Gecenin en derin vaktinde üzerimize çöktü kara bulutlar.
Yıkıldı birer birer on tanesi, onlarca sarsıntıyla.
Dağlandı yüreğimiz en acısından.
Kaskatı kesildik…
Ne korkunç bir durumla karşılaştı, ne büyük bir sarsıntı geçirdi canlar.
Ne tarifsiz acılarla baş başa kaldı, yandı yürekler.
Sadece düştüğü yeri mi yaktı?
Düştü; yandık.
Düştükçe yandık.
Yanıyor her bir yanımız, yanıyor ciğerlerimiz.
Şubat’ın başında unutulması zor, büyük bir felaketi yaşadık millet olarak.
Güzel ülkemin yüreği kan ağlıyor, gözler kan çanağına dönmüş.
Gözyaşı süzülürken her bir yanakta adeta izini bırakmış seksen beş milyon kere.
Seksen beş milyon kere titriyoruz her gün, tan yeri ağarırken.
Seksen beş milyon kere soluksuz kalıyoruz her nefes alışımızda.
Seksen beş milyon kere gökyüzüne haykırıyoruz sessizce çığlığımızı.
Yetişemiyoruz acıları dindirmeye.
Yetişemiyoruz yangınları söndürmeye.
Bir teselli arıyor, bir habere umut bağlıyoruz.
Bir yüreğe sarılıyor, bir umudu kuşanıyoruz.
Kilometrelerce uzaklardan; bir koca çınarın yola koyuluşundan, annelerin koşuşturmasından, çocukların tarifsiz çabasından sarılıyoruz yarınlara…
Bir esnafın ha gayret! haykırışından, her bir vatandaşın ben de varım deyişinden tutunuyoruz geleceğe…
İyiki vardınız.
İyiki varsınız.
Sizler ne yücesiniz.
Koca çınar! Fark ettik seni bir kez daha.
Yaşlanmamış yüreğin; ne de çok belli.
Sırtında palto yokken soğuğa bile aldırış etmeden çuvala doldurduğun kışlık paltoları ne ara hazırladın eli öpülesi koca çınar…
Yetişmem lazım üşüyen bedenlere, bir an önce ulaşmam lazım tir tir titreyen bedenlere düşüncesiyle ortaya koyduğun çaba ne ulvi bir çaba.
Ya sana ne demeli esnaf kardeşim, işçi, memur kardeşlerim!
Duydun ki uzaklarda sofralara ekmek ulaşmamış.
Yutkunamadın, yutamadın ağzına koyduğun lokmayı.
Onlar, karnını doyuramayınca sofraya oturamadın.
Canlar açken tok uyuyamadın.
Helal olsun! Helal olsun o kocaman yüreklerinize…
Anneler!
Hangi birinizin gözyaşı dindi ki!
Dindiremediniz yüreğinizdeki hüznü…
Bir çocuğa, bir cana, bir annenin yüreğine dokunmadan yavrum diyemediniz evlatlarınıza. Göçtükçe göçtünüz içinize…
Satın almadık bir şey kalmadı yavrulara ulaştırmak için…
Sarıp sarmalamadığınız bir şey bırakmadınız geride…
Öyle ya… bu kutlu çaba siz olmadan anlamı olur muydu?
Ne muhteşemsiniz.
Biter mi anlatmakla, biter mi bu destansı duygular, bu destansı çabalar.
Büyük bir milletin evlatlarıyız. Ne mutlu bizlere…
Ne mutlu ki her ihtiyaç halinde küllerinden doğan büyük bir milletin çocuklarız.
Seksen beş milyon kere biliyoruz ki bizler bu enkazın altında kalmayacağız.
Bu yürek, bu inanç bizde var olduğu sürece bu enkazla anılmayacağız.
Aşarız, aşacağız tüm zorlukları,
Varacağız en ırağımıza…
Cana can katacağız; canlarla yol kat edeceğiz nice yarınlara…