Mehmet Paksu, gündelik hayatta karşılaşılan sorunlara akılcı çözümler üretiyor...
Boşanma dilekçesini vereyim mi?
Ben 19 yaşındayken ailelerin onayı olmadan üniversite yıllarında evlendim. Öğrenciyken 2 çocuğumuz oldu. Evliliğimiz 10. yıla gidiyor, 4 çocuğum var, gelirimiz yeterli. Fakat eşim hâlâ 19 yaşındaymış gibi şahsi planları peşinde... Yüksek lisans, işinde tek adam olmak... Mesaiden eve gelmiyor. Zorlayarak gelmesini sağlıyorum. Çocuklarla ilgilenmiyor. Eve gelince de TV, cep telefonu ve internetle meşgul oluyor. Baskıyla ilgisini sağlıyorum. Hep yalan söylüyor. İnternette bir kızla muhabbet kurmuş, bunu hazmedemiyorum. İki hakem huzurunda sorunlarımızı konuşmayı, söz verip tutmasını yoksa dilekçemi hazırladığımı söyledim. Söz veremeyeceği için teklifimi reddediyor. Mahkemeye gidip, kendisini "salıvermeyi" planlıyorum. Neler tavsiye edersiniz? (Rumuz: Bahar)
Sorunu çözmek, sorumluluğunu hatırlatmak için kararlı bir şekilde, son olarak olayın önemini anlatan bir yaklaşım sergileyerek konuşmaya başlayın.
İçine kapanmasını sağlayacak suçlayıcı ve yargılayıcı bir üslup kullanmayın. Böylece sizinle yüz yüze gelmeme, dinlememe gibi bir tutum sergilemesin.
Kalbine ve vicdanına hitap edin. Birlikte hareket etmeye yönlendirin. Yer yer iltifatlarda bulunun, bir süredir sizden duymadığı sevgi sözcüklerini söyleyin, muhabbet mesajları verin.
Bu birinci adım olsun. İkinci adım olarak, kendi fedakârlıklarınızı başına kakarak değil de, normal olarak bir eşin ve annenin yapması gereken görevler olduğunu anlatmayı deneyin.
Yoksa sizinle ve çocuklarıyla ilgilenmesi gerektiğini hatırlattıkça, üzerine düşenleri yapmadığını söyledikçe, pasif direnişe geçebilir, bir yerde işi pişkinliğe bile vurabilir.
Sizin belirttiğiniz gibi sıkıştırınca hemen yalana sığınıyor. Bunun bir çıkmaz olduğunu biliyor ama bunu geçici bir çözüm olarak görmeye çalışıyor. Sizden kurtulmak için başka birine yöneliyor veya kendini TV ve internete veriyor. Çünkü onları bir sığıntı ve kaçamak olarak görüyor.
Boşanınca, geriye dönüp bakar mısınız?
Aynı şeyi tekrar gibi olacak ama onu karşınıza alarak değil de yanınıza çekerek bir konuşun, ilk ayların muhabbetini tattırın. Allah bilir ya, biraz kendine gelecektir.
Bunun yerine mahkemeye dilekçe verdiğinizde, ya bunu ciddiye almayacaktır, yapamayacağınızı tahmin edecektir veya "inceldiği yerden kopsun" gibi bir tutum içine girecektir.
Son olarak diyelim ki, boşandınız, eskisinden daha iyi mi olacaksınız yoksa o günleri arar hale mi geleceksiniz? Boşanacak olsanız Türkiye'de her yıl boşanan 100 bin aileden birisi de siz olursunuz.
Fakat ikinci yol ağırlıklıysa, her ne kadar zor ve uzun soluklu da olsa, barışmaya, anlaşmaya, birlikte yaşamak için çözümler üretmeye çalışın.
Bir de bu yola çıkarken ailelerinizin onayı olmadığını hatırlayın, bunu bir imtihan olarak kabul edin. Mümkünse onların desteğini ve dualarını almayı deneyin.
Artık dayanamıyorum
Ben 2 ay önce yakın arkadaşlarımın vasıtasıyla bir beyle tanıştım. Her şey çok iyi gidiyordu. Konuyu ailelere açtık. Zaman geçtikçe tartışmaya başladık. Benim olayları abartıp büyüttüğümü söylüyor. Araya mesafe koydu, arada sırada arıyor, bir yabancıymışım gibi konuşuyor. Bu da beni çok üzüyor. Hatam varsa söylemesi için ısrar ediyorum, telefonları yüzüme kapatıyor. Artık dayanamıyorum, bitirmek istiyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum. Gözümden yaş eksik olmuyor. Bu olayı işime de yansıtmaya başladım. Ne yapmam gerekiyor? (Rumuz: Gül)
İnanç, düşünce ve karakter yapısı açısından aradığınız birisi ise en azından şimdilik yüzde ellinin üstünde beklentilerinize cevap veriyor ve "Ben bu insanla anlaşabilirim, idare ederim, birlikte yaşayabilirim" diyorsanız, emek vermeye değer.
O zaman ne yapacaksınız? Arkadaşlarınızın ve ailenizin yardımını alarak bir araya gelip konuşmayı deneyin. Tartışarak, münakaşa ederek, "ben haklıydım, sen haklıydın" diyerek değil de, birbirinizden beklentilerinizi belirleyin, birbirinizi anlamaya çalışarak hareket edin. Varsa hatalarınız, özür dileyin, yaşananları olmamış gibi kabul edin, yeni bir adım atın ve yolunuza devam edin.
Fakat konuşmaya, görüşmeye yanaşmıyor, bildiğini okuyorsa, fazla yorulmadan, birbirinizi üzmeden, yıpratmadan, işin başındayken yollarınızı ayırın.