Tarım işçilerinin iş güvenliği mi milletvekillerinin ballı emekliliği mi

Ali TEZEL
Yasa koyucu iş kazası ve meslek hastalığı halinde yaptığı işle direkt ilintili olarak meydana gelen kazadan zarar görerek çalışma gücünü belli bir oranda veya tamamen kaybetmesi durumlarına karşı işçiyi ve hak sahiplerini güvence altına alıcı düzenlemeler öngörmüş.  
 
Buna göre;
 
- İşçinin iş yerinde bulunduğu sırada,

- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

- Emziren kadın işçinin, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermesi için ayrılan zamanlarda,

- İşçilerin, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve işçiyi hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaya iş kazası deniyor. İş kazası halinde işçi o gün işe başlamış olsa bile sağ ise sürekli işgöremezlik geliri, vefat etmişse hak sahiplerine bir aylık niteliğinde ölüm geliri bağlanıyor.

Peki Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde 6 Temmuz 2015’te, bu Ramazan gününde 40-50 lira yevmiye kazanmak için sabahın köründe işverenleri tarafından sağlanan bir taşıtla tarlaya götürülmekte iken meydana gelen zararlandırıcı olay sonucu hayatlarını kaybeden işçiler bu hakkı kazanacak mı? Maalesef, hayır. Kendilerine işveren şahısça sağlanan bir taşıtla işin yapılacağı yere götürülürken hayatlarını kaybediyor olsalar bile durum böyle. Çünkü bu işçiler sigortalı sayılmıyorlar. Peki neden?
 
SGK'YA 322 LİRA…
 
Çünkü önceki kanunlar gibi 5510 sayılı “güya reform” Kanun’u da bu gibi işçileri “Kamu idarelerinde ve Kanun’un Ek- 5’inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar” olarak sayıp sigortalılık kapsamı dışında tutmuş da ondan. Yani “Bunlar için Ek-5 sigortalılığı getirildi, kendisi gelip ‘Ben tarım işinde çalışıyorum’ der ve ayda 322 lirayı düzenli olarak SGK hesabına yatırırsa sigortalı sayılır”, yatırmamışsa bu kendisinin kabahati diye değerlendiriliyor da ondan.

Ayın her günü iş bulamayan, ancak belli mevsimlerde çalışabilen, iş bulduğu günlerde tarlalara traktör veya kamyonet kasalarında balık istifi gibi taşınan ve adlarına tarım işçisi denilen bu gerçek işsizlerin her ay 322 lirayı SGK’ya yatırmasını beklemenin adına “sosyal devlet” diyorlar bu ülkede. 
 
İş kazası ve meslek hastalığı haklarına sahip olmaları isteklerine bırakılan ve karınlarını zor doyuran bu işçiler bu primi ödeseler bile analık ve hastalık sigorta kolları kapsamına alınmıyor. İşte bu kitleden olan Gölmarmara tarım işçilerinin hak sahipleri de tam da bu nedenlerle bahse konu müessif olaydan kaynaklanacak bir sosyal güvenceye kavuşamayacak.
 
İŞ KAZALARI ARTIYOR
 
İşin ayrı bir boyutu da ölümcül iş kazaları sayısının ülkemizdeki önlenemeyen yükselişi. 2006 yılında hak sahiplerine ölüm geliri bağlanmasına neden olan iş kazası sonucu ölen sigortalı sayısı 1.700 iken, bu sayı 2014 yılında 3 bin 43’e çıkmış. Ki bu sayıda sigortalılık kapsamı dışında bırakılmış bu tarım işçileri kitlesi bulunmuyor bile. Bu konularda kafa yormayan irade “Erken seçim olursa yeni vekiller yeniden aday gösterilmez veya seçilemezlerse milletvekillerine özgü ballı emeklilikten yararlanamazlar. O halde bunların iki yıl dolmasa bile milletvekilliği emekliliğine hak kazanmaları için yasa çıkararak buna hemen bir çözüm bulalım” diyorsa bu kurbanların nasırlı elleri “Evet” diye parmak kaldıranların da yakasında olur, bu gidişattan rahatsız olmayanların da, rahatsız olup ses çıkarmayanların da.

Söz konusu irade, ev hizmetlilerinin sigortalılığı konusuna da aynı aymazlığı getirdi. Bizzat AKP iktidarı eliyle, ayda 10 günden az bir süreyle ev hizmetlisi olarak çalışanların sigortalılıkları zorunlu halden isteğe bağlı hâle geçirilmiş ve tüm mesuliyet işçiye bırakılmış bulunuluyor. Yarın bir evde cam silerken düşüp ölen veya sakat kalan bir ev hizmetlisi olur ve bu ev hizmetlisi kendi sigorta primini yatırmamış olursa ne kendisi ne de hak sahipleri duruma ilişkin herhangi bir hak talep edemeyecek. 
 
'FITRATINDA VAR'
 
Ev hizmetlisi olsun tarım işçisi olsun, bu insanlar bu ülkenin imkân ve nimetlerinden yaralanma bakımından en yoksun bırakılmış insanlardır. Bu ülkede nüfusun en fakir yüzde 10’u bir Sudanlı, bir Filipinli gibi gelirle yaşarken en zengin yüzde 10’u İsviçreli gibi yaşıyor. Aralarında milli gelirden yararlanma bakımından 16 kat fark var ve ne yazık ki en fakir nüfus ile en zengin nüfus arasındaki fark her geçen yıl daha da açılıyor.
 
Bu açılmada emekli aylıklarına büyümeden pay verilmemesi, aylık bağlamada kullanılacak yıllık prim matrahlarının güncellenmesinde yine AKP iktidarının çıkardığı 5510 sayılı Kanun’la büyüme rakamının yüzde 70 eksik dahil edilmesinin payı da büyük, aylık bağlama oranlarının düşürülmesinin de, taşeronlaşmanın meydana getirdiği ücretli kayıplarının da, iş güvenliği yasası adıyla ‘işveren güvenliği’ yasası çıkarılmış olunmasının da.
 

İşte Manisa Gölmarmara’daki trafik cinayetinde güvencesiz olarak ölen ve geride güvencesiz yetimler bırakan tarım işçilerinin ve benzerlerinin başına gelen bu tip olumsuzluklar ile ülkemizdeki artan bu genel dengesizlik ve önlemsizlik arasında derin ve acı bir bağ var. İşte görmezden gelinen bu zincirleme sorumsuzluk örneklerine bizim ülkemizde “fıtrat” diyorlar.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.