Siyaset ve yasa

Ahmet ALTAN

Bu ülkenin demokratlarının çoğu AKP’yi niye destekledi?

Bütün Cumhuriyet tarihi boyunca askerlerin yaptığı “hukuku” değiştirsin, halk iradesi tarafından seçilmiş bir güç olarak sivil ve çağdaş bir hukuk yapsın diye.

12 Eylül darbesinin biçimlendirdiği bu zorba sistemi değiştirmeye tek aday olarak bu sistemi değiştirsin diye.

Parti kapatılmasını zorlaştıran hükümlerin Anayasa’ya konulmasını BDP’nin bile boykot ettiği bir ülkede sivil anayasayı hazırlasın diye.

Dün AKP’nin sözcüsünün televizyondan yayınlanan basın toplantısını dinlerken bir yandan da bunları düşünüyordum.

AKP’li Bozdağ, Hatip Dicle’nin neden “milletvekili” olamayacağını anlatıyor, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın durumu ile Dicle’nin durumu arasındaki farkların kaynaklandığı “yasaları” sıralayıp, “İki durum hiç birbirine benzemiyor” diyordu.

Benzerlikleri ve benzemezlikleri “yasa maddelerinde” arayan bir anlayış bana çok zavallıca gözüktü.

Başbakan Erdoğan şiir okumuştu, Hatip Dicle de ANKA Ajansı’na bir demeç vermişti.

İkisi de “söz”den dolayı mahkûm olmuştu.

Onları benzer kılan, bu ülkede “söz ve fikir özgürlüğünün” olmaması ve bu yasakların onları mahkûm etmesiydi.

Meselenin, “özgürlük ve yasak” boyutunu hiç görmeyip, sadece “yasalar” kısmını görmek siyasi bir aczin ve yetersizliğin işaretiydi bence.

Bir de tabii inanılmaz bir bencilliğin.

Bu ülkede “fikir özgürlüğünü” yasaklayan yasalar var.

Siyaset, bu yasaları değiştirme gücüne sahip olmak demek.

Bu “yasalardan” değiştirilemez “kutsal” metinler gibi bahsetmek demek değil.

Başbakan, “şiir” okuyarak fikrini söylemiş, Dicle konuşarak fikrini söylemiş, bu benzerliği görmek gerçekten çok mu zor?

Erdoğan bir Kürt siyasetçiye benzemekten hoşlanmadığı için mi bu benzerliği şimdi AKP inkâr ediyor yoksa Başbakan artık bir “mağdur” olmaktan kurtulduğu için mi?

Değişik yasalardan mahkûm olup, değişik yasaların kurbanı olmak, iki siyasetçiyi birden ezen “zorba” sistemin yarattığı ortaklığı yok etmeye yetiyor mu?

Bülent Arınç sabahleyin çok daha çağdaş, siyasetçiye çok daha yakışan bir tavırla, “Meseleyi Meclis’te çözebiliriz” demişti; doğrusu da buydu, fikirlerinden dolayı birisinin hapsedilmesine duyduğun tepkiyi dile getirir, bu zorbalığı Meclis’te elbirliğiyle değiştirmeyi önerirsin.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.