O “şer haritası” çökecek! Bu, vatan savunmasıdır. Ve biz bunu çok iyi biliriz..

İbrahim KARAGÜL

Afrin ile başlayan, Münbiç ve Fırat’ın doğusuna doğru devam etmesi gereken operasyon Türkiye için bir meşru müdafaadır. Bir vatan savunmasıdır, bir Milli Mücadele’dir.

Eğer biz, Birinci Dünya Savaşı sonrası bütün cepheleri kaybettikten sonra Anadolu’yu elimizde tutabilmek için bir İstiklal Savaşı vermişsek, bugün de Anadolu’yu elimizde tutmak için yine bir istiklal mücadelesi veriyoruz. Çünkü o, Anadolu’yu kurtarmaktı, bu, Anadolu’yu savunmak, korumaktır.

Uluslararası hukuk, teâmül, ahlâk, bir ülkenin kendini koruma refleksi, ne kadar meşruiyet çerçevesi varsa bu operasyonun arkasındadır. ABD’den, Avrupa ülkelerinden hatta İran’dan gelen tepkiler, kötü niyetlidir, ahlâk dışıdır.

Tepki gösteren ülkelerin tamamının sınır ötesinde operasyonları vardır, birçoğu da ülkeler işgal etmekte, iç savaşlar çıkarmaktadır. Böyle bir ortamda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ya da S. Arabistan gibi ülkelerin PKK’ya örtülü destek girişimleri de aynı ölçüde ahlâk dışıdır.

ABD bunu ikinci kez tekrarlıyor: Biz diz çökerek tarih yapmadık!

ABD’nin, bir terör örgütü ile Türkiye’yi vurma örneğini biz 15 Temmuz’da gördük. Suriye’nin kuzeyinde bunu ikinci kez tekrarlıyor. Yine bir terör örgütü üzerinden Türkiye’ye saldırıyor. Onların bunu açık ve kararlı biçimde, bütün uyarılara rağmen yapması ahlâk dışı, hukuk dışı olmuyor da, Türkiye’nin kendini savunma çabası mı endişe uyandırıyor? Bu, tam bir utanmazlık örneği, tam bir kafa karıştırma çabasıdır.

Türkiye, bin yıldır bu topraklarda kendi yolunu çizerek tarih yaptı. Bugün de kendini savunma mücadelesini başkalarının onayı ile yapacak bir ülke değildir. Türkiye; PKK ile, DEAŞ ile ya da silahlandırdıkları bir başka terör örgütü üzerinden sinecek, ürkecek, diz çökecek, yalvaracak bir ülke değildir. Yüzlerce yıldır bu topraklarda biz, hiç kimseye, bir kez bile yalvarmadık, böyle bir geleneğimiz yoktur.

Biz, diz çökerek, el ovuşturarak, zorluklar karşısında boyun eğerek varolma mücadelesi veren bir millet değiliz. Siyasi genetiğimiz, devlet aklımız, toplumsal bilincimiz buna uygun değildir. Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Osmanlı coğrafyasının her köşesinde milyonlarca insan hayatını kaybetti, milyonlarca sivil katledildi, ama biz yine de ağlamayı, sızlanmayı bilmedik.

 “Türkiye Cephesi” planı: O cepheyi açtırmayacağız!

Bunuyine yapmayacağız. Kim olursa olsun, yapmayacağız. Amerika da olsa yapmayacağız. Ülkemizi, vatanımızı, milletimizi, Selçukludan beri devam eden siyasi yürüyüşümüzü yine hiç kimseden onay almadan, hiçbir ülkenin korumasına girmeden, anlayışına sığınmadan devam ettireceğiz.

Çünkü hiçbir ülke yanı başında büyüyen bir tehdidi yok sayamaz. Hele ki, o tehdidin kendisini hedef aldığı açıkken. Bir adım sonrasında kendisini vuracağı belliyken. Ana hedefinin “Türkiye Cephesi” açmak olduğu ortadayken… Bir NATO ortağının, Türkiye ile “stratejik ortak” olduğu iddia edilen ABD’nin, bir terör örgütü üzerinden Türkiye’yi vurmaya hazırlandığı ortadayken... Ülkemizin sınırlarını korumakla yükümlü NATO ortaklarının, özellikle de ABD’nin bu örgüte binlerce TIR dolusu silah sevkiyatı yapması nasıl bir düşmanlıktır?

O cepheyi size açtırmayacağız..

“DEAŞ’la savaş palavrası: O silahlar bize karşı, biliyoruz

“DEAŞ’a karşı savaş” palavraları çoktan çöktü. DEAŞ ve PKK/PYD ortak hareket ediyor. Hepsinin de patronu ABD ve İsrail’dir. Ki, orada DEAŞ kalmadı, başka yerlere taşıdılar, başka ülkeleri iç savaşa sürüklemek için yeni cephelere gönderdiler onları. Peki, bu silahlar kime karşı?

Türkiye’ye karşı, bilmiyor muyuz? Bu ülkeyi vurmaya hazırlanıyorlar, savaşı Anadolu içlerine taşımaya hazırlanıyorlar, bilmiyor muyuz? Biz, bu kadar mı saf bir milletiz, bu kadar mı aciz bir devletiz? Asla.. Selçukludan Osmanlıya, oradan Türkiye Cumhuriyeti’ne hangi akılla gelindi, bilmiyor muyuz..

