En sona yazacağımı en başta yazayım..
Haftalardır değil, aylardır başta Rıza hocanın ve yönetimin her maç sonu mazeretleri ve mağdur edebiyatı artık “kabak tadı” verdi..
Şimdi ben dünkü maçı yazarken "Ah, vah mı" desem, şu Gençlerbirliği’nden nasıl puan alamadık mı desem hepsi hikaye..
Bu maçı izleyemeyen Rizespor taraftarı için şunu da belirteyim.
Değişen bir şey yok;” Bildiğiniz Rizespor!”..
Haftalardır izlemekten gına geldiğimiz bir Rizespor maçını daha geride bıraktık..
Adamların bize karşı bir şey yapacağı yok..
Ama sen takım değilsin.. Ne bir oyun anlayışın var, nede bir ekolun..
Ankara temsilcisinde sadece bir isim o da Gosso sahada kalitesini ortaya koydu, üç puanı takımına kazandırdı..
Şu takımdan sen puan alamıyorsan, yazıklar olsun hepinize..
Gençlerbirliği karşısında ikisi yeni üç orta saha oyuncusu ile çıktık. Aykut, Engin ve Kıvanç..
Üçünü topla bir tanesi takımı derleyecek, toplayacak olgun atak başlatacak veya gerektiğinde frene basacak oyuncular değil.
Hepsi bireysel oynuyor. İleride Kwekue diye bir santrafor ’un var. Allah muhafaza mısır tarlasına koy boy, bos, endam kimse yanaşamaz o tarlaya. Hâlbuki onun transferinde Çek Prag takımıyla kardeş bile olmuştuk. Ne yaptı bu dev adam? Koca bir sıfır 90 dakika boyunca. Adam Gençlerbirliği takımını bir kişi resmen fazla oynattı desem yalan olmaz..
Kanatlar Ali Abdi ve Tevfik çıt kırıldım. İlk golde Tevfik’in sağ kanattan kaptırdığı top geldi kalemize gol oldu. Abdi ilk devre net bir fırsatı bozuk para gibi harcadı.
Rizespor’da asıl sorun defans.. İlk devre bunca hatalı gol yiyen bir takım nasıl olurda o bölgeye tek bir takviye yapmaz?
Senin iki stoperin Milli oyuncu. Ousman Vıera ve Godfrye..
İkiside Haziran’ı iple çekiyor. Brezilya’da Dünya kupasında boy gösterecekler..
Girerler mi riske ? Elbette girmezler! Neden ? Ya sakatlanırsak! Hayatları boyunca böyle bir fırsat gelir mi bu oyunculara? Birde böyle düşünün ve oynadıkları kaçak oyuna dikkat çekin.
Bu takımın kalecisi dahil her bölgesi her hafta “Yırtıldıkça” yırtılmaya devam eden bir görüntüsü var. Devre arası yapılan yamalar dikiş tutmaz. Nedeni ise basit. Yatan topçu almışsın, tekmeye kafa sokan yüreği ile oynayan oyuncu lazım sana, birde en önemlisi tecrübeli ayak…
Bizim takım çok kırılgan bir ekip. Yenilen bir gol sonrası daha 45 dakika süre var sen çok çabuk demoralize oluyorsun. Son Elazığ maçında da aynısı yaşanmıştı..
Bu nereden kaynaklanıyor. Birincisi toplama takımsın. İkincisi tecrübeli oyuncu sayısı çok az. Üçüncüsü ve en önemlisi özgüven kaybı artık tavan yapmış, başta teknik adamda…
Takımla ilgili son olarak yönetim her transfer döneminde olduğu gibi plansız işler yapıyor, dolayısıyla “patinaj” yapmaya devam ediyorsun. Koca kulüp yıllardır bir göbekli menejere gebe kalırsa , sonuç kaçınılmazdır..
Rıza hoca kendine çok güveniyor. En son hafta içi “Ben zoru severim” demişti..
Evet hocam, kendine güven duymak elbette önemli bir olay…
Unutmadan bende şunu hatırlatayım;” En zayıf olduğun an kendine en çok güvendiğin andır” hocam..
Çok sevdiğin Rizelinin kredisi bitti hocam..
Yoldaki insanlar senden bir iyilik istiyor..
Bu takım daha fazla zarar görmeden senden iki satırlık bir cümle bekliyor..
Gerisi yönetime kalmış. Onların her zaman torpido gözünde gizledikleri isim listesi vardır..
O listeye eskiden bir elin parmağını geçen yöneticiler bakabilirdi..
Ya şimdi? Yönetimin en önemli isimlerinden biri son toplantıda diyor ki;” Bu yönetim iki kişiye kaldı, dert yanıyor şimdileri, alenen…Haklı olarak.
Eee iki kişilik bir yönetimden 13 haftalık tepetakla baş aşağıya düşme normal….
Asıl normal olmayan durum cefakar Rizespor taraftarının suskunluğu..
Bu iş fırtına öncesi sessizliğe benzer..
Bakarsınız Pazartesi akşamı o fırtına Askoroz’da kopar..
O dere taştı mı, önüne geleni silip süpürür…
İşte o zaman dönüş yolunda bindiğiniz aracın torpido gözünden İbrahim Tatlıses’in “Ah Keşkem Ah Keşkem ” cd’sini çıkarır dinlersiniz…