Görüyorum ki bir el Türkiye’de siyaseti yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Siz eğer siyaseti kendi tabanınızdan gelen taleplere göre dizayn etmezseniz, o zaman sürece ecinniler karışır. Tabanınızı yönetimi ele geçirmeye çalışanlar şekillendirmeye çalışıyorsa, başınıza bela alıyorsunuz demektir. Kendi tabanınızı şekillendirecek olan, kendi içindeki dini, ideolojik yapılar, münevver, arif geleneksel birtakım kanaat önderleridir. Eğer onları siz kendinize bağlayarak toplumu kontrol etmeye çalışıyorsanız, o yapılar etkilerini kaybeder, birtakım çıkar grubları onların yerini alır. Onlar da sizinle ya uzlaşır ya da çatışır. Onlarla uzlaşırsanız da, çatışırsanız da kaybeden siz olursunuz.
İktidar ve servet başınızı döndürmesin, sizi sarhoş etmesin. Para, makam çok büyük dönüştürücü güce sahiptir. Siz başlangıçta bununla devleti, hayatı dönüştürmeyi hayal etseniz de, bu iki güç önce sizi dönüştürür. Başlangıçta söylediklerinizle, hayal ettiğiniz yere geldiğinizde söyledikleriniz arasında fark varsa, dönüşen hayat değil, sizsiniz.
İyi bir siyaset adamı, nefsi emmaresine güvenmez. Şeytan onu Allah’la, ya da devrimle aldatabilir. Aldanmışlığın sarhoşluğu içinde, yalaka bürokrat, bilim adamı, dalkavuk media, Karun karakterli işadamları size övgüler dizmeye başlamışsa, kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşmaya başlamışsınız demektir.
Eba Müslim Horasani ne demişti: “Onlar şerlerinden emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak için düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakın tutulan düşman dost olmadı. Ama uzak tutulan dostları düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Hz. Ömer der ki, ben yanılırsam ve yanımdaki, hasbi değil, hesabi davranarak eğer bana acı da olsa gerçeği söylemiyorsa, benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. Eğer o söylüyor da ben dinleyip gereğini yapmıyorsam, o zaman o kişi benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur.”
Herkes çevresine baksın bakalım manzara ne!
Sonra başlarına gelenlerin sorumlusu olarak başkalarını aramasınlar. Kendim ettim kendi buldum desinler, “Ben yolumu kaybettim, yolların günahı ne” diye bir şarkı var, onu mırıldanmaya başlasınlar, Siyasetname, Fütüvvetname, Emanname, Pendname okuyup, onlardan ders almamışlarsa. Dil ile ikrar ettikleri konusunda kalplerinde şüphe olanların vay haline.
Kılıçdaroğlu’na bakıyorum! Mine Kırıkkanat ne demek istedi. İkisi de Kemalist sol kanattan değil mi? Sahi Kırıkkanat’ın dilinin altındaki neydi. Onu da Peker mi açıklasın!
Mahir Kaynak, “Birileri siyaset yapacaksa ve sırtını Hakk’a ve halka dayamıyorsa, birilerinin elinde onlar hakkında dosya da vardır, kaset de. Birilerinin elinde onlar hakkında dosya olmadan onların önü açılmaz” şeklinde bir şeyler demişti.
CHP’de en son Baykal öyle yolcu edilmişti.
Bugünkü CHP ve Kılıçdaroğlu AK Parti için “kolay lokma” olduğu için bir şans olduğunu söyleyenler de var, AK Parti çevresindeki birtakım menfaatçilerin kümelenmesinde ve parti içinde çıkar hesapları ile ilgili olarak, AK Parti’nin ciddi bir muhalefete sahip olmamasının beraberinde getirdiği ciddi sorunlar var.
Aslında biz başkanlık sistemini savunurken, politika kurulu politika geliştirecek, bakan işine bakacak, bilim kurulu ona müşavirlik edecek, yasama ile yürütme arasında hiyerarşik bağ olmayacaktı, ama uygulama öyle olmadı. Bakalım şimdi meclis açılınca bu konu yeniden ele alınır. Hoş mecliste ele alınacak çok konu var. Bana kalırsa en acili Grip’19 ve 5G ama kimin umurunda!
Erdoğan’ın ABD dönüşü açıklamaları bakalım ne şekilde hayata yansıyacak. ABD’de evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Bizim acemi lobicilerle bu iş bu kadar oluyor. Elimiz ayağımız boş değildi ama tutulan bir iş yoktu. Sonuç ortada.
Görünen o ki, o karanlık el Türkiye’de siyasi hayatı atomize edecek. Hedefte AK Parti de, CHP de, diğer partiler de var. Dilerim ilk seçimde sonuç İsrail seçimlerindeki gibi olmaz. Aslında AK Parti de CHP de aynı delikten ısırılıyor, üslub açısından benzer söylemlere sahipler: AK Parti CHP karşıtlığı, CHP AK Parti karşıtlığı ile kendini öne çıkarıyor.
Bu sadece AK Parti, CHP için böyle değil, sağ da, sol da, liberaller de, demokratlar da, ulusalcılar da, Kemalistler de aynı hastalıkla maluller. Oysa birbirlerine karşı kazanacakları bir zafer yok, birlikte kazanacakları bir zafer va. Ama bunlar birbirlerini yok etmekle mümkün.
Birbirlerinin yanlışları ve açıkları üzerinden birbirlerini vurmaya çalışırken kendi içlerindeki teseyyübden habersiz gözüküyorlar.
Ve aleme binlerce nizamat vermekten geri de durmuyorlar, oysa kendi hanelerinde binlerce teseyyüb var.
Batılın tasvirinden başka bir şey yok siyaset evinde. Herkes ötekini günah keçisi yapmış.
Sahi kaç tane milli görüş partisi var, kaç tane Kemalist parti var! Kaç tane, sol, sosyal demokrat, demokratik sol, sosyalist, komünist parti var. Kaç tane milliyetçi parti var.
Tek bir AK Parti mi var? AKP’liler nerede duruyor. Kaç tane CHP var!
Bu seçim anketlerine güvenmeyin. Bana kalırsa bu sonuçlara kendileri de inanmıyor, toplumda inanan %25’i bile bulmaz. Onlar da bu işten anlamayanlardır. Birileri bu anketlerle, o kesimden oy devşirmeye çalışıyordur.
2020’de 27 yeni siyasi parti kurulmuş. 116 aktif parti var. 2021 tarihi itibariyle İçişleri Bakanlığı’nda parti vasfı kazanmış toplam 99 tane siyasi parti bulunmaktadır. Bunların 13’ünün parlamentoda temsilcisi var. Bu partilerden AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, HDP’nin grubu bulunmaktadır. Diğer partiler Memleket Partisi, TİP, DP, BBP, DEVA, DBP, SP ve YP partileridir. Bunun dışında seçime katılma şartlarını yerine getiren 11 parti daha var.
Aslında siyasi partiler birbirleri ile uğraşmaktan, birbirlerini taşlamaktan kendi içlerine bakamıyorlar.
Aslında siyasi partilerin üye profilleri de bir gariptir. Çoğu gerçek üye değil ve aidat da ödemezler, siyasi görüşleri de yoktur, bazıları “taraftar”, bazıları “taraftar” bile değildirler, oy bile vermezler.
Kimi militandır, kimi trol, bir de öyleleri var.
Gerçek üye %20 bile değildir. Bu da aslında herkesin bildiği bir sırdır!
Önümüzdeki günler siyasi partiler, seçim yasası, baraj ve ittifak konuları netleştikten sonra hem parlamento aritmetiğinde hem de siyasi partiler tablosunda önemli değişiklikler sürpriz olmayacaktır. Bölünenler de olacak birleşenlerde. Kirli çamaşırlar ve dosyalarda ortaya saçılınca bakalım daha neler olacak. Siyaseti kara bulutlarla dolu, gök gürültülü bir gelecek bekliyor.
Selâm ve dua ile.