Terör destekçileri ve ‘fırsatçı ülkeler’ kendilerini ele verdi..

Bugün, Türkiye’nin Afrin-Münbiç operasyonlarına, bu bölgeyi terör örgütlerinden temizlemeçabalarına karşı harekete geçen ülkelerin tamamı terör örgütlerinin arkasındadır. İster bölge ülkesi olsun ister ABD ya da Avrupa ülkeleri, hepsinin hedefi Türkiye’yi küçültmektir. Operasyon başlar başlamaz harekete geçerek kendilerini ifşa etmişler, ele vermişlerdir. Türkiye’nin yanında durmak yerine bir örgütün arkasına sıralanmışlar, utanmazca teröre desteklerini açık etmişlerdir.

Peki, ne olacak?

“Bunlar bize kızıyor” diye susacak mıyız, duracak mıyız? “Bunlar PKK’nın arkasında” diyerek öylesine savaşın sınırlarımızın içine taşınmasını mı bekleyeceğiz? Biz, onların izin verdiği kadar mı ülkemizi, bölgemizi, milletimizi koruyacağız? Yanı başımızdaki “fırsatçı ülkelere” bakıp sinecek miyiz?

Yok öyle yağma: “ABD ne der”, “AB ne der” dönemi kapandı..

Hiçbir şekilde bunu yapmayacağız. Yapamayız, yaparsak imha oluruz. Zor oyunu bozacaktır. Onlar utançlarıyla baş başa kalacak, bir daha “terörle mücadele” dediklerinde yaptıklarını önlerine koyacağız. Biz, 15 Temmuz saldırısını gördükten sonra, karşımızda nasıl bir ittifak cephesi olduğunu anladık. Çanakkale’de de aynı ittifak vardı. İstiklâl savaşında da onlar vardı. 15 Temmuz’un arkasındaki ülkeler şimdi PKK’nın arkasına sığınıp Türkiye’yi vuruyor, köşeye sıkıştırmaya, ürkütmeye, durdurmaya çalışıyor.

Yok öyle yağma artık. “ABD ne der”, “Avrupa Birliği ne der” dönemi kapandı. Bırakalım ABD kendi sistem çatışmalarıyla, iç iktidar kavgalarıyla, Donald Trump’ın akıl sağlığı raporlarıyla uğraşsın. Bırakalım bazı AB üyeleri kendi sorunlarıyla, çıkmazlarıyla, çaresizlikleriyle baş etsin. Biz işimize bakacağız.

Biz, ülkemizi, vatanımızı, coğrafyamızı kendi geleceğimizi kendi ellerimizle koruyacağız. Birer dış tehdit, dış müdahale aracı haline gelen örgütler üzerinden verilen tehditlere pabuç bırakmayacağız.

O harita çökecek!

Akdeniz’den İran sınırına kadar planladıkları o harita çökecek. Fırat Kalkanı ile yarıldı, Afrin-Münbiç operasyonu ile Batı kanadı kapatılıyor. Fırat’ın doğusunda, yeni terör örgütleri üzerinden dört ülkeyi birden vurmaya ayarlı o harita da çökecek. Yüzlerce kilometrelik güney sınırımızı ne bir örgüte, ne bir yabancı güce emanet edeceğiz.

Bu bir “Acımasız Direniş”tir, bu Suriye’nin toprak bütünlüğünü de korumadır. Bu, gelecekte planlanan çok daha büyük tehditleri, savaşları şimdiden önlemedir.

Milletimiz kararlıdır, son yüzyılın acıları canlıdır..

Türkiye kararlıdır. Tehdidi de hesabı da görmüş, ona göre pozisyon almış, mücadelesini başlatmıştır. Milletimiz kararlıdır, operasyona coşkulu destek vermektedir. Çünkü bu millet, son yüzyılın acılarının canlı tanığıdır. Zamanı gelince ne yapılması gerektiğini, ne ölçüde fedakâr olabileceğini göstermiş bir millettir.

Siyasi karar da, toplumsal destek de, bu devletin gücü de söz konusu tehdidi savuşturacak güçtedir. Türkiye’nin ne yapmak istediğini anlamamış gibi yapan “fırsatçı ülkeler” için de aynı şekilde bir imha planı olduğu yakın zamanda ortaya çıkacaktır.

Bu bir vatan savunmasıdır, Ve biz bunu çok iyi biliriz..

Şimdi seferberlik zamanıdır. “Türkiye Ekseni”nde birleşme zamanıdır. Teröre açık/gizli destek veren ülkelerin ne dediğine bakmadan, Türkiye’yi oyalama taktiklerine aldırmadan, tarih yapıcı irade ve şuurla yürüyüşe devam etme zamanıdır.

Geri adım çok pahalıya mal olacak ve bu müdahale bir daha yapılamayacak. Bu bilinmelidir. Çünkü bu kuşağı boşa çıkarmak geleceğin bölge haritasını biçimlendirmektir. Onların bölünmüş ülke haritalarına karşı bizim kendi haritamızı, bölgenin birleşme haritasını masaya koymadır.

Dizlerimiz titremesin. Bu, dış müdahaleye karşı ülke savunmasıdır. Ve biz bunu çok iyi biliriz!

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.