TÜSİAD üst düzey görüşmelerini sürdürürken ülkemizin de üst düzey sorunlarını dile getiriyor. Görüşmelerin ardından yapılan açıklamalardan iki temel sorunun öne çıktığını anlıyoruz. Bu iki sorun IMF tıkanıklığı ve işsizlik.
Birinci sorunun ne olduğunu aslında Başbakan ile görüştüklerinde iyi anladıklarını açıklamışlardı. Hatta Başbakan Erdoğan'a dahi hak verir noktaya gelmişlerdi. Ama mesafe girince veya başka mesafeler yaklaşınca TÜSİAD yine ille de IMF noktasına oturdu.
Bugün TUSİAD ve hepimizin ortak sorununa yeniden değineceğim: İŞSİZLİK.
İşsizlik sorununun ülkemiz adına büyük bir sorun olduğunda herkesle hemfikirim. Ama hemfikir olmadığımız alan işsizliğe çözümde bakış farklılığıdır. Kısaca arz edeyim:
Türkiye'nin işsizlik sorununun büyük kısmı yapısaldır. Yani yok maliye politikası kemer açacak, yok özel sektör yatırım yapacak gibi ekonomik gerekçelerle işsizlik sorunumuz temelden çözülemiyor.
Hatırlayınız; tüm dünyanın ve Türkiye'nin en hızlı büyüdüğü 2004-2005 yıllarında ve hatta ardından gelen 2006-2007 yıllarında dahi işsizlik Türkiye'nin başlıca problemi idi. Ama yine belirteyim ki bu geçmiş yıllarda işçi bulmak da Türkiye'nin başlıca sorunlarından birisi idi.
İşsizlik ve işçisizlik aynı anda yaşandı ülkemizde. Çünkü sorunumuz büyük. Öyle basit söylevlerle ve basit işlemlerle aşılabilecek bir sorun değil. İşsizlik sorunu eğitimden, erken emeklilikten geldiği gibi bir de 28 Şubat 1997 sürecinden de beslenmektedir.
Türkiye'de eğitim sistemi ile istihdam sistemi, adeta birbirinden bağımsız birer kurum gibi işliyor. Eğitimin kalitesi işin ayrı bir çapasıdır: Dünyadan kopuk, miniklerin gözü önünde cinayet işleyen ve hatta bir insan olarak toplum içine bile salınmaması gereken bazı eğitimciler dahi sistemde barınıyor. Milli Eğitim derhal eğitmen reformunu gerçekleştirerek sorunlu kişileri başka yere atayacağına sistemden atmayı uygulamaya almalıdır.
Erken emeklilik ile oluşan emekli çalışanlar, hem kayıt dışılığa teşvik oluşturması; hem de çöken sosyal güvenlik yükünün çalışanların maliyetini aşırı artırması, işçi çalıştırmayı krizde batmaya giden bir yol haline getirmiştir.
Ama işsizlikte asıl büyük sorun meslek eğitiminde hâla 28 Şubat 97'nin mirası üzerinde insanları düz liselerde düz kafa ile baş başa bırakmamızdır. Özel sektör destekli kurtarılmaya çalışılan düzenin sürmeyeceği aşikârdır. Mesleki eğitim reformunun zamanı geldi de geçiyor bile.
TÜSİAD başta olmak üzere herkese ve siyasetin de tüm kesimlerine seslenmek istiyorum. İşsizlik bu anlayış ile bitmez. Yapın reformları, destekleyin mesleki eğitimi en azından bir nesli kurtaralım ki; yarın işler açıldığında yine işsiz kalmasın bu millet.
İşsizlik boş sözler değil; samimî çözümler bekliyor. Herkesten ve her kesimden