Bazen bencil olmak ya da empati kurmak; bazen hırçın olmak ya da mülayim olmak, bazen muhalif olmak ya da vazgeçip çoğunluğa uymak yetmedi sizin bir kez daha yanılmamanıza…
Hadiseler ve şahıslar karşısındaki temkinli duruşunuz; yıllardır uğruna mücadelesini verdiğiniz değerleriniz; yanlışların içinde doğru olmak için sarfettiğiniz efor da boşa çıktı. Vurgun yemiş gibisiniz, düşünemiyorsunuz, hayatı ne anlamlı kılar bilemiyorsunuz. Gösterdiğiniz bütün gayret yaşamın çirkeflikleri içinde kuru bir debelenmeden ibaret kaldı. Yanıltan mı yoksa yanılan mı daha kusurlu bunun da bir önemi yok gözünüzde. Netice de güveniniz boşa çıkmış, fena yanılmışsınız…
Ne yapmalı şimdi?
Ruhunuza hangi çatlaktan sızdığını bir türlü kestiremediğiniz acının sebebini kendinizde mi aramalı, yoksa kendinizi büsbütün haklı sayıp etrafa mı saldırmalı. Bir şeyler yapmalı evet! Elinizde eş dost muhabbetlerinde böbürlenerek “Ben ‘O’ konuda hiç yanılmadım” dediğiniz kozunuz da yok artık zira. Ve artık yanılmış olmak size fazlasıyla rahatsızlık veriyor. Hatırlıyorsunuz ilk yanıldığınız anı! Hatırlıyorsunuz toz kondurmadığınız, masumiyet abidenizin sizi arkadan vurduğunda omuzlarınıza çöken ağrıyı... Varınca eve, uzandığınız kanepede bir et yığını haline dönüşünüzü. Oysa ki o yapmazdı, yapamazdı….
Artık bu haliniz sizi gitgide endişelendiriyor; bu sabah uyandığınızda örneğin kendinizi,
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak
soğuk bir trenden inmiştiniz / yalnızdınız
bilmem kaçıncı defadır / yine yanılmıştınız,
dizelerini mırıldanırken buldunuz. Gözleriniz kararıyor, kolunuzu kaldıramıyorsunuz, yığınla iş sizi bekliyor. Bir şeyler yapmalı evet!
Yanılmanın cinsiyeti yok biliyorsunuz, herkes her an sandığının tam tersini bulmakla burun buruna gelebilir. Herkes ya kardeşine, ya arkadaşına, ya iş ortağına, ya ailesine ya da sevdiğine sonsuz inancın bedelini, iliklerinde hissettiği dayanılmaz sancıyla ödeyebilir. Ama bunları bilmek yetmiyor size, hem sizin ki daha başka sanki.. Yanılma sizinle daha farklı bir anlama kayıyor gibi. Yanılmak biraz aldanmak sizde hem kendinizi aldatmak; yanılmak hem inanmak boş yere, hem inandırmak kendinizi bir düşe… Sizinki sanki sizinle iç içe, sizden bağımsız değil; yanılmakla yanıltılmak reaksiyon halinde… Sizin ki her şey sandığınızın hiçbir şey çıkması gibi bir şey…
Şimdi yine düşünüyorsunuz, BİRŞEYLER YAPMALI EVET!
İçinizde sizi uyaran yeni bir sesle irkiliyorsunuz:
'Çok doğru çok şey yapılabilir. Yanılmış olmak sizi bu kadar yanıltmamalı, hayat devam ediyor. Yaşama tutunmak belki de başınızı pencereden dışarı uzatmak kadar kolay. Ve lütfen tökezlediğinizde PES etmeyin. Pes etmemek ‘Pes etme’ demek kadar kolay değil o da doğru! Ama yeniden güneş olarak doğabilirsiniz karanlığa; size göre yanılmak yenilmek değilse eğer…'
Asılıyorsunuz tüm kuvvetinizle bu sese..