Kazayı, acıyı ve dertleri yaz…
Ölümü, sonları ve sıkıntıları yaz…
Ayrılığı, kavgaları ve düşmanları yaz…
Beraberliği, mutluluğu ve sevinçleri yaz…
Yaşamı, ilkleri ve başarıları yaz…
Barışı, barışmaları ve dostları yaz…
***
Yazardır yazmayı bilen, anlatan ve konuşturan
Yazardır kelimelere şekil veren, boyayan ve çizen
Yazardır anıları somutlaştıran ve kaydeden…
***
Herkes konuşuyordur her konuyu. İyi konuşan iyi bir yazar olabilir fakat iyi bir yazar iyi bir konuşmacı olamayabilir. Konuşulan yazılabilir fakat yazılan konuşulamaz. Yazarken düşünülür bir kere. Konuşurken düşünmeye fırsatın yok. Bebekte konuşur, gençlerde, yaşlılarda…
***
Şimdi sormak istiyorum; yazar kimdir?
Yazar; benim, sensin ve onlardır. Bütün insanların içinde “yazarlık” vardır. Kimse bunun farkında değil. Şakaları yapılır bazen “bende de epey cevherler varmış” diye. Kendi içinizde var olan gerçek bir meslekle alay ederiz aslında. İçimizde yer alan “yazarlık” mesleğinin farkında değiliz.
***
Peki; kimlere yazar denir?
İçinde var olan bu cevheri dışarıya çıkarana “yazar” kimliği verilir. Bu kimliği dışarıya çıkaran hayattır. Her yazar muhakkak yaşamında bir şeyden etkilenerek yazmaya başlamıştır. Öyle etkili bir şey yaşamıştır ki, yazma ihtiyacında bulunmuştur.
Yazarlığı sonradan kazanılan bir meslek olduğunu düşündüğümüz için bütün yazarlara önyargılı bakarız. Başarısız yazar yoktur, sadece etkileyici ve sıradan üslupla yazan yazarlar vardır. Yazarlığın başarısı olmaz. Yazarlığın kalitesi olmaz. Çünkü kimilerini etkilemeyen bir yazı, başka birini çok etkileyebilir. İnsanların düşüncelerinin somutlaşmış halidir yazarın yazıları. Her insan aynı şeyi düşünmediğine göre, her insan aynı duyguyu hissetmediğine göre, her insanı aynı yazıda etkilemeyebilir.
***
Evet, ben de yazarım ve yazıyorum… İnsanlarla bazı konuda anlaşamadıklarımızı, kalemimle paylaşıyorum. Kalemimle daha iyi anlaşıyor ve bunun için yazıyorum.
Yaz ey kalemim! En iyi sen anlarsın…
Sevgi ve saygılarımla...