Suçluluk psikolojisi!
Sözde dünyaya, ben O’na (TÜRKİYE) çok kırıldım havasını vermek! Fakat niyetin alttan alta sırıtıyor.
Madem haklısın, madem bizi komşu ve dost olarak görüyorsun, Cumhurbaşkanımızın telefonuna niçin çıkmıyorsun? Kızgınlığını ve kırgınlığını yüzümüze karşı söyle. Fakat hayır! Alacağı cevapları bildiği için görüşmüyor. Çünkü niyetin farklı!
Orada, yani Suriye’de yaptığın veya yapmaya çalıştığın yanlışların yüzüne vurulmasından çekiniyorsun herhalde!
Hiç lafı dolandırmaya gerek yok! Bu durum suçluluk psikolojisinin neticesidir.
Madem ben haklıyım diyorsun, çıkıp telefona “dost”una ve “komşu”na açık açık kırgınlığını demek gerekmez miydi?
Yok yok, plan başka! Suriye’de ne işin var demeyeceğiz! Esed zalimi ile anlaşmış olabilirsin. Yapmakta olduğun zulmü kitabına uydurabilirsin. Fakat mızrak çuvala sığmıyor!
Öbür taraftan dünyaya ne diyorsun? Ben IŞID ile mücadele ediyorum! Ne alaka!
Suriyeli sade vatandaşı ve kendi hayatlarını yaşamaya çalışan Türkmenleri niçin bombalıyorsun ki… Ne yaptılar sana?
Fırsattan istifade S400 leri konuşlandırdın istediğin yere! Köpeksiz köy buldun değneksiz geziyorsun!
İşin özeti, Rusya’nın Suriye’de yaptığı ne vicdani, ne hukuki ve nede uluslar arası anlaşmalara uymaz.
Onun için meseleyi karambole getirip, ta Çarlık Rusya’sından kalan “SICAK DENİZLERE İNME” projesini Putin gerçekleştirecek gibi… Şu anda dünyada geçerli olan, haklı olan güçlü değil de güçlü olan haklıdır prensibini tam uyguluyor Rusya!!!
Daha niçin telefona çıkmasın ki! Bundan sonra diyalogdan hep kaçacak, belli!
Herkesin bir planı var, esas işleyen plan, Kainatın Yaratıcısının planıdır.
Amenna…