’da onbaşı olarak yaptığı için çok “görgülü”bulunan bir ihtiyar bu konuşmaları yapsaydı, Kürt sorununun çözümü için “idamı” ve “Kürtleri Meclis’ten atıp tutuklamayı” önerseydi, Kanunî’nin “otuz yıl attan inmeyen bir babayiğit olduğunu” söyleseydi, “Bizanslı hanımlar Fatih’e demiş ki” diye uydursaydı, “ecdadımızı kötü gösteriyorlar” diye ecdat palavralarına girişseydi, “asıl Çamlıca’ya bir cami yapacaksın minaresi Sofya’dan gözükecek” diye mimari dehasını ortaya koysaydı, “ecdadın atının gittiği her yere gideriz” diye başı sonu tutmaz laflar etseydi, bu lafları ciddiye alan olur muydu?
Çok vardır bizim güzide erkek kahvehanelerinde böyle konuşan.
Kendini dinleyecek adam bulamaz.
Bizim başbakan epeydir siyaseti kahve sohbetine çevirdi.
Gündemin düzeyi düştükçe düşüyor.
Başbakan’ın danışmanlarının entelektüel kapasitesi de anlaşılan kahvelerle sınırlı olduğundan tarih konuşmaları da gittikçe daha tuhaflaşmaya başladı.
“Rus kraliçesi Baltacı’nın çadırına gitmiş, bunlar halvet olmuşlar, Osmanlı dönüp gelmiş” laflarını da bekliyorum doğrusu.
Osmanlı’daki harem gerçeğini bile saptırıyorlar.
Kızdıracaklar insanları, millet açacak eski defterleri bunlara “ecdadın” ne olduğunu gösterecek.
Murat Bardakçı’nın “Osmanlı’da Seks” kitabındaki hamamcılar kethüdasının “defterlerini” bir okusunlar.