Ben 4 yıldır inançsız bir kadınla görüşüyorum, evlenmeyi düşünüyorum ama Kur'an'ı okumaya başladıktan sonra soru işaretlerim oldu.
Ben onun ileride inanabileceğini düşünüyorum ama inanmayabilir de. İnançtan çok uzak büyümüş. Benimle ilişkisi biterse, inançsız biriyle evlenecek ve bir daha inanma gibi bir ihtimali yok. Çocuklarının da inanma ihtimali olmaz. Ben onu kazanabileceğimi düşünüyorum. Tabii ki Allah'a karşı gelemem ama Mevlana da "Ne olursan ol, yine gel" demiş. Bu kız çok iyi birisi, tek hatası Allah'ı hissetmemesi. Ailesinden böyle bir şey görmemiş. Yardımınızı bekliyorum. (Rumuz: Fehmi)
Zihninizde oluşan soru işaretleri çok önemli ve bağlayıcı bir yönü vardır.
Siz bu kadınla evlenmeyi düşündüğünüzü söylüyorsunuz. Fakat inanıp inanmaması konusunda kesin bir kanaat belirtemediğiniz için, "İnanmayabilir de" diyorsunuz.
Sonradan inanır, inanmaz ayrı bir konu ama sizin bir Müslüman olarak "inançsız bir kadınla" evlenmenize Kur'an izin vermiyor ve kesin hükmünü koyuyor, diyor ki:
"Onlar iman etmedikçe, müşrik kadınlarla evlenmeyin. Hoşlansanız bile, müşrik bir kadından ise mü'min bir cariye daha hayırlıdır." (Bakara, 2:221)
Âyetteki "müşrik" olarak geçen kavram, "Allah'ın varlık ve birliğini kabul etmeyen, inançsız, dinsiz" anlamına geliyor.
Kur'ân'ın bu hükmüne göre evleneceğiniz kadında önce ilk aranan şart, Müslüman ve mü'min olmasıdır. İnançsız bir kadınla nikâh yapmak mümkün olmadığı için, "resmi nikâh" yaptırsanız bile dinen evli sayılmazsınız, karı koca olamazsınız.
***
Sizinle evlenemez de gider inançsız birisi evlenirse bunda sizin sorumluluğunuz olmadığı gibi, günahınız da olmaz. Çünkü verdiği karara göre hareket edecek olan kendisidir.
"Daha inanma gibi bir ihtimalinin" olmayacağını söyleyip kesin bir hükme de varmamak lazım. Ölünceye kadar "hidayet kapısı" açıktır, gün gelir, bir sebep çıkar, bir olayla karşılaşır, bir şeyler okur/dinler, evreni ve kendini sorgular iman edebilir.
Ayrıca başka birisiyle evlenip çocuk sahibi olduğunda "Bu çocuklar da inanmaz" demek doğru olmaz.
Çünkü dünyaya gelen her insan müstakil bir kişiliğe sahiptir. İnanıp inanma konusunda kararı kendisi verecektir.
Bunun için inanmayan bir insanın evladı "inanmaz" denemeyeceği gibi, inanan bir insanın çocuğu da inanmayabiliyor.
Kur'ân'ın ifadesiyle "O ölüden diriyi çıkarır; diriden ölüyü çıkaran da Odur." (En'am, 6:95) ,"De ki: Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola iletir." (Ra'd, 13:27)
Bunun için hidayet Allah'tandır ve Allah'ın elindedir.
Mevlana'nın "Kim olursa ol, gel!" çağrısı, doğrudur ve bu çağrı İslam'ın özünde mevcuttur.
Kur'ân müşrik, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi ve Sabii olarak İslam'ın dışındaki bütün insanları Allah'a çağırıyor, imana davet ediyor. Mevlana da bu çağrıyı tekrarlıyor. "Gelin de öyle kalın" demiyor, "İslam'a girin, iman edin, Allah'a kul olun" diyor.
***
Sözünü ettiğiniz bayanın "iyi bir insan olması" takdir edilecek bir şeydir, fakat Kur'ân'ın istediği şartlar vardır. Bu kurallara ve şartlara uyulmadıkça birçok işlem yapılamayacağı gibi, nikâh gibi muameleler de söz konusu olmaz.
Bu hanım sizi seviyorsa, sevginize karşılık veriyorsa, size itimat edip güveniyorsa ve sizinle evlenmeyi düşünüyorsa gayet rahat ve açık bir dille bu konuyu ona açabilir, konuşabilirsiniz.
"Her sistemin bir kuralı olduğu gibi, her dinin de belli hükümleri ve şartları vardır. Müslüman bir erkek de inancı olmayan birisiyle evlenemiyormuş" dersiniz. Belki size olan sevgisinden dolayı inancınızı paylaşmayı düşünür. Böylece siz de muradınıza erersiniz.
Ama meselenin fikir altyapısını oluşturmakta fayda vardır. Bir zorlamaya gitmeden, mecbur tutmadan, sıkıştırmadan, "aklına kapı açıp iradesini elinden almadan" hareket etmek pekâlâ mümkündür