Futbol sonuç oyunudur. Başarılı olmak meşin yuvarlağın 3 direk arasından geçip ağlarla buluşmasıdır. (Gol)
GOL ,futbolun meyvesidir. En azından attığınızdan daha az gol yemeniz veya yediğinizden daha fazla gol atmanız gerekiyor.
Kasımpaşa maçının 86.dakikasında Doğan ERDOĞAN'ın ayağından kazandığımız golle maçı kazanma aşamasına geldik.Kalan dakikalarda kalemizi iyi savunmak, gol yememek 3 puan için yeterliydi.
Forvetimizi dışarı aldık. Savunmaya Talbiyi ekledik. Oluşabilecek doldur boşalt ve serbest atışlarda hava hakimiyetimizi güçlendirdik.
Planlar böyleydi. Hakem 8 dakika uzatma verdi. Önce çok gereksiz bir faul atışına izin verdik. Ceza alanı içi ana baba günü oldu. O karambolde top kornere çıktı. Ancak Emir DİLAVER'e yapılan açık faul nedense görülmedi. Kornerden gelen top Stoper Meriah'ın markajında olması gereken rakip forvetin dizine çarparak gol oldu. Maç atılan karşılıklı gollerle 1-1 sonuçlandı.
Çok mükemmel bir futbol oynanmadı. Pozisyonu az, ancak mücadelesi, disiplini ve heyecanı bol bir maç oldu. Takıma yeni katılan forvet 14 numara Soderlund, disiplinli ve güçlü. Ancak takım arkadaşlarıyla uyum sıkıntısı yaşıyor. Ancak aranılan golcümü pek anlayamadım. Gol vuruşlarında eksik gözüktü. Çok müsait bir kafa topunda hiç müdahele yokken topu auta atması yabancı bir golcü için eksiklik.Orta alana yeni katılan 88 numaralı Dokoviç,takıma enerji kattı. Daha ileriki zamanlarda katkı verecektir.
Sumudıca`nın cezası nedeniyle kulübeden yönetmediği bir müsabaka. Takıma elinin değdiği belli. Ancak kadro derinliğimiz ve eksiklerimiz var. Elinin değdiğini, bireysel performanslardaki artış, istek ve oyun disiplininden anlayabiliyoruz.
Hakemlik zor iş ancak dikkat isteyen ve adilce yapılması gereken iş.
Ülkemizde hakemler ciddi baskı altında. Kamuoyu baskısı, görsel ve yazılı medyada kimin borazanı fazla ötüyorsa o takım lehinde hatalar yapılıyor. Rakip takımlar resmen sindiriliyor. İleri çıkarken rakip defasın yapamadığı savunmayı, hakemin üflediği düdük yapıyor. Tam tersi de olabiliyor. En acısı aynı maç içinde standart yok. Kartları takımına ve bir sonraki maça göre verebiliyor. Seyreden bizlerde bu his varsa ciddi sıkıntı var demektir.
VAR uygulaması adaletten yoksun bir anlayışla standartsız şekilde işliyor.
Birazda futbolu yönetmeye çalışan, ancak günü kurtarma peşinde olan idarecilerden bahsetmek lazım.
Malum pandemi süreci bir yıla yaklaştı. Kulüplerin gelirleri düştü. En kötüsü süper ligde küme düşmenin kaldırılması oldu. Daha önce 18 takım arasında paylaşılan gelirler 21 takım arasında paylaşılmaya başlandı. Bu arada döviz artmasına rağmen gelirler azaldı.
Sezon başı yabancı sayısı konusunda önümüzdeki sezon sonrası azaltma olacağı yönünden karar alınmasına rağmen, bu sezon ortasında bile artırıldı. Transferlerde finansal limitler konulmasına rağmen her türlü dümen ve dalavere ile bu tür kararlar iç edildi. En dramatik olay ise federasyon başkanının buna kayıtsız kalması bir yana, daha önce sözleşme imzalayan bazı futbolcular alacaklarında fedakarlık yaptı, limitler arttı, şeklinde yaptığı beyanattır.
Bir sezon hiç maç oynamayan 18 yaşında futbolcu ciddi bir transfer bedeline alt lig takımına transfer edilmiş gösterildi.
Durun daha acı bir şey. Kulüpler borç batağında. Artık borçlar döndürülemez boyutta. Araya devlet bankaları girdi. Kulüplerin borç batağına girmesinin en büyük sorumluları hesapsız, kitapsız transfer yapan sorumsuz yöneticiler.
Futbolun kurtuluşu öze dönüştür. Alt yapılanlardan yetişen futbolcuların üst takımlara katılması, transfer gelirleri ve gereksiz transfer harcamalarının önlenmesidir.
11 aydır altyapılar ve amatörler futbolun dışında. Elbette pandemi sürecinin etkisi var. Salon sporlarının devam ettiği, bir süreçte açık alanda oynanan futbolun bu hali düşündürücü. Federasyonu yöneten başkanın ifadesi,117 bin maç oynanıyor. Bütçe buna müsait değil.
Bütçeler sözleşme imzalayıp kadro dışı kalan ve oynamadan milyon €,$ alan yabancı futbolcular için müsait.
Yazık.
Neyse, umarım kaldığımız yerden devam ederiz.