Erdoğana öfke testinden geçmesini önerenler, önce kendileri vicdan ve onur testinden geçmeleri gerekir..
Erdoğan, Türkiye'nin onurunu kurtardı.. Aksi halde şamaroğlanı konumuna düşecekti. Türkiye'nin Başbakanı itilmiş ve kakılmış muamelesi göremez.. Biri tehditkâr bir şekilde parmağını sallıyor, ötekisi kolundan çekiştirerek susturmaya çalışıyor.. Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle kâbilinden Erdoğan'ın şahsında İsrail'in saldırgan politikasını engellemeye çalışan bir lobinin komplosuna karşı Erdoğan doğru olanı yaptı..
Güya, danışmanları pereje sesiniz duyulmuyor, sesinizi biraz yükseltin demiş de, Peres onun için sesini yükseltmiş.. Peres Anadolu'daki bir kasabada düğün salonunda mı konuşuyor.. Ayıbın faturasını ses teknisyenine mi çıkartacaklar yani.. Ya hu, adamın sesini salon hoporlörü dışında kulaklıktan da dinliyorsunuz, ses ayarı dinleyicinin elinde.. Bu yalan İsraillilere mi ait, yoksa bizim İsrailci Mediaya mı; anlayamadım.. Şecaat arz ederken sirkatinizi söylüyorsunuz ve mızrak çuvala sığmıyor efendim..
Erdoğan'ın tepkisi karşısında İsrail Cumhurbaşkanı özür dilemiş, Davos Genel Sekreteri Erdoğan'ın yanında basın toplantısına katılmış, İsrail gazetesi Heartz, durumdan Modarötörün sorumlu tutulması gerektiğini söylemiştir.. Hâl böyle iken muhalefet yapma adına Türkiye bitmiştir şeklinde tepki verenler, halkın gözünde ne duruma düştüklerini görmeleri gerekir.. Siyonizmin yerli işbirlikçileri İsrail'den fazla İsrail yandaşı bir çizgiye savrulmuşlardır.. Bu tür gerçeği değil, söz sahiplerinin tarafını belirlemekten başka bir işe yaramamaktadır..
Erdoğan orada, 2. Turda Araplardan, Filistin halkından ya da HAMAS'tan değil, sadece savaştan ve katledilen çocuklardan söz etti. Birinci turda da dengeli, gerçekçi, adil, sorumlu, kararlı ve cesur bir tavır sergiledi.. Sesini yükselten taraf İsrail tarafı idi. Davos'ta başından beri haksız ve dengesiz bir durum vardı. Zaten daha öğle vakti, başka bir forumda adeta boykota tabi tutulmuştu.. Bunlar haksız, yakışıksız bir tavırdır. Erdoğan'ın diplomatik nezaket kurallarına uymadığını söyleyenler, önce Peres'e ve Moderatörün, öğlen vakti İlham Aliyev'in de konuk olduğu forumdaki diplomatik nezaketsizliğin hesabını sormaları gerekirdi.
Diyorlar ki; Erdoğan Ortadoğu'da arabulucu rolünü kaybetti.. Hayır! Arabuluculuk gibi, aracı-taşeron rolünü terk etti ve kural koyan hesaba katılması gereken, hesap soran ülke konumuna yükseldi. Türkiye bitmedi, Türkiye olması gereken yere yükseldi.
Malûm media ve malûm sermaye, İsrail Muhibleri Cemiyeti durumuna düştü..
Diplomasi adına susmayı, kıyafet ve içkiden başka fazla bir şey anlamayan Erdoğan'ın diplomatik kurallara uymadığını söyleyen Monşerler, diplomatik teammüller bahanesinin arkasına saklanıp, onun sessiz kalmasını, dilsiz şeytan olmasını istiyorlardı artık. Ortada diplomasi mi kaldı.. Adamı itip kakalamaya, azarlamaya, küçük düşürmeye çalıştılar ya hu! Bunun diplomasi ile ne alakası vardı. Başbakan sessiz kalsaydı, kendini de ülkesini de küçük düşürmüş, onurunu koruyamamış olacaktı..
