Nokta ile Virgül, 1979 yılına ait yerli yapım bir kurmaca komedi filmi idi. Filmin konusu, altın kaçakçılarının piyon olarak kullandığı iki arkadaşın öyküsünü konu alır. Abdullah Nokta ile Enver Virgül iki yakın arkadaştır. Girdikleri işlerde sakarlıkları yüzünden bir türlü dikiş tutturamazlar. İşe Avanta Nuri diye bir üçkağıtçı müdahil olur vs..
Filmi bir kenara bırakalım, tevafuka bakın! Bir garib Abdullah bakalım bu işe bir NOKTA koyacak mı? “Nokta ile Virgül” filmindeki ENVER ve NURİ karakterleri de ilginç değil mi?
1970’li yıllarda bir de yapancı komedi filmi vardır. “Laurel ve Hardy” gibi özel ikilisi olan İtalyan komedyenler Franco ve Ciccio, Türkiye’de özellikle “Yavru ile Katip” olarak bilinir. Bu filmi Erol Günaydın ve Altan Erbulak seslendirmişti..
Toktamış Ateş ve Şanar Yurdatapan ile benim o meşhur birlikteliklerimizi bu birlikteliklere benzetenler de olmuştu..
Bugün aslında sözünü etmek istediğim başka bir şey var..
Başbakan Londra’da konuştu: “ABD’ye savaş ilan edecek değiliz..” Sanki, işi buraya kadar getirdiniz demeye getirdi sanki. “Bir müttefiğinizi gözden çıkartıp, o müttefiğinize savaş açan bir örgütle beraber mi oluyorsunuz” diye soruyordu bir bakıma..
Cümle yarım kalmıştı. Devamını Pekin’den Cumhurbaşkanı getirdi: “Virgül değil, nokta!”
Bu yeni bir “ONE MİNUTE”dir anlayana. Ya da bunu “Hop dediks” diye de tercüme edebiliriz!
İşe “biraz mizah katalım” dedik, THY reklamındaki gibi.. Yoksa, işi ciddi! Beyaz Başkan’ın bir kere daha düşünmesi gerekiyor. Bu işin sonunda, 40 yıllık maceranın arkasından, “6 ay bir güz gidip bir arpa boyu bile yol almadığımız” bu yolunda sonunda “tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna” denebilir.
Bu işin sürüncemede bırakılmaya tahammül kalmadı. Artık virgül değil nokta.. Ne olacaksa olsun, olmuyorsa “inceldiği yerden kopsun”. Olmayacak duaya amin demeye gerek yok. Kaldı ki bu AB, ABD, NATO ile yol arkadaşlığımız hep hüsranla noktalandı.. Bu işler “dua ile istenen bir bela”ya dönüştü bir bakıma.
Böyle müttefiklik, stratejik ortaklık filan olmaz. Sen git FETÖ’ye, PKK’ya, PYD’ye, DHKP-C’ye sahip çık, arka çık, destek ver, sonra da biz stratejik ortağız, müttefikiz de! Adam derler ki “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”, “sen bizimle dalga mı geçiyorsun.”
Batı ile sadece FETÖ, PKK ile ilgili sorunlarımız yok. Yarın Musul konusunda da karşı karşıya kalacağız.. Kudüs konusunda da karşı karşıya kalacağız..
Bakın, bizim ABD ve AB ile, NATO ile sorunumuz sadece kukla olarak kullandıkları FETÖ, PKK-PYD, DHKP-C’ye verilen destek ile ilgili değil, lafı eveleyip gevelemeden söylemek gerekirse aslında bunları başımıza bela eden, darbelerin ve terörün arkasındaki asıl kuklacı kendileri değil mi?
Bugün referanduma götürseniz ne AB ve ne NATO, Türk halkından destek alır.. Bunu bitiren de kendileri oldu. 15 Temmuz’da aslında millet NOKTA’yı koydu. Bu süreçte sadece PKK, DYP, DHKP-C değil ABD, AB, NATO da suçüstü oldu. Kapitalistler, ceplerindeki yedek maskeleri olan faşist, komünist maskesi ile yakalandılar.. Çantalarında bir de “ılımlı İslamcı” maskesi taşıyorlardı..
Ben hep diyorum ya, bunların kadrosunda şeyh de var fahişe de.. Sağ, sol, Alevi, Sünni, selefi, radikal, ılımlı farketmiyor, medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, her yerde varlar. Kadrolarında çöpçü de var prof. da, general de var, er de! Tam bir bela yani! “Püsküllü bela”.. F.Gülen’e bakıp, “amma adammış” demeyin, o bu işin kandırmacası.. O zavallı bir adam, megaloman bir şizofren. Arkasında CIA, MOSSAD, MI6, Tapınak Şövalyeleri, BND gibi bir sürü karanlık örgüt var. Sonunda deşifre oldular. 140 ülkede çeyrek asırdır hazırlandıkları, yüz milyarlarca dolar harcadıkları bir projeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
PKK ile FETÖ’yü bir araya getirdiler, şimdi MHP’yi bölüp bu yamalı bohçaya yeni bir yama daha eklediler. CHP’yi destek olarak kullandılar, ama faydası yok. Baksanıza şimdi de DAEŞ ile PYD’yi anlaştırdılar.. Irak’ta Musul’un Sincar ilçesinde terör örgütü PKK saflarında yaklaşık iki buçuk yıl kalan Ezidi militan, örgütün DEAŞ militanlarıyla gizli görüşmeler gerçekleştirip ortak hareket ettiklerini belirtti.
İran’a ambargoyu kaldırıp, karşımıza diktiler. Esed’i başımıza bela etmeye çalıştılar, ama olmuyor işte..
Sahi o kadar suikast girişimi, defalarca darbe kalkışması, sonuçta ne oldu.. Gezi’yi, MİT TIR’larını, Hendek’leri, MİT’e operasyonu unutmadık.
Yetmedi mi daha.. Ankara’da da hep VİRGÜL koyup “istikşafi görüşmeler”ini sürdürdü.. Yetti artık, NOKTA!
Kibriti gözümüze çok yaklaştırınca arkasında kocaman bir ormanı kaybediyoruz.. Gülen’i ve onun örgütünü gözünüze çok yaklaştırınca arkasında ABD, AB ve NATO’yu, MOSSAD’ı, MI6’i, Tapınakçılar’ı filan kaybedersiniz.
Bana kalırsa ABD adına Trump tek başına karar verme konusunda sıkıntısı olan bir lider.. Bir yandan Rothschild gerçeği var, öte yandan Pentagon gerçeği var. Yani “derin Amerika” konusu var.. Erdoğan bugün Trump’la işi bir noktaya getirdiler. Yani, sanırım, ne virgül ne nokta, ama noktalı virgül kondu. Gelişmeler doğru yönde ileri doğru. Evet ama yeterli değil.
Selam ve dua ile..