Unutulmaz milli ve manevi şuur anekdotu!

Adnan ÖKSÜZ

1980 Askeri Darbesi’nden hemen sonraki yıllar…

Seçimler olmuş, sandıktan Anavatan Partisi (ANAP) çıkmış, Turgut Özal başbakan olmuştur.

Eğitimle ilgili yeni yeni arayışların olduğu bir dönem…

ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal, eğitim konusunda Japon eğitimcilere bir araştırma yaptırmak ister. Japon pedagogları ülkemize davet eder.

Eğitim konusunda uzman Japon heyeti, Türk gençleri hakkında araştırma yapmak üzere ülkemize gelir. Heyet Türkiye’nin farklı bölgelerinde görüşmelerde ve temaslarda bulunur.

Japon eğitimciler gözlemlerinin ve araştırmalarının sonuçlarını açıklamak üzere Başbakan Özal’ın makamına davet edilirler. Milli Eğitim Bakanı ve bürokratları da toplantıdadır. Japonların ilk cümlesi şu olur;

- “Sizin gençlerinizde milli şuur yok!”

Salonda bir anda buz gibi bir hava eser. Bakanlık bürokratları birbirlerinin yüzlerine bakar. “Ne demek istiyor bu Japonlar!” dercesine. İçlerinden biri cesaretini toplayarak şu soruyu yöneltir, Japon heyete;

- “Peki, siz Japon gençlerine milli şuur ve bilinç verme adına neler yapıyorsunuz?”

- “Biz” dedi, bir Japon eğitimci, “Okula başlayacak olan çocuklarımıza bir program uygularız. Önce onları en modern fabrikalarımıza götürürüz. Bu fabrikaların sadece Japonya’da yapılabildiğini, başka milletlerin bunu başaramadıklarını anlatırız. Sonra çocuklar dünyanın en hızlı trenlerine bindirilir. Bu araçların da sadece Japonlar tarafından yapılabildiği vurgulanır. Ve Nagazaki ve Hiroşima… Orada, Japonların İkinci Dünya Savaşı sırasında başlarına gelen felaket anlatılır. Daha çok ve daha dikkatli çalışmazlar ve iyi birer Japon olmazlarsa, kendilerinin de başına, bu bombaların daha beterinin atılabileceği anlatılır. Bütün bunlar çocukları derinden etkiler…”

Uzun uzun anlatır Japon eğitimciler, Japon tarihinden sayfaları ve bunları minik yüreklere nasıl nakış nakış işlediklerini…

Tam da o sırada bizim bürokratlardan biri şu ilginç soruyu sorar;

 - “Keşke bizim de bir Hiroşima’mız, bir Nagazaki’miz olsaymış…”

Bu defa Japonlar birbirine bakarlar. Bir Japon eğitimcinin verdiği cevap çok ibretlikdir;

- “Bildiğim kadarıyla, sizin yüz Hiroşima ve Nagazaki’den çok daha etkili bir yeriniz var!”

- “Neresidir?”

- “Siz oraya Çanakkale diyorsunuz. Eğer siz, Çanakkale’de dedelerinizin yaşadıklarını, çocuklarınıza tam manasıyla anlatabilseniz, sizin çocuklarınız da, milli ve manevi şuur içinde yetişirler…”

***

Çanakkale Zaferi’mizi bile genç dimağlara yeteri kadar anlatamayan, bu muhteşem galibiyeti ders kitaplarımızda tam manasıyla yansıtamayan bir ırkın ahfadıyız, ne yazık ki…

ERBAKAN HOCA DERS KİTAPLARINDA OKUTULMALIDIR!

Ders kitapları demişken…

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakanı…

Son yarım asrın en önemli siyaset ve devlet adamı…

27 Şubat 2011’de ebediyete uğurladık…

Kıbrıs Barış Harekâtı… Teknolojiye verdiği önem… D-8 organizasyonu ile İslam Birliği için attığı adımlar… Temellerini attığı ve hizmete soktuğu fabrikalar… Emekliye verdiği büyük zam… İmam hatip liseleri ve Kur’an kursları…

Hizmetleri saymakla bitmez Erbakan Hocamızın…

Buradan bir teklifim var; yeni nesillerin bu önemli siyaset ve devlet adamını daha yakından tanımalarını sağlamak için, ders kitaplarımızda Erbakan Hoca’yı şanına, namına, ruhuna uygun bir şekilde tanıtalım, anlayalım!

Ve Erbakan Hoca’nın şu unutulmayan sözlerine ders kitaplarımızda yer verelim;

* Bir çiçekle bahar olmaz. Ama her bahar bir çiçekle başlar...

* Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.

* Müslüman, Hakk’ın hakimiyeti için ‘’motor’’, şerrin yok olması için ‘’fren’’ olma görevlisidir.

* Hakk’ı üstün tutmak her zaman saadet getirir.

* İman varsa imkan da vardır, Millî Görüşçü asla vazgeçmez.

* Aşk, azim ve Millî Görüş tekeden bile süt çıkarır.

* Hakk’ın tesisi için çalışmamakla, batılın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur.

* Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah’tandır.

* İslâm, ancak kendi orijinal kavramlarıyla anlaşılır ve anlatılır.

* Yeryüzünün en ideal insanları, en aydın en ilerici insanları şüphesiz Müslümanlardır. Müslüman olmak zaten bu dünyadaki en büyük ayrıcalıktır.