Öğretmen sınıfa girip, öğrencilerine:
- Arkadaşlar! Bana, istisnasız bütün insanların, başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?
Herkes ayrı bir şey söyler. Fakat zaman ilerledikçe cevap neredeyse otomatik hâle gelir: “Ölüm!.”
- Gerçekten de ölüm bütün insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir çocuklar. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
Hepsi başlarıyla onaylarlar.
- Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
- Hayır.
- Şu an olma ihtimali var mı?
- Var.
- Yarın?
- Evet.
- 30 yıl sonra?
- Olabilir.
- Meselâ; bu akşam eve sağ salim varacağımızı biliyor muyuz?
Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü genellikle hayata bu şekilde hiç bakmamışlar bu kadar açık ve bilgiler duymamışlardır. Bunu hatırlatan nadir kimseler varsa da pek kale almamışlardı!...
- Peki. Eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ sâlim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir?
- Yoktur hocam.
- Peki, şimdi telefon çalıp, evdekilerden birinin öldüğünü söylenmeyeceğini, biliyor muyuz?
Sınıftakiler bu sorudan da bayağı rahatsız olmaya başlarlar ve içlerinden biri:
- Hocam konuyu değiştirsek?
- Ama en açık ve gerçek, muhakkak olacak bir şey üzerine konuşuyoruz.
Derin sessizlik.
- Peki, evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin bugün öleceğini bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz, yoksa “umurumda mı dünya!.” Olarak!..
- Hayır. Kesinlikle çok farklı geçerdi hocam!
- Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün. Dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Yoksa konuştuklarınız önemsiz hâle mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken ona ne derdiniz? Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? Ona yüreğinizin ta derinliklerinden gelen bir; “Seni gerçekten çok seviyorum!” demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz?..
Hele hele bir de yaşı ilerlemesine rağmen halen ölümü hiç düşünmeyen beyinlere ne demeli çocuklar!.
Peki, öyle ise, bu durumlara, yani ölüme hazır mıyız sevgili gençler?...
Sevgili öğrencilerim,
-Ölüm, ebediyete açılan ilk pencere ise,
Eğer ölüm, tasavvufta=İki sevgilinin kavuşma ise kim sevgililerin sevgilisi Rabbine ve Peygamberimiz Hz.Muhammede bir an önce kavuşmak isetemez, lütfen samimi söyleyiverin!..
Verilecek cevap=EVET ise, “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmaya ne dersiniz SEVGİLİ ÇOÇUKLAR!..
Hürmetlerimle.