Ülkemizde sendikal çalışmaların zorlukla yürütülmesinin önüne geçilmesi için, 1982 Anayasası'nın 51'nci maddesi ile sendikaya üyeliğin serbest olduğunu açıklamış ve bu hak güvence altına alınmıştır. Öte yandan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31'inci maddesinde bu konuda hükümler konulmuştur. Aynı şekilde 2012 yılı başında yasalaşması beklenen Toplu İş İlişkileri Kanunu ile de bu yönde sendikal özgürlükleri güvence altına alan hükümler getiriliyor.
4857 sayılı İş Kanunu'nun feshin geçerli sebebe dayandırılması başlıklı 18. maddesi ile,
a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmanın ve,
b) İşyeri sendika temsilciliği yapmanın,
fesih için geçerli bir sebep oluşturmayacağı belirtilmiştir.
Otuz veya daha az işçi çalıştıran işyerlerinde (aynı işverenin aynı işkolundaki işyerlerinde işçi sayısının toplamı dikkate alınır) belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıp altı aydan az kıdemi olan işçiler, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili niteliğinde olmayan işçiler ile tarım işlerinden sayılan ve 50'den az işçi çalıştırılan işyerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçiler 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18, 19, 20 ve 21. maddelerinde öngörülen iş güvencesine ilişkin koruyucu hükümlerden yararlanamayacaklardır.
İşveren, bu durumdaki işçilerin hizmet akitlerini fesih hakkını kötüye kullanarak, söz gelimi işçi kendisi hakkında bir şikâyette bulunduğu veya kendisi aleyhine dava açtığı için sona erdirmiş ise işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında bir kötü niyet tazminatı ödeyecektir.
İşveren sözleşmeyi bildirim şartına dahi uymaksızın sona erdirmiş ise, kötü niyet tazminatı yanında ayrıca bildirim süresine ilişkin ücret tutarında bir tazminat daha ödemesi gerekecektir.
Yeni yasada sendikal özgürlükler
Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısına göre, 15 yaşını dolduran ve işçi sayılanlar, işçi sendikalarına üye olabilirler. İşveren sayılanlar ise işveren sendikalarına üye olabilirler.
Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. İşçi veya işverenler aynı işkolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya üye olamazlar. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı işyerlerinde çalışan işçiler birden çok sendikaya üye olabilirler. İşçi ve işverenlerin bu hükme aykırı şekilde birden çok sendikaya üye olması halinde sonraki üyelikler geçersizdir.
İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları koşuluna bağlı tutulamaz.
İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma koşulları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamazlar.
İşverenin yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi halinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilecek.
Sendikal nedenlerden dolayı iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18'inci maddenin birinci fıkrasındaki otuz işçi ve altı aylık çalışma süresi koşulu aranmaksızın 20 ve 21'inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. Bu durumda işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilecek. Sendikal tazminat, İş Kanunu'nun 21'inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması koşuluna bağlı değildir. İşçinin İş Kanunu'nun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ispat ettiği nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayırımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur.