Soma'ya Farklı Bir Bakış !

Mehmet Emin TOPRAK

Soma faciasında vefat eden 301 şehidimize Allah’tan rahmet dilerken, yakınlarına güzel sabırlar temenni ediyoruz.

Dünyada meydana gelen her şeyin bir zahiri (dış görüntü) bir de batıni (iç görüntü) sebebi vardır. Her hangi bir olayı bizzat yaşayanlar var, ayrıca olayın dışında olanlar var. Kader, her iki guruba ayrı ayrı bakıyor.

Soma olayını bu açılardan değerlendirince çok yönlü bir olay olduğu belli oluyor…

Tabii ki biz, adli ve idari yönünü değerlendirmeyeceğiz. Öncelikle değerlendireceğimiz şey, bizlere bakan yönüdür.

Meşhur bir Hadis-i Şerif’i naklederek başlamak istiyorum: “ Kendin için istediğini başkası için de istemedikçe gerçek mümin olamazsın.” Veyahut da, “Kendin için istemediğini başkası içinde istemedikçe gerçek mümin olamazsın.”

Allah bizim yaptıklarımıza değil, yaparken ki niyetimize bakar. Niyet, her şeyin üstündedir. Bizler elimizden gelen her iyiliği yapmaya çalışacağız, bunu yaparken niyetimiz “saf” ve “temiz” olacak…

Niyetimiz “saf” ve “temiz” olmasının ölçüsü, o niyetin içinde “Allah rızası” bulunmasıdır.

Yani Allah’ın razı olup olmamasıdır. Allah’ın rızası da O’nu memnun etmekten geçer. O’nu memnun etmek ise, O’nun dediğini yapmak ve O’nun gönderdiği elçisine uymakla mümkündür.

Bu ilahi pencereden bakınca olayın rengi biraz değişiyor. Mesela, bizler biliyor ve inanıyoruz ki, dünya insanlar için bir “imtihan meydanı” dır. Esas hayat ve rahat ahirettedir.

Dünyada hiçbir yaprak bile Allah’ın izni ve müsaadesi olmadan sallanamayacağına göre, Soma olayından Allah’ın haberinin olmaması mümkün müdür? Allah “HABİR” dir. Yani her şeyden haberdardır. Geçmişten de gelecekten de haberdardır…

O halde Allah bildiği ve her şeye de gücü yeter olduğu halde niçin bu olayı engellemedi? Veya niçin bu tür olayları engellemiyor?

Bu sorunun cevabı, dünyanın bir “imtihan meydanı” olmasıdır. İmtihanın özelliği, imtihana giren kişilerin hür ve serbest olmasıdır. İster çalışır ister çalışmaz. Bize verilen cüz’i iradeyi (seçme hürriyeti) istediğimiz gibi kullanamıyor muyuz?

Yani, okulu açmış, insanları yaratmış, kitaplar göndermiş, o kitapları açıklayan hocalar(Peygamber) göndermiş… Cüz’i irade vermiş, sonrasını biz kullara bırakmış…

Bu uzun vaazdan sonra diyorsunuz ki, Soma’ya ne zaman geleceğiz? Doğru fakat Soma’yı anlamak ve sağlıklı değerlendirmek bu düsturları anlamak ve onlara inanmakla mümkündür…

Aziz Dostlar! Olan oldu, devlet yapacağını yapıyor. Asıl olan biz kullar ne yapacağız!

Baştaki Hadis-i Şerif’e göre, orada yakını ölen ve yaralananların acısını içimizde hissedebiliyor muyuz? Yapabileceğimiz maddi-manevi yardımları yapıyor muyuz? Ona bakalım… İşimizi yapalım, başkasının işine karışmayalım…

Velhasıl, konu uzun ve çok yönlü… Önemli olan, Soma olayını herkes kendisine bakan yönüyle değerlendirmesidir…

Başkalarının işlerine karışınca, işler karışıyor. Onun için, karışma, karıştırma!

Ölenler açısından olayı değerlendirince, zaten onlar ahirette en üst mertebelerde yerlerini aldılar bile… Ahirete gidince onların makamlarına özeneceğiz ve diyeceğiz ki, ah keşke bizde sizin gibi şehit olsaydık da o mertebeleri kazansaydık…

Bizim nerede, nasıl öleceğimizi bilemediğimiz için, Allah’tan hayırlı bir “Hüsn-ü Hatime” talep etmeliyiz.

Sonuç olarak kritik ölçümüz şu olmalı: Başkalarının işlerine karışmamalı kendi işimize yoğunlaşmalıyız… Zaten herkes işini yapınca sokaklar tertemiz olmuyor mu?

Saygılarımla…                      

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.