Erdoğan uluslararası kamu vicdanının sesi olmuştur.. Bu olayın İsrail'in ve Davos'un aleyhine olduğunu gören İsrail Cumhurbaşkanı özür dilemiş ve Davos Genel Sekreteri Erdoğan'ın yanında basın toplantısına katılmıştır..
Erdoğan'ın Gazze olayları karşısındaki tavrı bellidir.. Bir süreden beri bu mesajları vermektedir. Zaten böyle bir foruma katılırken de bu konuda hazırlık yaptığı görülmektedir. Eğer süre tanınsa ve Peres saldırgan bir uslubla konuşmasa idi, Erdoğan mesajını diplomatik yoldan verecekti. Burada oyun bozan taraf Moderatör ve Peres olmuştur..
Peres özür dilerken, birilerinin İsrail'den fazla İsrail yanlısı bir tavır içine girmesi de dikkatlerden kaçmamıştır..
Erdoğan bu çıkışı ile Türkiye'de, İslâm dünyasında ve malûm ülkelerin halklarının gözünde adeta kahraman olmuştur. Oyun geri tepmiş ve kaybeden İsrail olmuştur..
Böyle bir şey Davos Davos olalı yaşanmamış.. İsrail de tarihinde ilk kez böyle bir şamar yedi.
Elbette bunun bir sonucu olacaktır.. İsrail bundan sonra meydanın boş olmadığını görecektir..
Erdoğan'ın tavrı, diğer ülkeler için de örnek olacaktır..
İsrail ben yaptım oldu, kim ne derse desin ben istediğimi yaparım diyemez artık..
Peres karşısında Erdoğan, Firavun karşısında Musa gibi idi.. Calud karşısında Davud!
Halk bu tavrı sevdi..
Halk Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde doğrulmasını sevdi..
Türkiye'nin Filistin üzerinde hakları, hukuku var. Her şeyden önce orada mazlum bir halk var.. Orada Müslüman kardeşlerimiz var.. Ortada kaba bir hak ihlâli var.. Filistin'de İsrail'in dayatmacı ve saldırgan politikaları yüzünden bölge barışını, hatta dünya barışını tehdit eden bir durum var. İsrail sadece bölge halkını katletmiyor, Arap ülkelerini ve İslâm ülkelerini, bölge devletlerini terörize ederek, siyasi süreçlere müdahele ederek istikrarsızlaştırıyor..
İsrail kimyasal ve nükleer silah stokluyor ses yok, yasak silahlar kullanıyor ses yok. Orantısız güç kullanıyor ses yok. BM ve Güvenlik Kurulu kararlarını hiçe sayıyor, ses yok.. Katliam yapıyor ses yok. Kullanıyor ses yok.
Birinin çıkıp şu soruyu sorması gerekirdi :Bela mısın sen!
Ey Hz. Musa'yı çileden çıkartan kavim!
Şımarık ve saldırgan, vurdumduymaz. Cüretkar! Taşları toprağa bağlamışlar, köpekleri sokağa salmışlar..
İsrail ambargoyu kaldıracak ve yaptığı katliamın bedelini ödeyecek. Tazminat ödeyecek, özür dileyecek.. Başbakan'dan özür dilemesi yetmez, Gazze halkından ve dünya milletlerinden de özür dileyecek!
Dilemezse ne olur? Ne olacağını zamanın sonunda olacakları kutsal metinlerde var!
Hani Tanrı'yı kıyamete zorluyorlar ya!
Bu arada, dün gece Yeşilköy'e toplanan onbinler ve havaalanına ulaşamadığı için kilometrelerce uzunluğunda kuyruklar oluşturan havaalanı trafiğindeki insanlar bunu istiyor.
Selâm ve dua ile.