Yemen. ah Yemen...

Ali Osman AYDIN

Merhum Mehmet Niyazi bu isimle bir kitap kaleme almıştı. O Yemen bugün, geçmiştekinden daha korkunç bir şekilde, Allah’ın belası Suudi yönetiminin bombaları altında ölüm kalım savaşı veriyor. Bombalardan daha çok, açlık can alıyor Yemen’de. 22 milyon insan, 11 milyon çocuk savaşın getirdiği şartlardan dolayı hayati risk altında. 400 bin çocuk kötü beslenmekten dolayı her saniye fiziksel acılar çekiyor. Her 10 dakikada bir çocuk açlık nedeniyle hayatını kaybediyor… İnsanlar, insanı delirten, çıldırtan şartlar altında hayatlarını sürdürmek zorundalar Yemen’de. Büyük bir insani kriz…İnsanlığın öldüğü bir trajedi yaşanıyor…

Modern toplumlar bir bakıma devletlerin tutsağı toplumlardır. Bu yüzden politik anlamda, vatandaşlar olarak elimizden gelebilecek hiçbir şey yok. Ama Yemen, bizim Yemen’imiz. Ölenler, bizim kardeşlerimiz. Kemikleri sayılan o çocuklar, bizim çocuklarımız. Bombalanan evler, bizim evlerimiz. Acı, bizim acımız…

Gün, maddi olarak yardıma koşma günüdür. Eşi-dostu bu barbarlıktan haberdar etme, ikaz etme, yardıma ikna etme günüdür. Evet büyük bir kriz içindeyiz ama bir lokma ekmeği olmayan o insanlara bakıldığında kısacak o kadar çok lükse sahibiz ki… Elimizden ne geliyorsa yapalım. Elimizden gelmeyeni de aşağıda anlatacağımız gibi, birileriyle organize olarak yapalım. Fakat, Yemen’i sahipsiz bırakmayalım…   

Sadakataşı Derneği, Sevgili Kemal Özdal yönetiminde harika bir çalışma başlattı Yemen için. YEMEN YAZIP, 2989’A SMS GÖNDEREREK 5 TL YARDIMDA BULUNABİLİYORSUNUZ. Her okurumuz keşke, en azından kendi ya da ailesinin aylık telefon ve internet faturası kadar bir parayı, bu satırları okuduktan hemen sonra, 2989’a gönderebilse… Bununla da yetinmeyip çevresini de bu organize iyiliğe dahil etse… Hep birlikte anlamlı ve önemli bir şey yapmış oluruz böylelikle.

Haydi, kaybedecek vakit yok!  

KEMALİZM YÜKSELİYOR

Türkiye’de yükselen sivil Kemalizm’i görmemek için kör olmak gerekir. Kemalizm’in Türkiye’nin içinden çıkmaya çalıştığı sosyolojik krize bir çözüm olabileceği düşüncesi işleri bu noktaya getirmedi. Kemalizm’in sorun çözücü bir altyapısı olmadığını kanıtlamak için elimizde on yılların tecrübesi mevcut…Hatta mevcut sosyolojik krizlerin patolojik kökeninde, baskıcı Kemalist uygulamaların olduğunu söyleyebiliriz.

O halde Kemalizm neden yükseldi ve de hala yükselmeye devam ediyor?

Karşıtlıklar, ideolojileri kuvvetlendirir. Uzun tek parti iktidarı dini cemaatleri yeraltına indirmiş, belki sindirmiş ama içten içe güçlenmelerine, mukavemet kazanmalarına mani olamamıştı. O zaman, baskının bir araya getirdiği insanların kurduğu cemaatler bugün hala varlıklarını sürdürüyorlar. Uzun Ak Parti iktidarının ülke sosyolojinde meydana getirdiği değişim, yönetimden duyulan hoşnutsuzluklar, toplumsal sınıflar arasında azalan anlayış insanları tekrar, 90’larda çözülmekte olan Kemalizm’e yöneltti. Psikolojisi bozulan ve gelecekten umutsuz olan kitleler kurtarıcı bir tarih mitosu oluşturarak can havliyle Ata kültüne sarılmaya başladılar. Siyasal konjonktürün etkisiyle Kemalist taban hem genişledi, hem radikalleşti hem de safları sıklaştırdı.  Türkiye gibi rövanşist duygularla siyaset yapılan bir ülkede herkesin üzerinde düşünmesi gereken bir olgu bu.

KAFA KARIŞIKLIĞI KONUSUNDA YANILIYOR MUYUM?

Bir bakıyorsunuz, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk ortak değerimizdir” vurgusu yapılıyor.

Bir bakıyorsunuz, “Bu millete Türkçe ezan zulmü yaşattılar” deniyor.

Bir bakıyorsunuz, Kadir Mısıroğlu’na geçmiş olsun ziyaretine gidiliyor.

Bir bakıyorsunuz,  “CHP’nin Atatürk'ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz." deniyor.

Bu tabloya bakarak iktidarda, Atatürk konusunda büyük bir kafa karışıklığı olduğu izlenimine, bir tek ben mi kapılıyorum?

ASIL MESELE YEĞEN…

Kanal 24’te, Esas Mesele adında bir program var.

Geçen hafta yayımlanan programın bir yerinde, fena halde müstehcen ve fena halde argo bir imada bulunuyor bir konuk… Emin olun, böylesi kahve muhabbetinde bile seviyesiz kaçar… Biri hariç tüm konuklar, ekran başındaki seyircinin de gayet net anladığı bu imalı kabalığa muzipçe gülüyorlar.

Ama aynı programda, aynı adamlar, Türkçe ezan konusunu konuşarak, CHP’yi dini değerlere mesafeli olmakla suçluyorlar.

Ardından, Alparslan Kuytul’a “alçak” gibi hakaretlerle başlayan bir linç operasyonu düzenliyorlar. Şimdi bu, fena halde müstehcen ve fena halde argo espriyi yapmaktan çekinmeyen yerli ve milli arkadaşlar dindarların değerlerinin savunucusu ama linç ettikleri Kuytul gibiler de “hain”, öyle mi?  

YOUTUBE’DA EN ÇOK NE İZLİYORUZ

19 Kasım akşamı itibariyle Youtube’da trend olan videoların ilk on sıralaması şöyle:

Sen Anlat Karadeniz, bir günde 1.8 milyon izlenme.

Yeni Gelin, bir günde 1.6 milyon izlenme.

Bizim Hikaye, bir günde 800 bin izlenme.

Çukur, iki günde 2,5 milyon izlenme.

Bir Zamanlar Çukurova, bir günde 900 bin izlenme.

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, bir günde 900 bin izlenme.

Bunlar en çok izlenen dizilerin, yeni bölüm fragmanlarının izlenme oranları…

İnsanlar entrika, şiddet, şehvet, kompleks, gösteriş, cehalet dolu apaçi hikayelerinin fragmanlarını bile kapış kapış izliyorlar.

O halde şunu söylemeden geçmeyelim…

Trafikte makas atan, olur olmaz güç gösterisi yapan, uygunsuz park eden, markette sıranıza giren, yan daireden gürültü yapan, kaldırımda yol vermeyen, otobüste yüksek sesle konuşan tiplere bakıp da insanlık namına ikaz etme gafletinde bulunmayın sakın… Çünkü bu diziler insancıl düşünceleri, insana saygıyı yozlaştırarak, İNSANI DÜŞMANLAŞTIRDILAR. Bu yüzden iyi niyetle yaptığınız ikaz, dizi karakterlerine benzer bir sadistin saldırısına maruz kalmanıza sebep olabilir.

Benden söylemesi…

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.