Bu Şia çok büyük bir tehlike. Bunların yüzünden
Suriye gidiyor. Rusya ile anlaşarak onları Suriye’ye getirdiler. Rusya da Ehl-i Sünnet’i bombalamaya başladı.
Şia’nın yüzünden Suriye gidiyor. Şia yaptı bunu. Rusya ile anlaştı ve Rusya’yı getirdi oraya şimdi. Rusya Ehl-i Sünnet’i bombalamaya başladı. Kim çağırdı, kim getirdi onu?
Suriye’de İran’ın generalleri öldürülüyor sürekli.
Çok büyük tehlike bu Şia. Ama maalesef Türkiye’de hala Şia’ya sempatisi olan bürokratlardan, partililerden, adaylardan falan bol miktarda var. Sen bu Şia’ya aldanırsan, Kuleyni’nin kitabında ‘Kur’an eksik’ derken, Humeyni’nin kitabında ‘Kur’an’da eksik var’ derken… ‘Amentü billahi’ de takılmış ‘Ve kütibi’ de takılmış.
EYVAH, EYVAH, EYVAH...
Tabi ki sana gelince “Biz de Kur’an’a inanıyoruz. Biz de aynıyız” der. Her türlü takiye serbest.
Ayşe anamıza söverler, bize gelince severler. Ebu Hureyre’ye söverler, bize gelince severler. 5-6 tane sahabe hariç hepsine kâfir derler, bize gelince tabi derler. Sen nasıl “Biz bunlarda bir muhalefet göremedik” dersin? Eyvah, eyvah, eyvah… Gitmiş! Lider konumda yetkili bir abimiz, görüntüde o değil ama arka planda yetkili bir abimiz bu lafı demiş.
IŞİD’İN MANTIĞI OLUR MU?
IŞİD polise yakalanmamak için kitap çıkartmış. Bu kitapta ‘Sakallıysanız sakalınızı kesin. Kapalıysanız, çarşaflıysanız çarşafınızı çıkarın. Başınız açık geçebilirsiniz’ diyor. Öyle de acayip bir şey ki ‘Yanınıza malzeme alın.
Telli dikenden geçerken elbisenize bir şey olursa dikmeniz için’ diyor. Yani bir yandan başını açtırıyor, bir yandan öbür tarafını diktiriyor. Böyle manyak manyak şeyler.
MİLLETİ ALDATMAYA ÇALIŞIYORLAR
IŞİD’in mantığı olabilir mi yani. Bunlarla milleti aldatmaya, kandırmaya çalışıyorlar. İşte ‘Sakallı görünmeyelim, çarşafı çıkaralım, açılalım, saçılalım sınırdaki dikenli telden geçelim’ diyorlar.
Allahım sen polise ilham eyle. Hangi yolları varsa bütün yollarını tutmalarını nasip eyle. Hepsini yakalamalarını nasip eyle. Türkiye’den bir tane bile geçmesine müsaade eyleme ya Rabbi. Türk gençliğini de bunlara meyletmekten muhafaza eyle.
Maalesef Türkiye’de hala Şia’ya sempatisi olan bürokratlardan, partililerden, adaylardan falan bol miktarda var.
NAMAZI TERK EDEN DiNiNi YIKMISTIR
Elli dört farzdan dördüncü farz “Namaz”dır. Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki namaz, mü’minler üzerine muvakkat bir farz olmuştur.” (Nisâ Sûresi:103)
Namaz misafire iki rekat, mukîme dört rekat farz oldu. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Namaz dînin direğidir, edâsına devâm eden dini doğrulttu, her kim de namazı terkeylediyse dînini hedmeyledi (yıktı).” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:6)
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Dîninizin yüzü namazdır, o halde onu yaramaz ve çirkin eylemeyin.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:7)
DÜŞMANIN ÜZERİNE SİLAH
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Namaz Cenâb-ı Rabbi’l-âlemîn’in hoşnutluğuna sebeptir, melâike-i kirâm’ın sevmesine sebeptir, Enbiya-i izâm Aleyhimüsselâm’ın sünnetidir, îmânın asıl ve temelidir. Duânın icabetine sebeptir, amellerin kabûlüne sebeptir, rızkın bereketine sebeptir, bedenin rahatıdır, düşmanlar üzerine silahtır, şeytanın meşakkat ve zahmetidir. Sâhibinin kabrinde rûşen çırağıdır (aydınlatıcısıdır), altında döşeğidir. Münker ve Nekîr’in suâline cevaptır, sâhibinin kabrinde kıyâmete değin mûnisi ve azığıdır.
