Sanal âlemde Türkiye batmış

İhracatımızda küresel krizin etkilerini ilk kez Kasım08 ayındaki gerileme ile gördük. İhracatımız 11,3 milyar dolardan 9,4 milyar dolara gerilemişti. Aralık08 ayında ise ihracat yüzde 21 azalarak 7 milyar 685 milyon dolar oldu. İhracatta gerileme Ocak09'da yüzde 25,7'ye ulaştı. Şubatta ise gerileme yüzde 24,9 seviyesinde kalarak, ihracat 8 milyar 317 milyon dolar olarak gerçekleşti.

İthalattaki gerileme ise çok daha vahim. Ocak09 ayında yüzde 43,3 gerileyen ithalat şubat ayında da yüzde 47,6 gibi büyük bir düşüş yaşadı.

Dış ticaretin çöküşü anlamına gelen bu rakamlar aslında gerçeği tam ifade edemiyor. Gerçek gerileme parasal ifadeden biraz daha farklı. Nasıl mı?

Örneğin açıklanan son milli gelirimiz 741 milyar dolar olarak yarı sanal çıktı. Milli gelir gerilerken kişi başına gelir artışı sanallığı en güzel ifade eden rakamdı. İşte burada da görüldüğü gibi parasal verilerle ifade edildiğinde ortaya sanal rakamlar çıkabiliyor.

Dış ticaretimizde sanal rakamlar iki yönden etki yapıyor. Örneğin sattığın ürünün fiyatı düşüyor veya artıyor olabilir. Fiyat değişimlerine bağlı gelişmeler aynı miktarda malın ihracat veya ithalatını değiştirebiliyor.

Ama gerçek sanallık para birimlerinin değerlerindeki değişimlerden oluşuyor. Örneğin 10 milyar avro geçen yaz 16 milyar dolara karşılık gelirken, aynı 10 milyar avro bugün 13 milyar dolar ediyor. İhracatının yüzde 60'ından fazlasını avro ve avro bölgesine gerçekleştiren Türkiye açısından bu sanallık oldukça önemli etkiler ortaya çıkartabiliyor.

Dış ticaret verilerini fiyat ve miktar endeksleri üzerinden açıklayan TUİK, bir bakıma sanal verileri arındırıyor. Sanal verilerden arındırılmış rakamlar üzerinden dış ticaret verilerine bir kez daha bakalım.

Aralık08'de yüzde 21 azalan ihracatımız miktar bazında yüzde 12,3 düşüşte kalmıştır. Ocak09 ayında ise değer olarak yüzde 25,7 gerilemiş görülen ihracat, miktar bazında yüzde 13,6 düşüş yaşamış.

Keza benzer gerilemeler ithalatta da yaşanmıştır. Örneğin Ocak 09 ithalat miktar endeksi yüzde 34,3 ile ihracatın oldukça üzerinde düşmüştür.

Burada şu nokta önemli olmalıdır: İç sanayi üretimi ile dış satım krizi arasında sorunu bulabiliriz. Mesela Aralık 2008'de Türkiye'de sanayi üretimi yüzde 17,6 oranında gerilerken, ihracat gerilemesi yüzde 12,3 oranında kalıyor. Keza aynı şekilde Ocak 2009'da sanayi üretimindeki kayıp oranı yüzde 21,3 olurken ihracat gerilemesi yüzde 13, 6 olmuş.

İki aylık sanallıktan arındırılmış veriler, ülkemizin gerçek sorununun dış faktörlerden ziyade iç faktörlerden geldiğine de işaret ediyor.

Dış âlemin içeriye yansıtılamaması bizim önemli bir problemimiz olmuştur. Örneğin Türkiye bu krizde inanılmaz bir "ENERJİ ŞOKU" yaşadı. Sanayiciyi krizin en zirveye vurduğu aylarda, bir de enerji fiyat artışları ile içerden vurduk. Kriz yönetimi açısından enerji politikasını yönetemediğimizi bir kez daha gösterdik.

Son gerçeğe bakalım. TİM ile TUIK ihracat rakamları arasında son dört ayda 3,5 milyar dolarlık farkın altın ihracatından geldiğini Hürriyet gazetesi duyurdu. Bir bakıma dış ticaret makasının kapanmasında altın ihracatı önemli bulundu.

Türkiye bu yılın ilk iki ayında net 2,6 milyar dolar kıymetli madenler ihraç etmiş. Geçen yılın ilk iki ayında ise net ihracat 903 milyon dolar. İlk iki aylık dış ticaret farkımız geçen yıl -10,7 milyar dolarken bu yıl 1,5 milyar dolara geriliyor. Yani dış ticaret açığı geçen yıla göre 9,2 milyar dolar gerilemiştir. Bu gerilemeye ise kıymetli madenler sektörü1,6 milyar dolarlık katkı sağlamış.

İşin özünün verelim. Sanal rakamları arındırdıkça altından çok farklı gerçekler çıkarılabiliyor. İşte ekonominin de en güzel tarafı bu olsa gerek. Birileri battık-gittik diyor ama enflasyonda bu feryatlar neden yansıma bulmuyor?

Sizce!