Değerlerin ve kavramların yozlaştırıldığı bir dünyada bazı şeyleri dillendirince insanlar haklı olarak hemen tepki verebiliyor. Bu tepkileri, “bir istismarın da önünü kapatmak adına” faydalı buluyorum.
Hükümetin gayrimüslimleri “şehit” kapsamına alması sadece “iyi niyetli” bir yaklaşımdır. Ancak bu “her iyi niyetli yaklaşım doğrudur” anlamına gelmez.
“Şehitlik” kavramı “din” ile alakalı olduğu için çok daha dikkat edilmesi gereken husustur. Her şeyden önce bu kavramın belirleyicisi “Din” olduğu için, dışarıdan “anlam genişlemesine uğratacak” söylem ve eylemlerden kaçınılmalıdır…
Devlet, “gayrimüslim” vatandaşlarımızın hukukunu “Müslümanlar kadar” korumak zorundadır. Ancak bu vatandaşlarımıza, “İslam’ın öngördüğü bir unvanını vermekle” bu hukuk korunmaz. Bu yaklaşım, her şeyden önce kendilerine, “inanç değerlerine” haksızlıktır.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bu yasayla alakalı muhalefete cevaben “şehitlik tanımı yapmadıklarını, sadece şehit yasasında tanınan hakların verileceğini” söylerken buradaki çelişkiyi göz ardı edemeyiz!
Dedik ya; değerlerin ve kavramların yozlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Yarın birileri çıkıp ta“efendim basın şehitlerimiz var, devrim şehitlerimiz var, futbol şehitlerimiz var, sendika şehitlerimiz var, şu var bu var…” derlerse, bir “istismara” kapı aralanmış olmaz mı?
Asker gayrimüslim vatandaşlarımız, bu topraklarda canlarını verebiliyorlarsa, devletin onlar için öngörebileceği en büyük unvan “vatansever” olacaktır. İlla da “şehit” unvanı verilmesi veya“şehit yasası” çatısı altında değerlendirilmesi gerekmez. “Vatanseverlik” gibi alternatif bir yaklaşımla konu ele alınabilir.
Her dinin kendine göre bir imtiyaz konusu, bir ayrıcalığı, önem atfettiği üstün değerleri vardır. İslam Dini de “şehitlik” mertebesini en yüksek seviyede derecelendirmiştir.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “şehitlik” kavramı üzerinde gösterdiği hassasiyeti manidar buluyorum. Sayın Bahçeli’nin muhalefet partisi olması hasebiyle bu yaklaşımında politik ince ayarlar olabilir ve bu normaldir. Ancak hükümet konuyu ele alırken bütün politik mülahazalardan kendisini arındırıp Bahçeli’nin sözlerine kulak vermelidir. Zira din, günübirlik politik çıkarların üstünde ele alınması gereken hususiyete sahiptir.