Seçimden hemen sonra iki şey öne çıktı: Kuzey Suriye'de Türkiye karşıtı cephe planlaması ve PKK saldırılarının yeniden başlatılması..
Oysa bir Çözüm Süreci vardı. Türklerle Kürtler birlikte bu bölgede güçlü bir ortaklık inşa edecekti, büyük bir enerji ortaya çıkacaktı? Silahlar bırakılacaktı. Siyaset alabildiğine geniş alanlara yayılıp eski defterler kapatılacaktı? Bunu umut etmiştik, desteklemiştik..
Hani bütün mesele demokratik haklardı, özgürlük alanlarının genişletilmesiydi, temel haklar meselesiydi? Ne oldu da seçim sonrası her şey değişti? Yoksa bütün bunlar sadece seçimlere kadar bir oyalama mıydı? Kim, hangi irade PKK ile muhafazakar ve İslamcı Kürtleri tek çatı altında topladı? Kim ya da hangi merkezler bu hamurdan bir Kürt Baasçılığı üretti?
Son dönem PKK saldırılarının artmasıyla Kuzey Suriye kuşağının, Kürt Baasçılığı hesaplarının arasında çok sıkı bir bağ var.
Demirtaş bir Aydın Doğan Projesi
Ya o Selahattin Demirtaş? Aydın Doğan'ın nakış nakış işleyip piyasaya servis ettiği o Demirtaş'ın, seçim öncesi özgürlükçü, cici söylemlerinden neden eser kalmadı? Bu da mı projeydi, Demirtaş'ın kendisi de mi bir projeydi?
Bence öyleydi, Demirtaş bir projeydi ve hala öyle? Projeye uygun olarak da kendisine çizilen yolda ilerliyor, Kürt milliyetçiliğinin arkasına sığınıp bir tür yeni bir vesayetin öncülüğünü yapıyor. Demirtaş'ın siyasi geleceğini, ikbalini ve iktidarını bu vesayette oynadığı rol belirleyecektir.
PKK saldırıları ve o kuşak..
PKK'nın Suriye'deki uzantıları, Kuzey Suriye boyunca Türkiye sınırı karşısında bir tampon bölge kurmaya girişti. Bu, Türkiye'ye karşı yüzlerce kilometrelik cephe açılmasının ilk adımlarıdır. Projenin içerideki sözcülüğünü Aydın Doğan ekibi ve yayın organları üstlendi. Bu grup, terör üzerinden Türkiye'yi hizaya sokma, kımıldayamaz hale getirme çabasının arkasında tereddütsüz yer aldı. Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı bu grubun terörü bile hoşgörecek, onunla bile iş tutacak ölçüde savrulmasına yol açtı.
Neden ağzınızdan tek cümle çıkmıyor?
Kuşak girişiminin hemen ardından PKK'nın Türkiye içindeki saldırılarında tırmanış başladı. Kandil'den, HDP karargahından, KCK'dan ardı ardına Türkiye'ye yönelik tehdit açıklamaları yükseldi.
Barajları bile soykırım olarak gören, barajları yıkacağını açıklayan bir zihniyet bu ülkeye, sabırlı insanlarına yönelik tehditlerin dozajını her geçen gün artırır oldu. PKK saldırıyor, KCK misilleme tehditleri savuruyordu. O Aydın Doğan ve ekibi, yayın organları, o yazarları bütün bunlara karşı tek bir itiraz cümlesi sarfetmiyor.
Aydın Doğan'ın aldığı ihaleler..
Selahattin Demirtaş'ı bu ülkeye demokrasi figürü olarak pazarlayan bu grup, Türkiye'ye çevreleyen şer kuşağının, ülke içindeki “iç işgal" denemelerinin, AK Parti'nin tek başına iktidar olmasının önüne geçen kampanyanın, PKK'yı masumlaştırma projesinin, kimlik savaşlarının yeniden başlatılmasına dönük müdahalenin, Kürt milliyetçiliği ile Alevilik denklemi kurup ülkeye diz çöktürmeye ayarlı projenin, seçim sonrası yeni politik dizayn servislerinin de Türkiye içindeki pazarlama işini yürütüyor.
PKK'nın son saldırılarına, KCK'nın misilleme açıklamasına iyi bakın. Eğer siyaset üzerinden, yeni hükümet formülleri üzerinden amaçlarına ulaşamazlarsa, PKK'yı yeniden harekete geçirecekler. Bu yeni bir durumdur.
Ana karargah değişti, PKK'yı onlar yönetiyor
Ama bu sefer genel geçer PKK, terör tanımlamalarının dışında Kürt milliyetçiliği üzerinden seferberlik havasıyla pazarlanan yeni bir savaş yaklaşıyor. Bu savaşı cephede Kürtler yürütecek, HDP yürütecek, Selahattin Demirtaş yürütecek, KCK yürütecek veya Suriye'deki uzantıları yürütecek.
Ama bu savaşı onlar yönetmeyecek. Bu savaşın galibi de onlar olmayacak.
PKK artık Kandil'den, İmralı'dan yönetilmiyor. HDP merkezinden de yönetilmiyor. Artık ana karargah değişti. Artık bu savaş Demirtaş figürünün mimarlarının karargahlarından yönetiliyor.
Kürt meselesi hak, adalet, özgürlük meselesi olmaktan çıktığı, bir güç/iktidar meselesine dönüştüğü günden beri savaşı onlar yönetiyor.
Karargahlar Kandil'den, HDP genel merkezinden Doğan Grubu genel merkezine taşındı. Yükselecek yeni şiddet dalgası da tabii ki onların eseri olacak, öyle görünecek. Bir bedel ödenecekse de bu sefer karargahı yönetenler o ağır bedeli ödeyecek.