AK Parti, 3 Kasım 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk olarak katıldığı genel seçimlerde % 34,28 oy oranıyla 365 milletvekili çıkarttı ve anayasal çoğunlukla tek başına iktidara geldi. 5 yıl sonra 22 Temmuz 2007’de 23. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde % 46,58 oy oranıyla 341 milletvekilliği kazandı. Oyunu % 12 artırdı ama milletvekili sayısı 24 adet azaldı. Çünkü ilk seçimde Cem Uzan % 7 oy almış ve barajı geçememişti. Uzan, AK Partiden çok muhalefetten oy almış ve Genç Partinin oy aldığı bölgelerdeki milletvekillikleri AK Partiye gitmişti. 12 Haziran 2011’de AK Parti % 49,83 oy oranıyla yine tek başına iktidara gelmiş oldu. 7 Haziran 2015 tarihinde AK Parti 25. Dönem Milletvekilleri Genel Seçimlerine Ahmet Davutoğlu başkanlığına girdi. AK Parti bu seçimde % 40,87 oy oranına sahip olmasına rağmen, TBMM’de 258 sandalye sayısına ulaştı. Ancak bu oran AK Parti’nin bu kez tek başına iktidar olmasına yetmedi. Erken seçime gidildi. Sonuçta AK Parti % 49,26 oy oranıyla TBMM’de 315 sandalye sayısına ulaşarak yeniden tek başına iktidara gelmiş oldu. % 34 ile 365 milletvekili çıkartan AK Parti, % 49 oyla, yani + % 15 oyla ancak 315 milletvekili çıkartabildi.
Görünen o ki, AK Parti, mevcut şartlarda kolay kolay yakasını ne BÇG’den kurtarabilirdi, ne de FETÖ’den. Amma, Allah önce FETÖ’nün başına BÇG’yi bela etti, sonra da FETÖ’yü BÇG’nin başına bela etti. BÇG, FETÖ’yü sıkıştırdığı için AK Partiye razı oldular. Onlar önce Erdoğan’ı istemediler, ama sonra Erdoğan eliyle BÇG’yi tasfiye etmek istediler. 28 Şubat’tan sonra FETÖ Ergenekon ve Balyoz dosyaları ile BÇG’lilerin tepesine bindi. Ardından Erdoğan, BÇG’lileri geri çekilmeye ikna etti ve FETÖ’nün üzerine yürüdü.
Aslında FETÖ devleti büyük ölçüde ele geçirmişti. Hiç seslerini çıkartmasalar 3-5 yılda bu iş bitmişti. ABD’lilerin acelesi vardı. Bir yandan BOP, bir yandan bölgedeki gelişmeler sebebi ile ellerini çabuk tutmak zorunda kaldılar. Bir de darbe girişimi deşifre olup, 03.00’de başlayacak hareket erkene çekilince proje çöktü.
Bakın, Pensilvanya yolcuları AK Parti Genel Merkezinde listeleniyor, hangi iş adamı hangi gazeteye ne kadar reklam verecek ya da hangi projeye kim sponsor olacak bakanlıklarda siyasiler ve bürokratlar tarafından bu işler ayarlanıyor, himmetler genel merkezden başlayarak parti kademelerinde hesaplanıp, ona göre listeler hazırlanıyordu. Bakanlıklar, valilikler, özel idare, belediyelerin bütün teşvik ve fonları bu yapıya aktarılıyordu.
Bunu bilmeyen mi var! Türkçe olimpiyatlarının sponsorlarına bakın görürsünüz. Herkes bunlara çalışıyordu, media, siyaset, bürokrasi, vakıf, oda, dernek, sendika, diyanet hepsi emirlerindeydi.
Herkesin bir planı var, Allah’ın da bir hükmü var! Hac 40’da Allah şöyle buyurdu: Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
Şu ByLock bunları için güvenli bir haberleşme altyapısı iken, bugün örgütün deşifre edilmesi için en önemli imkânlardan biri haline geldi.
Hatırlayın; Erdoğan, halkı meydanlara hangi kanaldan çağırdı! CNN Türk.
Bakarsınız şimdi, dün Cem Uzan’ın AK Partiye sağladığı desteği bugün Meral Akşener sağlar. Mekerallahu!
Kılıçdaroğlu; AK Parti için bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı emin değilim. Belki her ikisi de.
Şu HDP’nin Hendek politikası yok mu? Bu aklı kim verdiyse, kendi kendilerini bitirdiler. Türkler de, Kürtler de gerçeği gördü.
Şu PYD’ye bakın, PYD karargâhındaki Amerikan bayrağı yetmedi, şimdi TIR’lar dolusu silah ve mühimmat desteği sağlıyorlar. Dün MİT TIR’larını dillerine dolayanlar şimdi sus-pus. Bütün bunlar AK Parti için bir şansa dönüşüyor.
ABD, NATO hepsi suçüstü oldu.
Şu Almanya’nın haline bakın. Şu Öksüz olayına bakın bir. İddialar vahim. Birkaç ay öncesine kadar Sakarya’da bir köyde saklanıyor. Amerikalılar adamı alıp, Almanlara veriyor. İddia öyle. Almanlar diplomatik bir kurye ile askeri bir havaalanında diplomatik kargo olarak Almanya’ya gönderiyorlar. Oradan Belçika, Hollanda ve tekrar Almanya.
Almanya ile aramızın daha da açılması aynı zamanda FETÖ, PKK, öksüz olayı ile ilgili. Adamlar suçüstü oldular, deşifre oldular. Deşifre olan sadece FETÖ ve Kılıçdaroğlu değil, demin söylediğim gibi AB, ABD, NATO hepsi deşifre oldu, suçüstü oldu.
Farkında mısınız ABD ve AB yargısı, medyası ve siyasası bu iddialar karşısında sus pus. Dillerini yuttular.
Dün Gezi olayları olurken hepsi buradaydı ve yalan haberlerle halkı kışkırtmaya çalışıyorlardı, şimdi Avrupa’da ve Amerika’da her gün bir saldırı olayı yaşanıyor Amanpur’gillerin sesleri çıkmıyor.
FETÖ ile birlikte aslında hepsi, her gün biraz daha batıyor. Sisi’giller de bunlarla birlikte batıyor. Bunlar için gelecek günler, geçen günlerden daha kötü olacak. Batı entelijansiyası olanları yorumlamakta yetersiz kaldı. Evdeki hesapları tutmadı. Olayların sebep ve sorumluları hakkında birbirleri ile kavga ediyorlar. Para babaları ve silah baronları birbirlerini suçluyor. Bu iş o kadarla da kalmıyor, kötü gidişi durdurma konusunda da uzlaşamıyorlar, bundan sonra hangi yöne kimlerle gidecekleri konusunda da bir fikir birlikleri yok.
Neyse, teşekkürler F. Gülen, BÇG, Kılıçdaroğlu, Akşener, Demirtaş ve yol arkadaşları..
Ne diyelim, teşekkürler Trump, teşekkürler kraliçe, aman Prens Charles’e bırakma koltuğu, teşekkürler Merkel. Teşekkürler NATO Genel Sekreteri, teşekkürler Netanyahu, Esed, Sisi, Suudi Arabistan kralı. İyi ki varsınız!? Durmak yok yola devam.!? Durmayın kendi cehenneminize sırtınızda odun taşımaya devam edin! Zalimler için yaşasın cehennem.
Selam ve dua menittebaal Hüda!