CENNETİN ANAHTARI
Artık kıyâmet koptuğunda sâhibinin üzerinde gölgesi ve başı üzerinde tâcı ve bedenine libâs olur ve önünde yürüyen nur olur, sâhibiyle cehennem arasında perde olur.
Rabbü’l-âlemîn huzûrunda mü’minlere huccet olur, mîzanda ağırlık olur, sırâtı geçmeye sebep olur, cennetin anahtarı olur.
Zîrâ namaz Allâh’ın Zatını noksanlıklardan tenzîh ve lâzıme-i ekvândan takdisten (yaratıkların ayrılmaz vasıflarından uzak tutarak kutsamaktan) ibâret ve Kur’ân okumaktan, duâdan, tehlil ve temcidden kinâyedir. Bir de vaktinde kılınan namaz, gerçekten de amellerin en fazîletlisidir.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:7)
Şüphesiz namaz direktir Şerîatimizde, Hayır hasletlerinin tümü onda birikme, Eğer istersen mağfiret ve rütbe, Huld cennetlerinde yüksek mertebe.
CEMAATi ZÂYi EDENLERiN FECÎ AZÂBI
“Tefsîr-i Kebîr”de zikredildiği üzere: Nihâyet onların ardından birtakım kötü döller gelmişti ki onlar o namazı zâyi etmiştiler ve şehvetlere tamamen uymuştular. Muhakkak ki onlar Ğayy’a kavuşacaklardır. (Meryem Sûresi:59) âyet-i kerîmesinde beyan edilen: “Namazın zâyi edilmesi”nin bir çok mânâsı vardır ki bunlardan bâzıları şunlardır:
1- Farziyetine inanmamak,
2- İnandığı hâlde sürekli kılmamak,
3- Kılarken şartlarına
riayet etmemek,
4- Gafletle namazı kaçırıp sonra
kaza etmemek,
5- Tüm şartlarıyla kılsa da, gıybet ve riya ile boşa çıkarmak,
6- Cemaatle namaza gitmeyi terk ederek mescitleri tahrip etmektir. (Fahruddîn er-Râzî, et-Tefsîru’l-kebîr, Lübâbü’t-tefâsîr, Osmân ibni Hasen el-Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:243)
TADI ÇOK PİS BİR NEHİR
Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhumâ) dan bu âyet-i kerîmenin tefsirinde nakledilen: “Ğayy, cehennemde bulunan bir vâdidir ki, cehennemin bütün vâdileri hergün bin kere onun harâretinin şiddetinden Allâh-u Te‘âlâ’ya sığınırlar. İşte o vâdi namazı ve cemaati terk edenler için hazırlanmıştır.” sözü de son mânâyı teyid eder mâhiyettedir.
Vehb ibni Münebbih (Rahimehul-
lâh) a göre; Ğayy, cehennemde bulunan bir ırmağın adıdır ki, dibi derin, harâreti şiddetli ve tadı çok pis olan bu nehirden bir damla dünyâya damlatılacak olsa elbette dünyâ hâlkının tümü helâk olur. Atâ (Rahimehullâh) a göre ise; Ğayy, cehennemde bulunan bir vâdidir ki içerisinde sel gibi kan ve irin akmaktadır. (Lübâbü’t-tefâsîr, Osmân ibni Hasen el-Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:243)