Dün tarihin kırılma noktalarından birinden geçtik.
Bu ülkenin başbakanı, tarihimizin en kanlı günahlarından birini belgelerle ortaya koyduktan sonra Dersim katliamı için devlet adına “özür” diledi.
Dersim’de “isyan” olmadığını, katliam için “isyanın” bahane olarak kullanıldığını söyledi.
Öldürülen insanların sayısını açıkladı.
Nasıl öldürüldüklerini anlattı.
Yetmiş yıllık kanlı bir örtüyü tarihin üzerinden çekip aldı, halka çıplak gerçeği gösterdi.
Dersim gerçeğinin böylesine ortaya çıkması, bir başbakanın büyük bir dürüstlük ve cesaretle “tarihin saklanan yüzüyle” hesaplaşması, bu toplumun önünde yeni yollar açacaktır.
Bu ülkede, uydurulan bir tarihle, günümüz ve geleceğimiz yönlendirilmek istendi hep.
Yıllarca bunda başarılı da oldular.
Başbakan Erdoğan’ın dünkü açıklaması “resmî tarihi” parçalarken, gerçekçi bir “tarih” anlayışının da canlanması için bütün topluma büyük bir fırsat yarattı.
Dersim üzerinden yürüyerek Cumhuriyet’le ilgili birçok gerçeğe ulaşabilecek toplum.
Bir diktatörlüğün bütün utanç verici suçlarını görebileceğiz.
Bunları görmemiz önemli.
Çünkü bu suçları gördüğümüz vakit, bu suçları tekrarlamayacak, kana, kire, günaha bulaşmayacak yeni bir cumhuriyeti nasıl kurmamız gerektiğini de anlayacağız.
Atatürk’ü gerçek kimliğiyle ve bir diktatör olarak yaptıklarıyla değerlendirebileceğiz.
Atatürk’ü överek aslında bir “diktatörlük” rejimini öven ve bu rejimin sürmesi için Atatürk’ün adının arkasına saklananların önündeki o sahte perde kaldırılacak.