Ben 19 yaşındayım. 2 yıl önce başımdan kötü bir olay geçti.
Şimdi kendimden çok utanıyorum. Allah'ıma her gün yalvarıyorum ama bu utancım hiç dinmiyor. Ben nasıl evleneceğim? Çok ağlıyorum. Benim de suçum var. Şu an sevdiğim bir kişi var, yaşadıklarımı sadece onunla paylaştım. Beni olduğum gibi kabul edeceğini söyledi ama her sorunda yüzüme vuruyor. Çok çaresizim. (Rumuz: Ceyda)
Sizi kabul ediyorsa evlenmeye razıysa hiç uzun boylu düşünmeyin. İçinde bulunduğunuz stresten kurtulmanın başka bir çaresi görünmüyor.
Suçunu yüzünüze vursun, başınıza kaksın, fazla üzerine düşmeyin. Bu sözlere katlanmaya çalışın.
Çünkü bir defa Kur'ân'ın "Fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın!" (En'am 6:151) uyarısına dikkat etmemişsiniz. Şeytana kanmış, nefsinize uymuş, hayatınız boyu acısını çekeceğiniz bir hatayı başınıza sarmışsınız.
Duygularınızı istismar eden o kişi ve Allah ile aranızda kalması gereken olayı, boş bulunarak bir başkasına açma gibi bir yanlışı işlemişsiniz.
"Kulun çektiği kendi dilinin cezasıdır" misali, dilinize hakim olamamanın ceremesini çekmek gibi bir durumla yüz yüzesiniz.
Gelin, bundan sonraki hayatınıza leke düşürmemeye çalışın. Gelecek için temiz bir sayfa açın. Ruhunuzu, kalbinizi ve nefsinizi temizlemesi için Yaratıcıdan yardım isteyin.
O tanıştığınız kişiyi ailenizle de görüştürüp tanıştırarak evlilik kapısını aralayın. Eskiye kalın bir çizgi çekin, yüreğinizin çağırdığı yere koşun, vicdanınıza kulak verin, imanınızla barışın.
Aslında imanınız, iffetiniz, Allah korkunuz, haram ve günah inancınız sizi böyle yanlışlardan korumalıydı, bu zehirli baldan uzak durmalıydınız. Madem nefsiniz başınıza böyle bir çorap örmüş, bari bundan sonraki hayatınızın kıymetini bilin, kendinizi geleceğe ümitle taşıyın, iffet bayrağını tekrar "göndere" çekin.
Bu evlilikten sorumlu muyum?
Benim baldızım ibadetlerini yerine getiren, kamuda çalışan, 28 yaşında çok hanım bir kız. Önceleri her türlü pisliğin içinde yaşamış, şimdi "Bıraktım" diyen (......) kulübü üyesi biriyle evlenmek istiyor. Ben karşı çıkıyorum. Çünkü böyle biriyle aynı ortamı paylaşamam. Dünya düşüncesinin farklı olduğunu, tekrar eski günlerine döneceğini, kendi saflarına bir aile daha katacağını düşünerek kabullenmiyorum ve sözümü geçiremiyorum. Babasının haberi olsa istemez. Baldızım, "Ben her haliyle kabulleniyorum" diyor. Vazgeçirmek için ne yapmalıyım? Kendisine bırakmaya vicdanım elvermiyor. Evlenirse aile olarak hiç konuşmamayı düşünüyorum. Çaresizim ne yapmalıyım? (Rumuz: Şeyh Şamil Torunu)
Konuyu aile meclisine taşımanız en makulü... Babasına haber vermeniz isabetli olur. Sizin sorumluluğunuz birse, babasınınki ondur. Sizin bu evliliği engelleme gücünüz ne kadar sınırlıysa, babası engelleyecekse, onun yetkisi daha fazladır ve karşı çıkması daha etkilidir.
Çünkü her şeyden önce evlenecek kız ailesinden istenir, ailesi devreye girer, son sözü onlar söyler, onlar evlendirir, ihtiyaçlarını da onlar karşılar. Dini açıdan da olayın seyri bu şekildedir, âdet ve gelenek olarak da...
Siz sadece düşüncenizi dile getirirsiniz, "Ne getirir, ne götürür" anlatırsınız, aklına "kapı" açarsınız, iradesine elinden alacak haliniz yoktur. Karşı çıkmanıza rağmen bu kişiyle evliliği kabul ederse, yapacağınız bir şey yoktur.
Daha sonra görüşür müsünüz, irtibatı keser misiniz, onu zaman gösterir. Fakat buna da gerek yoktur. Çünkü bu durum akraba ilişkilerini ortadan kaldıracak bir hal değildir. "Konuşmayı" kesecek boyutta bir gelişme olmaz.
Sonuç itibarıyla, madem ailesi/babası hayatta, en iyisi meselenin gidişatını ailesine bırakmak, sorumluluğu da onlara terk etmektir. Burada kendinizi "çaresiz" görmeyin, olayı kendi dünyanızda o kadar büyük bir sorun haline getirmeyin.
Çünkü kızın ne babasısınız, ne ağabeyi ne de amcasısınız. Sadece eniştesisiniz. Olsa olsa sizin bir tavsiyeniz olur, dinler veya dinlemez, artık onun bileceği bir şeydir. Burada dini bir sorumluluğunuz söz konusu olmaz. Onun için fazla dertlenip de kendinizi zorlamayın.