Somali kıyılarında kol gezen, petrol tankerlerini ele geçirip fidye istenen, Akdeniz'in Hint Okyanusu çıkışını ellerinde tutan, korku yayan deniz korsanlarına ne oldu?
Bugünlerde Türkiye Büyükelçiliği'ne, Türkiye'ye ait hemen bütün unsurlara saldırılar olurken, özellikle İngiltere Türkiye'yi bu ülkeden dışarı atma mücadelesi verirken aklıma geldi.
'Parayı bize verin' siz gidin ya da 'bu ülkede ne işiniz var, siz de nereden çıktınız' diyen ülkeler Somali'de, Afrika Boynuzu'nda Türkiye'ye karşı ortak bir savaş başlattılar.
'Sizin Afrika'da ne işiniz var, siz gidip kendi sorunlarınızla uğraşın, Anadolu dışına çıkmayın' diye telkinlerde bulunurken el altından terör örgütlerini Türkiye'ye ait unsurlara saldırı için teşvik ediyorlar. Bizi, bölgeden tamamen silmeye çalışıyorlar ve bunu açık açık yapıyorlar.
Kim mi bunlar?
Avrupa Birliği.. Ortaklarımız… İngiltere, Fransa vs..
AB'nin diplomatlarına hazırladığı Somali Raporu'na bakıyorum: 'Yeni aktörlerin bağımsız hareket etmesinden rahatsız olduklarını, bunun kesinlikle önlenmesi gerektiğini', Türkiye'nin artan ilgisinin onları rahatsız ettiğini açıkça yazmışlar.
Türkiye'yi Somali'den çıkarma operasyonu AB'nin resmi raporuna yansımış. Yani Somali sadece bir ülke değil. Küresel güç haritasında köşe başlarından biri ve burada Türkiye gibi 'yeni aktör' asla istemiyorlar.
'Bunu önleme'nin ne anlama geldiğini az çok biliyoruz biz. Irak'tan, Suriye'den, Yemen'den, Afganistan'dan, Mısır'dan…
Bugünlerde ABD; AB ve İsrail ortak organizasyonu, Mısır darbesiyle, Adeviye meydanındaki kıyımla meşgul değilmiş sadece. Somali diye de bir derdi varmış ve hem de ciddi bir gündemmiş.
Müttefiklerin bize açtığı bir savaşla yüz yüzeyiz. Bu coğrafyada nereye el atsak karşımıza geleneksel düşmanlar değil, Türkiye'nin yakın müttefikleri çıkıyor. Bu noktayı gelin birlikte biraz düşünelim. Ciddi biçimde düşünelim, sorgulayalım. Çünkü önümüzdeki yıllarda hep bu konuyla uğraşacağız.
Türkiye misyonlarına yönelik son saldırıları da bu çerçevede, Türkiye'yi buradan atma operasyonu kapsamında görüyorum.
Tetiği kim çekmiş, bombayı kim patlatmış, takılmayın oralara. İhaleyi kim vermiş ona bakın.
Korsanlık demiştik. Ortada ne korsan kaldı ne güvenlik sorunu. Cibuti'yi dünyanın en kritik donanma üssü yapan bir irade ya da koalisyon, hemen yanı başında böyle bir korsanlığa nasıl izin verirdi?
Bu mümkün mü? Mümkün…
Çünkü korsanlığı kendileri besliyor, organize ediyordu. Kızıldeniz'de büyük bir ekonomik ve stratejik güç savaşı veriliyordu.
O gün korsanları kim besliyorsa Türkiye'ye yönelik terörü biraz ondan sormak lazım.
Hatırlatayım o zaman: 15 Mayıs 2009'da 'Terör ihalesi, Londra ve çok büyük bir oyun' başlıklı yazıya döneyim:
'Korsanlar kaçırdıkları gemiler hakkında bilgileri Londra'dan alıyordu. Fidye pazarlığı Londra üzerinden yapılıyordu. İngiliz gemilerine saldırı olmuyordu. Süveyş Kanalı'ndaki trafik, gemilerin seyir bilgileri ve yükleri hakkında bütün bilgiler Londra'dan veriliyordu.
Süveyş ve Hindistan arasında, İngiliz İmparatorluğu'nun eski nüfuz bölgesinde birileri tarafından kontrol edilen tuhaf gelişmeler oluyordu. 'Büyük Ortadoğu'nun Doğu ve Batı ucunda endişe verici gelişmeler oluyordu, Afro-Asya kuşağının kuzeyinde enerji denklemi büyük restleşmelere yol açarken güneyinde, Suveyş'ten Malaka Boğazı'na kadar olan bölgede 'uluslararası sistem' kontrolünde bir haydutluk besleniyordu.
'Korsanlık bir ihale' dedik. İhaleyi verenler terörle mücadele edenlerdi. Çokuluslu bir korsan gücü söz konusuydu. Korsanları hareket alanları belli, üsleri belli, etki edebildikleri bölgeler belliydi. ABD'nin Cibuti üssü, Aden Körfezi'ndeki savaş gemileri, Avrupa Birliği ve NATO gemileri de bölgedeydi. Korsanların üssüyle ABD üssü arasındaki mesafe hiç de uzak değildi. Pentagon; 'Somali'de istikrar sağlanmadan müdahale edilemeyeceği'ni söylüyordu.
Çok garip, korsanların sesi sedası kesildi. Kimse farketmedi bile. Londra'daki yönetici 'bir süre sessiz kalın' demiş olmalı.
Yoksa, Londra'daki yönetici, 'korsanlığı bırakıp Türkiye'ye ait unsurlara saldırın' talimatı mı verdi? Sessizlik bundan mı?
Yeni terör ihalesinin kurbanı Türkiye mi olacak?