Elbette ki, 5510 Sayılı Kanunla Kanun’un 53. Maddesi’nde yer alan 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 4/b bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalı sayılanların, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4/ (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalı bildirilemeyecekleri düzenlemesi getirilmiştir. Anonim şirketlerin sadece ortağı olup yönetim kurulu üyesi olmayan kişilerin, ortak oldukları anonim şirketlerden 4/a (SSK) kapsamında bildirilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. Eğer ortaklık yanında ayrıca yönetim Kurulu üyesi de olurlarsa bu durumda YK üyeliği tarihi itibariyle SSK sigortalılığı sona erer ve 4/b bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalı olurlar. Yani, artık 1.10.2008 sonrasında zaten hiç kimse kendisine ait bir işyerinde 4/ (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalı olamamaktadır.
Ancak 1.10.2008 öncesinde SGK uygulamasında on yıllardır anonim şirket yönetim kurulu ve murahhas azalarından öteden beri SSK sigortalısı olup esas görevlerine ilaveten üçüncü bir kişinin yapabileceği görevlerden birini de yapan ve karşılığında ücret alanların 4/ (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalılığının devam edebileceği düzenlenmiştir.Bir çok kişi de bu haktan yararlanarak 4/ (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalılığını kendi şirketinde devam ettirmektedir. Bu düzenlemeler 2019-9 sayılı Genelge ile değişiklik yapılıncaya kadar uygulanarak yüzbinlerce kişi de emekli edilmiştir.
2019/09 No’lu SGK genelgesi ile bu durumda olan sigortalılara ciddi mağduriyet yaşatacak bir yoruma gidilmek suretiyle 1.10.2008 öncesinde 4/ (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalılıklar iptal edilerek bu kişiler 4/b bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalısı sayılmaktadır.
2019/09 No’lu SGK genelgesinde; “1/10/2008 tarihinden önce 1479 Sayılı Kanun kapsamında tescili yapılması gerektiği halde 506 sayılı Kanun kapsamında tescil yapıldığı söz konusu tarihten sonra tespit edilen sigortalılar, kanunun geçici 8’inci maddesi kapsamında değerlendirilmeyecek, (4/a) kapsamında yapılan tescil kaydı beyan kabul edilerek, (4/b) kapsamında sigortalı olması gereken tarih itibariyle (4/b) kapsamında sigortalılığı başlatılacak ve (4/a) kapsamındaki hizmetler (4/b) kapsamında hizmet olarak değerlendirilecektir. (4/a) kapsamındaki hizmetlerin (4/b) kapsamında hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin iş ve işlemler cari usullere göre sonuçlandırılacaktır. Bu durum, (4/a) kapsamında çalışmaya başladığı tarih ile şirket ortağı olduğu tarih aynı olan sigortalılar için de uygulanacaktır. Burada esas olan, (4/a) kapsamında çalışma devam ederken (4/b) kapsamında sigortalılığı gerektiren şirket ortaklığının gerçekleşmesidir.” denilmek suretiyle onyıllardır uygulanan ve onlarca genelgede tanınan bir hakkın geriye dönük ve vatandaş aleyhine iptal edilerek SGK uygulamasının değiştirilmesi yanlıştır.
5510 Sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinde yer alan 1.10.2008 öncesi Bağ-Kur’a kayıt ve tescil edilmemiş olanların 1.10.2008 öncesi için Bağ-Kur kaydının yapılamayacağı yasada açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu hükme aykırı şekilde 4/b tescili yapılmış olmaktadır.
Bağ-Kur’un 279 Sayılı Genelgesi’ne göre; “Bağ-Kur’a tabi sigortalılığın başlayacağı tarihte veya daha önceki bir tarihten itibaren diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunanların bu kuruluşlardaki sigortalılıkları zorunlu veya isteğe bağlı olarak devam ettiği sürece, Bağ-Kur Kanunu kapsamına alınmayacaklardır”.
Gerek SSK uygulaması, gerek SSK ve Bağ-Kur arasında yapılan protokol ve gerekse de SGK uygulamasına aykırı şekilde yayınlanan 2019/09 sayılı genelgenin yüzbinlerce kişiyi mağdur ettiği ve edeceği açıktır.
Bu nedenle 2019/09 sayılı genelgenin revize edilerek 1.10.2008 öncesi kendi şirketlerinde başlayan ve kesintisiz şekilde devam eden 4/ (a) bendi kapsamında (SSK) sigortalılıklarının devam ettirilmesi, ancak 1.10.2008 tarihi sonrasında ortaklık ve YK üyeliği olması durumunda ise Bağ-Kur tescilinin yapılması yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Umarım Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk ve SGK Başkanımız Dr. M. Selim Bağlı bu sorunu çözer ve yüzbinlerce kişinin mağdur olmalarını önler.