Şimdi hepiniz barış insanları olacaksınız.
Kardeşlikten, ortak dilden, Türkiyeli olmaktan söz edeceksiniz.
Adaletten insan haklarından dem vuracak, 8 Haziran'dan bu yana bütün ülkeye yaşattığınız o kanlı hesaplaşmayı hafızalardan silmeye çalışacaksınız.
Dünün militanları bugünün barış adamları olacak. Dünün terör destekçileri bugünün en büyük terör karşıtları olacak. Dün kalem yerine Kaleşnikof kullananlar bugün yeniden kaleme sarılıp gizliden gizliye terörün ve teröristin üstünü örtmeye, onu cilalamaya çalışacak.
7 Haziran seçimleri sonrası Türkiye'ye her yönden savaş ilan edenler 1 Kasım seçimleri öncesi yeniden siyaset gömleğini giyecek, savaşı unutturup sandığa dikkat çekecek.
Doğu'dan işgal ve 'ölü sevici'
Dağlıca saldırılarını, Iğdır saldırılarını, HDP'li belediyelerin döşediği mayınlı tuzakları, ilçeleri rehin alma girişimlerini, maskeli adamları, Suriye'den getirilen roketatarlı YPG'lileri, 8 Haziran sabahı alınan “ülkenin Doğu'sunu işgal edin” talimatıyla harekete geçenleri unutturmaya çalışacak.
PKK HDP olacak, PKK vekilleri yeniden siyaseti ve Meclis'i hatırlayacak, her sözü ölüm getiren “ölü sevici” Selahattin Demirtaş yine imaj adamı olarak piyasaya sürülecek, TV ekranlarında saz çalıp Türkiye'nin Batı'sına barış mesajları sunacak.
Dün “Bodrum'u da patlatırız” mealinde sözler söylerken artık İstanbul sokaklarına Bodrum soslu ağır kardeşlik çağrıları yapacak.
Belki PKK tek taraflı ateşkes ilan edip devleti barışı bozmakla suçlayacak. “Bakın biz silahları susturduk devlet çatışmayı devam ettiriyor” diyecek, “operasyonları durdurun” diyecek, barış mitingleri düzenleyecek.
Entelektüel teröristler “Tayyip yapıyor” diyecek
Dağdan “yakın yıkın” talimatları alıp bunu “analarından doğduğuna pişman edin” şekline çevirip tehditler savuran, her açıklaması bir saldırı talimatı gibi algılanan, her sözünden sonra mayınlar patlatılan adam şimdi “barışı ben getiririm, herkes silah bıraksın, PKK silah bırakmalı” diyor.
Kandil'e gidip terör talimatı alanlar şehit evlerini ziyaret edecek, Karadeniz'e, Ege'ye, Trakya'ya, Orta Anadolu'ya silahları susturun çağrıları yapacak, halaylar çekmeye başlayacak.
İşte bu sözlerden sonra, PKK ile kan ortaklığına girişenler seferber olacak. Terör cephesinde yer alan siyasiler, medya organları, entelektüel terörün temsilcileri devam eden operasyonları işaret edip “bakın Tayyip savaş istiyor, milleti birbirine kırdırıyor” yaygaraları koparacak.
Kirli ortaklığın izlerini temizleme
Tetik çeken parmakları, kana bulanan elleri yeniden oy sandıklarına yönelecek, maharetlerini orada gösterecek. Can almayı şimdilik erteleyip sandık hırsızlığı başlatacak. Her militan, her PKK veya YPG mensubu dağdan inip, sokak aralarından çıkıp oy sandıklarının etrafını çevirecek, toplu oy pusulalarını mühürlemeye başlayacak.
Türkiye'yi Ukrayna'ya çevirmek için Gezi isyanını tertip edenler, Mısır'a çevirmek için 17 Aralık'ı tertip edenler, Suriyeleştirmek için PKK'yı yeniden keşfedip iç savaş servis edenler, Kandil'in ve Demirtaş'ın sözlerine paralel biçimde yeniden pozisyon olacak.
