Çok duyarız, “bu zamanda çocuk yetiştirmek zor” diye… Tabii ki bir cihetten bakarsak doğrudur. Zaman, şartlar, ortam çok değişti, değişiyor.
Bir yönden değil de, iman ve tevekkül gözlüğünü takıp geniş açıdan olayı değerlendirirsek, zorluk yok gibi gözüküyor.Çocukların ve hatta her şeyin bizlere emanet olduğunu düşünürsek yük çok hafifliyor.
Bizler neden daha çok yoruluyoruz? Kendi işimizi ihmal edip başkasının işi ile uğraştığımızdan yoruluyoruz. Bu sefer ne oluyor? Hem kendimiz yoruluyoruz, hem de işimiz olmuyor. Dolayısıyla stres, baş ağrısı ve can sıkıntısı başlıyor.
O halde ne yapmalıyız?
“Emanet” kelimesini iyi anlamalıyız. Biz zannediyoruz ki, bu çocukların sahibi biziz. Böyle düşününce onlara gelen en ufak bir zararda çok etkileniyoruz.
Hâlbuki o çocukların ve hiçbir şeyin sahibi olmadığımızı, sahibi bizi imtihan etmek için bize onları emaneten verdiğini düşünürsek, neticeye bakmadan işimize odaklanırız.
Yani biraz daha açarsak, o çocukları yaratanın, yaşatanın, rızıklandıranın biz olmadığımızı düşünelim. Emanet bir araba kullanır gibi benzininin koyup, trafik kurallarına uyalım.
Biz kurallara uyduk da emanetin başına bir şeyler geldi, hiç sıkıntıya girmeyelim. Çünkü sana onu veren onu düşünür. Nitekim C. Hak muhtelif ayetlerde, mal ve evladın insanlara hem emanet hem de imtihan vesilesi olarak verildiğini bildirmektedir.
Sonuç olarak şöyle bağlayalım. Bizler anne ve babalar olarak öncelikle dünyaya niçin gönderildiğimizi bir düşünelim…Cevabını da ezeli kitabımızda okuyalım: “ Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”
Bu “ibadet” kelimesi çok geniş bir kavram. O halde bu noktada yapmamız gereken, bütün ibadetleri öncelik sırasına koymaktır. Örnek verelim: Beş vakit namazın yerine başka bir ibadet geçiyorsa veya şeytan vesvese verip bize öyle gösteriyorsa, sıkıntının kaynağı işte burasıdır.
Velhasıl, çocuklarımızı sahiplenmeden, askerlikteki silah ve elbise gibi düşünelim. Üzerlerindeki görevlerimizi yapalım. Ondan sonrasını sahibine bırakalım. “Bırakmak” kelimesini ciddiye alalım ve gerçekten bırakalım.
O zaman yükümüzün hafiflediğini hissedeceğiz. Dolayısıyla evlattan, maldan ve dünyadan ayrılmak bizim meselemiz olmaktan çıkacaktır.
Cenab-ı Hak hepimizi bu aziz kullarından eylesin!