Benim annem bitanedir. Herkesin annesi bitanedir değil mi? Annem çok sıradışı bir kadın değildir aslında. Herkesin annesi gibidir. Tutucudur. Anneannemden öğrendiklerini tekrar eder durur. Bazen beni anlamaz ama çok sever. Ben ona bayılırım, o da ayrı tabi. O benim ve kardeşlerimin sultanıdır. Bizim ailede o ne derse o olur. Komik kadındır benim annem. Doğal hali bile size kahkahalar attırabilir. Yürüyüşe çıkmak üzere eşofmanlarını giyip, hafif de kilolarıyla tam bir şirineye dönüştüğünde ise yanaklarını ısırasım gelir. Ne var ki annem benden uzakta oturur. Antalyada. Kardeşimin okulu dolayısıyla... Bu yüzden çok özlerim annemi. Bu arada onu her an eşofmanlarıyla parkın birinde belediyenin kurduğu spor aletlerinin tepesinde spor yaparken görebilirsiniz. Bilin ki o benim annem! Genellikle meydanlardaki parklara takılırJ Her gün kaç kere konuştuğumuzu hatırlamam ama çok konuşuruz. Şimdi bir de msn kullanıyor. Ben öğrettimJ Başlarda annemden kaçacak delik aradık ben ve bütün kardeşlerim. Çünkü o kadar yavaş yazıyordu ki, bi de yakalayınca eyvah eyvah. Geçenlerde bir gece msnimi açtım. Baktım annem online. Bi de gülen adam koymuş iletisineJ (Anneme mi çektim neJ) Canlarım melekler, mutluluk getirdiler yazmış bir de. Anne bu saatte ne işin var msn de dedim önce. Hiç, arkadaşlarla okey oynuyorduk bilgisayarda dedi yakalanmış okul çocukları edasında. Hangi arkadaşlarınla anneciğim? İşte bir okey gurubumuz var. Onlarla... Hımmm, peki. Anneme bilgisayarı nasıl açıp kapatacağını öğretmeye çalıştığım günleri hatırladım da, kat ettiği yolu görünce pek bi güldüm. Canların melekler ne mutluluğu getirdi bakalım diye sordum. E, kardeşin teşekkür getirdi ya dedi. Geçenlerde de hayırlı haber hala gelmedi yazmıştı. Bunu niye yazdın diye sordum. E, evlenemedin hala ya dedi. Bir de ben ne yazsam msn iletime hesap soruyor. bunu neden yazdın, ne oldu bir şey mi var. Şimdi bende başladım bunu niye yazdın diye sormaya. Artık sormuyor:) Eskiden yorum yazardı. Neyse artık yorum da yazmıyor. Bir süredir rahatız anlayacağınız. Eskiden bütün yazılarımı ve yorumları tek tek okurdu. Bütün gün ah kızım, yine ne yazdın öyle diye söylenir dururdu. Yorumlara sinirlenirdi hatta çok paniklerdi. Şimdi rahatladı biraz. Neyse uzatmayayım. Bir mail aldım bir kız arkadaşımdan ve okumakla yetinemedim. Sizlerle de paylaşmak istedim. Aygenciğime teşekkür ederim bu arada mail için...
Hala sizinleyse...
1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı. Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.
2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti. Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.
3 yasınızdayken size özenle yemekler hazırladı. Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.
4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu. Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.
5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi. Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.
6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü. Sokaklarda 'gitmiyceeeeem' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.
7 yaşınızdayken size bir top hediye etti. Komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz.
9 yaşınızdayken size dualar öğretti, siz her seferinde unutarak teşekkür ettiniz.
11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü 'sen bizimle oturma' diyerek teşekkür ettiniz.
12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi. O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.
19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi okula götürdü ve eşyalarınızı taşıdı. Arkadaşlarınız alay etmesin diye okul kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz.
21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi. 'Ben senin gibi olmayacağım' diyerek teşekkür ettiniz.
22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı. Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.
25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı. Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.
30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akıl vermek istedi. 'Artık bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.
40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı. 'Anne işim başımdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.
50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu. Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.
Derken bir gün..... o öldü.
O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü....
Ve bir hikaye;
Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.
Telefondaki ses annesine aitti.
Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?
Annesi nasılsın oğlum iyi misin? diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle iyiyim anne hayırdır bir şey mi oldu siz iyi misiniz? dedi.
Annesi biz iyiyiz bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim dedi.
Oğlu da anne bunun için mi aradın saat sabahın üçbuçuğu yarında konuşabilirdik diyince annesi de rahatsız mı ettim oğlum? dedi.
Oğlu evet anne rahatsız ettin diyince annesi,
30 sene önce sen de beni bu saatte rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun dedi.
Eğer hala sizinleyse şimdi onu herzamankinden daha çok sevin...
Tabi yukarı daki maddeler herkes için birebir geçerli değilse bile çok benzerleri ile bu maddeler uzar da uzar. Şöyle bir düşündüm de bazen ben de annem aradığında anne çok meşgulüm, ben seni arayayım mı diyip kapatıyorum. Annemden daha önemli ne işim olabilir ki aslında. Tamam mutlaka acelesi yoktur söyleyeceği şeyin ama sesimi duymak istiyor işte. Ben ona her ihtiyacım olduğunda telefonun öbür ucunda benim için hiç bir zaman meşgul olmayan annemi bulabiliyorum ama değil mi?
Annenizin telefonunu gülümseyerek açın. Onu sabırla dinleyin. Sizin için önemli olmayan bir şey onun için çok önemli olabilir. Bunu hatırlayın. Hatta bu yazıyı okuduktan sonra annenizi arayıp onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin.
Seni çok seviyorum benim bitanecik valide sultanım... İstediğin kadar arayabilirsin. Ama msnde konuşmayalım lütfenJ