Türkçe ile ilgili olumsuz düşüncelerin arka planına baktığımızda bir eziklik, bilgisizlik hatta cahillik olduğunu görebiliyoruz.
Dün de, dil bilimiyle ilgisi olmayan, belli ki önyargılı biri: "Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir." diye niyetini yumurtlamış...
Evet, Türkçe Arapça ve Farsçanın da etkisiyle bir dönem özünden sapmıştır, ama Mustafa Kemal Atatürk'ün özellikle Türk Dil Kurumu'nu kurması, bu kapsamda Türk Tarihi ve Türkçe ile ilgili bütün kitapların taranması, halkın dilinde olan, unutulmaya yüz tutmuş kelimelerin ortaya çıkarılması, Türk dil yapısına uygun yeni kelimelerin türetilmesi Türkçeyi yeniden eski gücüne kavuşturmuştur.
Bugün de tüm milletin özümsedigi ve kullandığı alan, artı, eksi, dikey, boyut, oran, uzay, yüzey, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, eşit, toplam, türev, yatay, er, gerekçe, subay, kurmay, kutsal, kıvanç, ısı, esenlik gibi kelimeler, Mustafa Kemal Atatürk tarafından türkçeye kazandırılmıştır.
Türkçe, bugün dünyada en çok konuşulan beş dil arasındadır.
Yerli ve yabancı dil bilimcilerin ortak görüşü, Türkçe sahip olduğu deyim zenginliği ve kelime türetme gücü bakımından mantıksal ve matematiksel bir özellik taşımaktadır.
Türkülerimiz, destanlarımız, ninnilerimiz, deyimlerimiz, atasözlerimiz, fıkralarımız bizdendir ve bizi yansıtır.
Türkçe düşünüp, Türkçe konuşan; bir de devlet kademelerinde yüksek makamlara gelen, cumhuriyetin nimetlerinden herkesten çok faydalanan, onu kula kul olmaktan kurtarıp adam yerine koyan cumhuriyeti ve cumhuriyetin getirdiği yenilikleri her fırsatta aşağılayan insan tipi sanıyorum sadece bizim ülkemize özgü bir durumdur.
Tepinin, tepinin!.. Ezin, aşağılayın, hakaret edin ve tepe tepe de kullanın!
Bu bir karakter, yürek, bilgi, sevgi ve algılama işi... Herkes yapısında olanı ortaya koyar!
"Türk demek Türkçe demektir. Ne mutlu Türk'üm diyene!"