Baktılar PKK olmuyor, baktılar özerklik olmuyor, baktılar terör üzerinden Türkiye olağanüstü hale götürülemiyor, baktılar iç savaş çıkarılamıyor, baktılar askeri müdahale yaptırılamıyor kan ortaklığını temizleme yoluna gidecekler.
Nasıl bir ikiyüzlülük, nasıl çirkinlik
Terörü öven, pazarlayan, örgütün saldırılarıyla ilgili haberlerde “PKK” demekten bile imtina eden, askerler ve polisler şehit edilirken PKK'ya övgüler düzen, hakkında “terör soruşturması” açılan Aydın Doğan medyası, şimdi Demirtaş'tan daha fazla barış sözcüsü olacak.
Kandil'den ve HDP karargahlarından daha fazla PKK olmayı göze alanların, iç savaş dahil ne gerekiyorsa yapma yolunda gözlerini karartanların, Türkiye'de terör üzerinden iç işgal girişiminde bulunanların gazetelerine, televizyonlarına, köşe yazarlarına dikkatli bakın. Bir hafta, iki hafta, bir ay önce söyledikleriyle, yaptıklarıyla bugün yaptıklarını karşılaştırın.
Nasıl bir ikiyüzlülük, nasıl bir fitne fesat, nasıl bir çirkinlik örneği sergilendiğini kendiniz görün.
Bu nasıl bir ortaklık,sizi kim topladı oraya?
Cephe geniş; sermaye çevreleri var, medya organları var, geleneksel siyasi çevreler var, partiler var, köşe yazarları var, terör örgütleri var, suikastçiler var, iftiracılar var, paralelciler var…
Böyle bir cepheyi kim kurdu, kim bu insanları bir araya getirdi, kim bunlar üzerinden Türkiye ile savaşa tutuştu, kim Türkiye'ye bunlar üzerinden tuzak kurdu, bunlar üzerinden iç savaş provası yaptırdı, bunlar üzerinden sokakları, evleri böldü?
Sadece HDP çatısı altında biriken PKK vekillerinin değil, o medya grubunun, o gazetelerin, o televizyonların, o köşe yazarlarının, o yalan üreten “etki ofisleri”nin de ellerinde kan var. Bir kirli savaşın, Türkiye'ye diz çöktürmeye ayarlı bir vatan hainliğinin, millet düşmanlığının izleri var.
Bunları unutursak, unutturursak..
Bu izler silinmeden, o eller temizlenmeden karargahları/ofisleri hala kan kokarken siyasete yönelmeleri, barış dilini kullanmaları, vatanseverliği keşfetmeleri, hepimizden daha Türkiyeli şovu yapmaları nasıl da tiksindirici.
Gezi üzerinden kurduğunuz tuzağı unutursak, 17 Aralık üzerinden kurduğunuz tuzağı unutursak, 7 Haziran seçimleri üzerinden kurduğunuzu tuzağı unuttursak, en vahim haliyle terörle ortaklık yapıp kurduğunuz tuzağı unutursak, bu ülkenin çocuklarının kanı üzerinde oynadığınız kumarı unutursak, şimdiki siyaset/barış nutuklarınıza aldanırsak yazıklar olsun bize.
Siz barış dedikçe biz o dosyaları açacağız
Ukrayna yapamadınız, iç savaş çıkaramadınız. Mısır yapamadınız, darağaçları kuramadınız. PKK ile Doğu'dan işgali, o medya organları üzerinden batıdan işgali, eski iktidar kurucuları üzerinden iç işgali yine başaramadınız. Türkiye'yi Suriyeleştiremediniz.
Sırada ne var? Barış nutuklarınız 1 Kasım seçimlerini etkilemeye yetmeyecek. Sonra ne var? Başka ne kaldı?
Sizin çirkinliklerinizden, bu millete, bu ülkeye yaptığınız kötülüklerden başka hangileri kaldı?
Öyle basit teröre destek soruşturmaları yetmez. Bir ulusal güvenlik sorunu, bir darbe girişimi, bir iç savaş denemesi var ortada…
Öyle kirlendiniz ki, asla temizlenemeyeceksiniz.
Unutmayın, siz barış dedikçe biz savaş dosyalarınızı açacağız…