Ordunun yürüyen bir dava konusunda hâlâ muhtıra verebildiği bir ülke burası.
AKP hükümeti, zor bela kazanılmış mevzilerden geri adım attığı, milliyetçiliğe, tutuculuğa saptığı, Avrupa Birliği’nden uzaklaştığı anda ordu muhtırayı, siyasi iktidarın da, yargının da alnına çaktı.
Muhalefetten, iktidarın bu “gerilemesini” ve ordunun muhtırasını eleştiren ses çıktı mı?
AKP iktidarından nefret edenler, bu hükümeti, orduya böyle bir iktidar alanını yeniden açtığı için eleştirdiler mi?
AKP hükümeti de dâhil bu ülkedeki bütün hükümetler, bir türlü gerçek iktidar olamadılar, küçük hesaplar ve büyük korkularla iktidarı sahiplenemediler.
Hâlâ gerçek bir devlet yapısına kavuşamamış, hâlâ halkın iradesini yönetime bütünüyle yansıtmayı becerememiş bu toplumda, bütün bu rezilliğin ana damarını gösteren bir katliamın ipuçları ortaya çıktı geçen gün.
2000 yılında utanmazca “hayata dönüş” diye adlandırılan bir hapishane operasyonunda mahkûmları öldürmek için önceden planlar yapıldığı anlaşıldı.
Halka “hayata dönüş” diye sunulan operasyonun gerçek adı olan “Tufan”, zaten operasyonu düzenleyenlerin amacını da ortaya koyuyor.
Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 kişinin ölümüne yol açan o korkunç ve kanlı saldırının sorumlusu olarak bugün 39 tane er yargılanıyor yalnızca.
Sorumlu onlarmış.
Daha önceden bu operasyon için karar veren, bu operasyonun planlarını hazırlayan ve bu operasyonu yönetenler “sorumlu” değiller, düşünebiliyor musunuz?
Üstelik de bu operasyonun yapıldığı sırada başbakanlık koltuğunda “hümanist” Ecevit oturuyordu.