Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Ey insanlar! Şu bir gerçek ki büyük bir ayın gölgesi üzerinize çöktü. O da Allâh’ın sağır ayı olan recebdir. Kendisinde sevaplar katlanır, dualar kabul edilir, sıkıntılar açılır ve onda bir mümin için hiçbir dua geri çevrilmez” buyuruyor. O yüzden bu mübarek ayda bol bol dua ederek ve zikirler çekerek günahlarımızın affolması için Allah’a yalvarmalıyız.
RECEB-İ ŞERÎFE GİRİŞ DUASI
Evvela şunu belirtelim ki; receb ayında yapılan dualar asla reddolmaz. Nitekim Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır:
“Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) receb girmeden bir cuma önce okuduğu hutbesinde şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Şu bir gerçek ki büyük bir ayın gölgesi üzerinize çöktü. O da Allâh’ın sağır ayı olan recebdir.
Kendisinde sevaplar katlanır, dualar kabul edilir, sıkıntılar açılır ve onda bir mümin için hiçbir dua geri çevrilmez.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre: Receb girdiğinde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
“Ey Allâh! Receb ve şabânda bize bereketler ver ve bizi ramazana ulaştır” derdi. (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 1/259; İbni Ebi’d-dünya, Fedâil-ü şehr-i ramazan, no:1, sh:29-30; Taberânî, el-Evsat, no:3951, 4/558; el-Hatîb, el-Muvazzah, 2/473; Askalânî, Tebyînü’l-aceb, sh:30-31.
ALLAH’IN AZATLILARI
Bu hadîs-i şerîf, sâlih ameller yapabilmek için, fazîletli zamanlara kadar yaşayabilmekle alâkalı olarak dua yapmanın müstehab olduğuna delalet eder.
Zira mümin kulun yaşantısı, onun ancak hayrını artırır. İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.
Geçmiş büyükler, ramazan orucu yâhut hac dönüşü gibi sâlih bir amelin akabinde ölebilmeyi çok ister ve: “Böyle ölenin günahları bağışlanır” buyururlardı.
Evliyâullahdan ağır hasta bir zat: “Receb ayına kadar vefatımı geciktirmesi için Allâh-u Teâlâ’ya duada bulundum. Çünkü bana ulaşan bir rivayete göre: ‘Receb ayında Allâh-u Teâlâ’nın âzatlıları vardır’ buyurmuş. Allâh-u Teâlâ da duasını kabul ederek onu receb ayına ulaştırmış ve o mübarek ayda vefat etmiştir. (İbni Receb, Letâifü’l-me‛ârif, sh:233-247)
HER ON GÜNÜN ZİKRİ
Receb Allâh-u Teâlâ’nın ayı olduğundan, onda Allâh-u Teâlâ’nın adı çok anılmalıdır. Zira Allâh-u Teâlâ’nın ayına en çok yakışan zikir Allâh-u Teâlâ’nın adıdır. Bu yüzden, tesbih ve tehlille çok meşgul olunmalıdır.
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim (receb ayında) bir kere tesbih yâhut bir defa tehlil (kelime-i tevhid zikrin)de bulunursa, Al-lâh-u Teâlâ onu, Allâh’ı çok zikreden erkeklerle çok zikreden kadınlardan yazar.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292) Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den şöyle rivayet edilmiştir:
“Her kim, recebin ilk onunun her günü yüz kere: ‘Hayy ve Kayyûm (gerçekte tek diri ve her şeyin yegâne yöneticisi) olan Allâh-u Teâlâ’yı tesbih ederim!’ İkinci onun her günü yüz kere: Ehad ve Samed (tek ve ulu) olan Allâh-u Teâlâ’yı tesbih ederim!’
Üçüncü onun her gününde de yüz kere: ‘Raûf (yaratıklarını çokça esirgeyici) olan Allâh-u Teâlâ’yı tesbih ederim!’ derse, ona verilecek sevabı hiçbir vasfedici tarif edemez.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/138; Enîsü’l-celîs hâmişi, sh:194)
“Uyûnü’l-mecâlis”de zikredildiğine göre; receb, tehlîl (kelime-i tevhîd zikrine devam edilme) ayıdır.
Şabân tesbih ayı, ramazan ise tahmîd (Allâh-u Teâlâ’ya hamd) ayıdır. (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141)
RECEB-İ ŞERÎFTE YAPILACAK TÖVBE
Ebû Saîd (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “Recebin ilk günü Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in huzuruna girdiğimde bana:
‘Ey Ebû Saîd! Bu hayrı ne kadar çok ve bereketi ne kadar büyük bir gündür’ buyurunca, benim: ‘Ey Allâh’ın Peygamberi! Bu bereket nedir?’ diye sormam üzerine, şöyle buyurdular: ‘Cibril’in bana bildirdiğine göre; recebin ilk gecesi olduğunda Allâh-u Teâlâ bir meleğe: ‘Dikkat edin! Gerçekten tevbe ayı başlamıştır. Bu ayda Allâh-u Teâlâ’dan af isteyenlere müjdeler olsun!’ diye seslenmesini emreder’ diye anlattı.”
(Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/140)
ATEŞE HARAM KILINIR
Enes ibni Mâlîk (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim receb ayında Allah-u Teâlâ’ya bir kere (bile) istiğfarda bulunursa, Allâh-u Teâlâ onu bağışlar.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292) Vehb ibni Münebbih (Radıyallâhu Anh) Allâh-u Teâlâ’nın (Kur’ân’dan önceki) bir kitabında şöyle okuduğunu söylemiştir: “Her kim receb ayında, sabah akşam yetmiş kere istiğfarda bulunursa şüphesiz ki Allâh-u Teâlâ onun cesedini ateşe haram kılar (onu yakmayı cehenneme yasaklar).”
(Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/140)
YAZILARI YAKIN!
Ahmed ibni Hicâzî (Kuddise Sirruhu)nun nakline göre: “Bu istiğfarı ellerini kaldırarak:
‘Ey Allâh! Beni bağışla, bana acı ve tevbemi kabul eyle!’ sîğasıyla yapanın, hiçbir derisine ateş değmez.”
(Tuhfetü’l-ihvan, sh:10) Ali (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Receb ayında istiğfarı çok yapın. Zira onun her bir saatinde, Allâh-u Teâlâ’nın, cehennemden âzatlıları vardır.” (Safûrî, Nüzhetü’l- mecâlis, 1/140; Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:10)
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:
“Her kim receb, şabân ve ramazanda, öğlen ikindi arası: ‘Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, Hayy ve Kayyûm olan O büyük Allâh-u Teâlâ’dan, mağfiret taleb ederim. Kendisi hakkında ne bir zarara ne bir faydaya, ne ölüme, ne de yaşamaya ve ne de dirilmeye mâlik olmayan, (günahlar işleyerek) kendisine zulmetmiş bir kulun tevbesiyle, O’na tevbe ederim’ derse, Allâh-u Teâlâ (o kişinin sevab ve günahlarını yazmakla görevli) iki meleğe: ‘Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alâkalı yazıları yakın!’ diye vahyeder.”
(Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/140)
SABİT VE VARİD
Ali el-Krî, (Rahimehullâh) “Terğîbü’l mütâlib fî eşrafi’l-metâlib” sahibinin, Hâfız Kemâlüddîn ed-Demîrî (Rahimehullâh)ın el yazısıyla, bu hadisi İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan naklettiğini, ancak bu rivayette istiğfarın yedi kere yapılması zikredilip öğlen ikindi arasında yapılma şartı olmadığını naklettikten sonra şöyle demiştir:
“Bu istiğfarın sâbit ve vârid olduğuna delil olarak, Hâfız Demîrî (Rahimehullâh)ın kendi el yazısıyla nakline itina göstermesi ve peşinden bir yorum yapmamış olması bizce yeterlidir.
İTTİFAKLA CAİZDİR
Zira bu rivayet, uydurma bir şey olsaydı, bu ilimde imam olan böyle bir zat bunu mutlaka açıklardı. Demek ki bu hadise, mevzû (uydurma) denilemez. Olsa olsa, zayıf denilebilir ki, fazîletli ameller babında zayıf hadisle amel edilmesi, ittifakla caizdir.” (Ali el-Karî, Risâle fî fedail-i receb el-mürecceb, Resâil-ü Ali el-Kārî, varak:57) Ulemâ buyurmuştur ki: “Receb, günahlardan istiğfar içindir, şabân kalpleri ayıplardan ıslâh içindir. Ramazan ise kalpleri nurlandırmak içindir. O halde Allâh-u Teâlâ’nın ayında istiğfarı çok yapmak lazımdır. Özellikle de seherlerde, “Seyyidü’l-istiğfâr (istiğfarların efendisi)” denilen tevbeyi hiç terk etmemek gerekir. (Enîsü’l-celîs hâmişi, sh:194)
Nitekim Şeddâd ibni Evs (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
CENNET EHLİNDEN OLUR
“Seyyidü’l-istiğfâr (istiğfarların efendisi) şudur: ‘Ey Allâh! Benim Rabbim Sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum.
Ben gücümün yettiği kadar Senin ahdin ve vâdin (sözün ve müjden) üzere sâbitim. Ben Senin ihsan ettiğin nimetlerini itiraf ediyor, günahlarımı da itiraf ediyorum. Öyleyse beni mağfiret eyle!
Şu muhakkak ki, günahları Senden başkası bağışlayamaz. Ben yaptığım şeylerin şerrinden sana sığınıyorum.’ İnsan akşama girerken bu duâyı okuduğu zaman, o gece ölürse cennete girer yâhut cennet ehlinden olur.
Bu duâyı sabaha girerken okuduğu zaman da, o günde ölürse, o da cennet ehlindendir.”
(Buhârî, De‛avât:15, 7/150; Ebû Dâvûd, Edeb:110, no:5070; İbni Mâce, no:3872)
Ali el-Krî (Rahimehullâh)ın bir şeyhinden naklettiğine göre: “Receb ayında:
‘Bütün günah ve isyanlarımdan dolayı, celâl ve ikram sahibi olan Allah-u Teâlâ’dan mağfiret talep ederim’ şeklindeki istiğfar çokça yapılmalıdır.” (Ali el-Kārî, Risâle fî fedâil-i receb el-mürecceb, Resâil-ü Ali el-Kārî,
Ayet-i Kerime
“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.” (A’lâ, 87 / 14-17)
Hadis-i Şerif
“Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, kıyamet günü Allah, onun yüzünden ateşi çevirir.” (Tirmizî, Birr 20)
Alimlerden Öğütler
Ok gibi doğru ol da yaydan kurtul. Çünkü her doğru okun, yaydan fırlayacağına şüphe yoktur. (Hz. Mevlana)